Türkiye Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER) verilerine göre, geçen yıl üretimde yüzde 1,6 büyüyen ambalajlı su sektörü, 10,8 milyar litrelik pazar hacmine ulaştı.
Bu hacmin 5,3 milyar litresi yüzde 4,5 küçülen damacana satış kanalından, 5,5 milyar litresi de yüzde 8,1 büyüyen PET satışından geldi. Tonaj olarak damacanalar toplamın yüzde 49'unu, diğer ambalajlı sular ise yüzde 51'ini oluşturdu.
Sektörün toplam cirosu 32 milyar liraya çıktı. Kişi başına düşen ambalajlı su tüketimi 130 litre oldu.
Sudaki Pazar büyüyor…
Pazar büyürken, rekabetinde büyümesi gerekiyor. Ancak Pazar büyüdükçe rekabet büyümüyor…
Rekabet Kurumu ambalajlı su piyasası ile ilgili yaptığı denetimlerde iki su markasının soruşturmasını tamamladı.
Firmaların birbiriyle uyumlu hareket ederek ortak fiyat belirledikleri masaya yatırıldı…
Firmalar birbirlerine örtülü mesaj verebiliyorlar…
-Ben fiyat arttırırsam sende arttır…
-Bu bölge senin şu bölge benim…
Ambalajlı su sektörünün yüzde 90’ı küresel markaların kontrolünde bulunuyor. Kalabak gibi kamuya ait su markalarının önemi bu nedenle daha da artıyor. Su firmalarının tekelleşmesinin önünü ancak, kamunun elindeki su markalarına sahip çıkarak geçilebilir…
Su markaları kimi zaman
Kalabak suyunun etkisini kırmak içinde Eskişehir’e “özel tarifeler” uyguluyor. Kampanyalar düzenleniyor.
Kısacası, Kalabak suyunun kıymetini bilelim…
ZAM DEĞİL DESTEK DÜZENLEMESİ
Elektriğe kısa bir zaman önce zam geldi...
Mesken aboneleri için yüzde 25…
Özel sektör aboneleri için yüzde 15…
Daha vatandaş, bu zammın şokunu üzerinden atmadan, “
elektriğe yeniden zam yapılabileceği” gündeme geldi…
Gazeteciler Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’a anında sordu:
-Bir daha zam var mı?
Bakan kısaca yanıt verdi:
-
Elektriğe yeni zam planımız yok. Devlet faturaların yarısını karşılamaya devam ediyor!
Gerekçesini de şöyle açıklıyor:
-Bu fiyat artışından önce elektrik faturalarının yüzde 60'ını devletimiz karşılıyordu. Yani şu anda elektriğin olması gereken maliyetin çok altını vatandaşlarımız ödüyor
. Dolayısıyla aslında bu yapılan bu destek miktarındaki bir düzenleme.
CENNETİ KAYBEDERSİN!
İnsanoğlu cenneti hep gelecekte arar…
Ölüm, vazgeçilmezimizdir ve sonunda cennete varacağımıza inanıyoruz.
Prof. Dr. Engin Geçtan, “
insanların gelecekten uzaklaşması” gerektiğini söylüyor.
-İnsan geleceği düşünmeye başladığı andan itibaren, yaşamakta olduğu cenneti terk edip anksiyete dünyasına adım atar; üzerine kaygının gri tonu çöker, hırs dürtüsü oluşur,
mülkiyet başlar ve düşünceden yoksun, yabanın keyifli hayatiyeti kaybolur.
…/…
İşin bir başka ironik boyutu daha var…
Tüm büyük günahlar, cennete kavuşabilmek için işleniyor…
TÜRK RENGİ!
Biz Turkuaz diyoruz…
Ama ilk ismini biz vermedik!
Turkuaz rengi adını Türkiye’de bulunan Firuze taşından alıyor. Fransızlar Türkiye’den giden bu
taşa “Türk’e özgü” anlamına gelen turquoise adını vermiş! Bu sebeple Türklerle özdeşleşmiş bir renk olan turkuaz, dünyanın pek çok ülkesinde Türk rengi olarak tanınmaktadır.
GÜNÜN SÖZÜ!
İnsanlar 8 saat boyunca uyumak ve 8 saati de boş boş işler yapabilmek için 8 saat boyunca nefret ettikleri işlerde aşkla şevkle çalışıyor gibi yapıyorlar.
Elias Canetti
GÜNÜN KARİKATÜRÜ