Yedinci Milletvekili hangi partiye gider?

Türkiye İstatistik Kurumu, 31 Aralık 2024 itibarıyla illerin nüfus oranlarını belirledi. Buna göre 2025 yılı içerisinde erken seçim olursa, Eskişehir Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 7 vekil gönderecek.

1 Mart 2025 08:09
A
a
Sütiş Eskişehir
Türkiye İstatistik Kurumu, 31 Aralık 2024 itibarıyla illerin nüfus oranlarını belirledi. Buna göre 2025 yılı içerisinde erken seçim olursa, Eskişehir Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 7 vekil gönderecek.
Hatırlanacağı gibi 2023 seçimlerinde Eskişehir 6 milletvekili göndermişti. Bu seçimlerde CHP oyların yüzde 34,06’sını almış ve küçük bir farkla AK Parti’yi geçerek 3 vekil çıkartmıştı. AK Partililer ise yüzde 33,15 oy alarak iki vekille yetinmişlerdi. İYİ Parti ise yüzde 13,81 oy alarak bir milletvekili çıkartmıştı. Yüzde 7,31 oy alan MHP ise vekil çıkartamamıştı.
Şimdi milletvekili seçimi olursa dağılım nasıl olur?
Bu soruya yanıt vermek güç, çünkü partilerin 2023’te aldığı oyların aynısını almayacakları açık. O yüzden sadece tahminlerimi paylaşıyorum.
CHP’nin oylarının arttığı, AK Parti’nin ise oylarının düştüğü açık. MHP’nin de oylarının az miktar düştüğünü görüyoruz. İYİ Parti’nin ise bir ara Türkiye genelinde oylarının yüzde 2,1’e kadar gerilediğini, Müsavat Dervişoğlu yönetimiyle toparlanıp oylarını yüzde 7 bandına getirdiğini biliyoruz.
Bu arada hiç hesapta olmayan Zafer Partisi’ni de denkleme eklemek lazım. Bir önceki seçimde yüzde 2,23 oy alan Zafer Partisi, şimdi yüzde 5 bandına oturmuş görünüyor.
Dolayısıyla ortada 2 bilinmeyenli filan değil, 7 – 8 bilinmeyenli bir denklem var. Bunu oturduğumuz yerden çözmemiz imkânsız. Problemi çözecek olan seçmenin kendisidir. Seçim sonuçları açıklandığı zaman neyin ne olduğunu göreceğiz.
Ancak ne olursa olsun vekil sayımızın bir artması, Eskişehir’deki bütün partilerin milletvekili çıkartma umutlarını artırmıştır. Umarız bu seçimlerde milletvekillerimizin arasında devşirme olmaz ve hepsi Eskişehirli olurlar. Ve seçtiğimiz milletvekilleri seçmenin oyunu hiçe sayarak kendilerini başka partilere pazarlamazlar.
Umarız bir sonraki seçimde yedi milletvekilimizin tamamı Eskişehirli olur ve kendi seçmenlerinin iradesini de hiçe saymadan çalışırlar.

Biz bu filmi görmüştük

DEM Parti heyeti İmralı görüşmelerini bitirdi ve büyük bir basın açıklaması yaparak, terör örgütü liderinin “Silah bırakma” çağrısını yayınladı.
Henüz 4 ay önce muhalefet partilerini PKK ile işbirliği yapmakla suçlayan AK Basın, bu basın açıklamasını canlı yayınlardan verdi. AK Gazeteciler yorum yaparken, “Sayın Öcalan” demek için birbirleriyle yarıştılar.
Şimdi de açılım sürecine karşı çıkanları “Kandan beslenmek ve terörün devam etmesini istemekle” suçluyorlar.
Aslında biz bu filmi daha önce görmüştük. İktidarın FETÖ’yle arasının iyi olduğu yıllarda bir açılım süreci yapılmış, fakat sürecin iktidara seçim kaybettireceği görüldüğü için iptal edilmişti. Şimdi de iktidar koltuğunu korumak için DEM Partisi – İmralı – Kandil ile yeni bir sürecin içine girdi.
Bakalım bunun sonu nasıl gelecek?

Tarihte Bugün
28’inci yılında 28 Şubat

28 Şubat 1997 tarihinde Milli Güvenlik Kurulu’nun toplantısı sonucunda “İrticayla Mücadele” adı altında bir dizi karar açıklandı. Tarihe “28 Şubat Süreci” olarak geçen bu olaydan sonra dönemin RefahYol hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. Bu olaya “Post modern Darbe” diyenler de oldu.
Öncelikle kavramları netleştirelim. Darbe, darbe teşebbüsü ve muhtıra; bunların üçü de kötü şeylerdir ama aynı anlamı taşımazlar.
Darbe demek ordunun yönetime bizzat el koyması demektir. Tıpkı 27 Mayıs 1960’ta veya 12 Eylül 1980’de olduğu gibi. Bir de darbe teşebbüsü vardır. Burada ordu birlikleri darbe yapmaya kalkar ama beceremezler. 1962 – 63 Talat Aydemir olayları veya 15 Temmuz 2016 olayı gibi. 
Muhtıra ise birilerinin bildirge yayınlayarak, “Bana bak; eğer ki istediklerimi yapmazsan darbe yaparım. Ayağını ona göre denk al!..” demesidir. Ki darbe kadar kötü bir şeydir.
28 Şubat muhtırasıyla birlikte yalnızca seçilmiş hükümet istifa etmek zorunda kalmadı. Aynı zamanda çok ciddi bir toplumsal baskı da ortaya çıktı.
Kamu kurumlarında ve üniversitelerde başörtüsü yasağı çok şiddetlendi. Pek çok genç kızımız dini görüşleri yüzünden baskı altına alındı. Hatta askere yalakalık yapmak isteyen bazı özel şirketler, başörtüsü kullanan kızlarımızı kovdular. Normalde bu tarz bir işten atma suç olmasına karşın, söz konusu şirketler hakkında bir yaptırım uygulanmadı.
28 Şubat’ın en büyük zararı ise, etkilerini günümüzde de sürdüren toplumsal kamplaşmaya yol açmasıdır.
Türkiye 1960’lı yıllarda uyguladığı ithal ikameci ekonomi modeli ve 5 yıllık kalkınma planlarıyla büyümeye başladı. 200 yıllık Osmanlı uyuşukluğunu üzerinden attı ve bölgesel bir güç haline geldi. İşte bu tarihten sonra ülkede sürekli bir iç karışıklık yaratıldığını görüyoruz. Tesadüf mü acaba? Sağ – sol çatışmaları, Kürt – Türk çatışmaları, Sünni – Alevi çatışmaları bunlardan ilk akla gelenleri. 28 Şubat’tan sonra buna laik – anti laik çatışması da eklendi.
Hepimizin kardeş olduğunu, farklı düşünce ve itikatlara sahip olmamızın bizim en büyük zenginliğimiz olduğunu ne zaman anlayacağız?

Günün Sözü

Hiçbir ülke yoktur ki, kendi içinde bizimki kadar çok hain yetiştirmiş olsun!
İsmet İnönü
 

İşte o an

25 Şubat Salı günü ES TV ekranlarında yayınlanan “Soruyoruz” programının konuğu önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’di. Tarkan Demir’le birlikte hazırladığımız programda Büyükerşen’in performansı gerçekten çok yüksekti. İki saat süren programdan sonra “O an”ı ölümsüzleştirmek istedik ve üçümüz bu özçekimi yaptık. Böylece bu güzel programı da tarihe not etmiş olduk.
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi