Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, ES TV ekranlarında yayınlanan ‘Günaydın Eskişehir’ programının konuğu oldu.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, ES TV ekranlarında yayınlanan ‘Günaydın Eskişehir’ programının konuğu oldu. Meslektaşlarım Burcu Bilgiç ve Tarkan Demir’in sorularını yanıtlayan Ataç önemli açıklamalarda bulundu.
Geçtiğimiz günlerde Tepebaşı Belediyesi’ne Sayıştay denetimi yapıldığı, bu denetlemeler sonucunda belediyede ciddi usulsüzlükler tespit edildiği ve belki de Tepebaşı Belediyesi’ne kayyum atanacağı dedikoduları yayıldı.
Tabii bu arada AK Parti Tepebaşı İlçe Teşkilatı da konu hakkında açıklamalarda bulundu. Bu açıklamaları, dedikodulardan ayırıyorum. AK Parti bir takım iddiaları gündeme getirebilir ve yetkililerden cevabını da ister. Muhalefetin işi elbette iktidarı eleştirmektir. Sözümüz oturduğu yerden dedikodu üretenlere.
Bu dedikoduların tamamının yalan olduğunun yakında ortaya çıkacağını düşünüyorum. Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış.
Ancak yine de dedikodu ve şaibe yaratanların rezil olacağını düşünmeyin. Yüzsüz insanların gücü buradan geliyor; bir müddet yalanlarla kamuoyunu yanıltırsınız. Sonra yalanınız ortaya çıkınca yeni ve başka bir konuda yalan ortaya atarsınız ve yine algı oluşturursunuz.
Biz bu memlekette, “Kabataş’ta deri pantolon giymiş, üstü çıplak erkekler, başörtülü bacımızı taciz ettiler. Yeni doğmuş bebeğini havalara atıp tuttular. Sonra da başörtülü bacımızın üzerine işediler” diyen gazetecileri de biliyoruz. Şimdi bu yalancıların hepsi “Saygın gazeteci” taklidi yapmaya devam etmiyor mu?
Öncelikle şunu belirtelim; Sayıştay her yıl belediye ve diğer devlet kurumlarını denetler. Bunda garip ve olağan üstü bir durum yok. Ahmet Ataç 21 yıldır belediye başkanı olduğuna göre, 21 kere Sayıştay denetçilerini belediyesinde ağırlamıştır. Bundan sonra kaç yıl belediye başkanlığı yapacaksa, o kadar da Sayıştay denetçisini ağırlayacaktır.
Ayrıca Sayıştay sadece belediyeleri değil, bütün devlet kurumlarını denetler. Denetlemesi de çok iyi bir şeydir.
Bir de “Ahmet Ataç çok hastaymış, üç vakte kadar helvası karılacakmış” diyenler var.
Siyasi rakiplerinizin ölmesi için beddua etmek, açık bir acizlik ve alçaklığın işaretidir. Aynı yalanları Devlet Bahçeli, Tayyip Erdoğan ve Yılmaz Büyükerşen için de söyleyenler çıkmıştı. Bu yalanları dile getirenler nasıl alçak ve haysiyetsizse, Ataç’a beddua edenler de aynı alçaklık ve haysiyetsizlik içindeler.
Bu aşağılık yalanlarla yetinmeyenler üçüncü bir yalanı daha servis ediyor. Burada söylemekten yüzüm kızaran bu yalan, Ahmet Ataç’la eşinin arasının açık olduğu yönünde.
Bu dedikoduların asılsız olduğunu kesin bir şekilde söyleyebilirim. Kaldı ki böyle bir şey olsa bile, bu durum kimi ilgilendirir ki?
Geçtiğimiz yıllarda bir AK Partili belediye başkanının da özel hayatı gündeme getirilmiş, bir takım video görüntüleri ortalıkta dolaşmıştı. O zaman da aynı şeyi söylemiştim; “İnsanların aile hayatları mahremdir. Bu mahremiyete dil uzatanların yatacak yeri yoktur” demiştim.
Şimdi yine aynı şeyi söylüyorum…
Sakın ola ki bu saldırıları yapanların AK Partili olduğunu düşünmeyin. Sözde AK Partili olup da alçalanlar elbette vardır. Ancak CHP’nin içinden de bu dedikoduları yapanlar bulunuyor.
İnsanları, “AK Partililer, CHP’liler, İYİ Partililer” diye sınıflandırmak mümkün. Ancak öncelikle “Namuslular ve namussuzlar” olarak sınıflandırmak lazım.
İşte Ahmet Ataç da bu ikinci guruptakilere, yani namussuzlara çok güzel bir ayar vermiş. Deyim yerindeyse namussuzları hizaya çekmiş.
Yüreğimizin de yağlarını eritmiş…