Fabrikalar, bir zamanlar reklam panolarını tanıtımını yapmak için kullanırlardı. Şimdilerde ise reklam panolarında daha çok “işçi aranıyor” duyurularını rastlıyoruz…
Sadece Eskişehir’de değil, ülke genelinde sanayicinin ana gündem maddeleri arasında işçi sorunu yer alıyor. Vasıflı personel açığı artıyor. Vasıfsız işçi de bulunmuyor…
Bu sorunu çözmek amacıyla Bursa’daki bazı firmalar farklı bir uygulama gerçekleştiriyor.
-İşçilere devamlılık primi veriliyor.
100 kişilik bir işletmede aylık 3 kişilik kadar mesai süresinde devamsızlık yaşandığı tespit edilmiş. Birçok şirket mesai günlerinde iş yerinde bulunmaları karşılığında işçilere bin lira karşılığında devamlılık primi veriyor!
…/…
İşçi bir fabrikada çalışıyor. Aynı fabrikada 5. Yılını dolduruyor ama işe yeni başlayan biriyle neredeyse aynı ücreti alıyor. Haliyle bir başka yerden daha fazla ücret verince çalıştığı işyerini bırakıyor. Sonuçta genç işçiler “emekli olup tazminat alma” hayallerini kurmuyor…
İşçilerin, eskisi gibi işletmelere sadakati yok! Eskişehir’deki işverenlerin Bursa örneğinde olduğu gibi işçiyi fabrikalarında tutmak için farklı yöntemler denemeli ve bulmalı!
1572 yılında Montaigne, ilk “denemelerini” yazmaya başlar. Montaigne’nin temel felsefesini “Kendini tanı”dır.
Montaigne, “Kimse kimseyi değil, herkes kendi kendini adam etmeli” der. Amerika’nın keşfedilmesi üzerine ise şöyle bir not düşer:
-Dünyamız az önce başka bir dünya buldu. Bunun sonuncu kardeş olduğunu kim söyleyebilir?
Montaigne, eski uygarlıkların daha barışçıl ve daha insancıl olduğunu düşünür ve uygarlığın ilerledikçe, barbarlığın ve vahşiliğin daha da artacağını iddia eder.
…/…
Bunca şehir dibinden yakılıyor, bunca ulusun kökü kurutuluyor, milyonlarca insan kılıçtan geçiriliyor. Dünyanın en zengin, en güzel ülkesinin altı üstü getiriliyor. Niçin?
- İnciler, biberler alıp satacağız diye. Aşağılık makine zaferleri bunlar. Hiçbir zaman haksız sömürü insanları böylesine korkunç bir kinle birbirine düşürmemiş, bu kadar yürekler acısı kıyımlara yol açmamıştır!
İl Ticaret Müdürlüğü ekipleri, kentteki marketlerde yaptıkları denetimlerde reyondaki ürünlerin etiket ve kasa fiyatlarını karşılaştırdı. Denetimlerde marketlerde ürünlerin 3 aylık alış ve satış fiyatları da incelendi.
Yıllardır “marketler denetlensin” “ticaret müdürlüğü ne yapıyor” falan diye haberler yapıldı. Ama bu marketleri kimse denetlemedi.
Bu denetim önemli bir adım…
Umarım devamı da gelir. Bu arada vatandaşlar bir sorunla karşılaştıklarında Ticaret İl Müdürlüğüne ve Alo 175 tüketici hattına şikayetlerini bildirmeyi unutmasınlar!
Zülfü Livaneli’nin Serenad kitabında 60 yıl süren bir aşk anlatılır. Kitabın bir bölümünde yer alan diyalog şöyledir:
-Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!
-Peki, sen ne görüyorsun bakalım?
-İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.
…/…
Sizlerde düşünün! Bir insana baktığınız zaman siz ne görüyorsunuz!
Dünyaya geldik ve bir hiçliğin ortasında bulduk kendimizi. Evet, büyüdük, çalıştık, eğlendik, nadir de olsa mutlu olduk ama yaşadıklarımızın hepsi bir hiç olacak. Ve bir hiçliğin içerisinde yaşadığımızı bilmek, insan ruhuna vurulmuş en büyük darbedir. Stefan Zweig
Organize Sanayi bölgesinde bir kaç fabrika hariç,çalışma saatleri sabah 07 akşam 19.Bu insanlar sabah kaçta kalkıp servise binecek,akşam 19 da servise binip eve kaçta gidecek.Aldıkları maaş asgari ücretten 3.000 tl fazla.Bu insanların hiç mi yaşamaya hakkı yok,bu mesai saatleri dışında kendine ve ailesine ne kadar zaman ayıracak.Fabrikalar eleman değil köle arıyorlar bildiğiniz.
İşçiyi köle gibi kullan masini verme ondan sonra işverenler isci çalışmıyor biz isci bulamıyoruz oluyo size isci değil köle lazım beyefendiler parayı hamuruyla götürecek işçiye geldimi şükretmeyi öğren ne güzel dünya