Eskişehirliler topraklarını korumak için Ankara'da!

ABONE OL:google news abone ol butonu
Videoyu Aç Eskişehirliler topraklarını korumak için Ankara'da!
A
a

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu, Alpagut-Atalan bölgesinde yapılması planlanan altın ve gümüş madeni projesine karşı Ankara'da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önünde protesto gerçekleştirdi. Platform, projeyi doğaya, tarıma ve halk sağlığına tehdit olarak değerlendirirken, ÇED sürecinin durdurulması gerektiğini vurguladı.

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platform adına konuşan Sezgi Tağaç, “Dizginsiz kar hırsı uğruna gasp edilen bu toprakların asıl sahipleri olarak Alpagut- Atalan’da doğanın ve yaşamın talanına izin vermeyeceğiz. Projeye yönelik ÇED sürecinin durdurulması gerektiğini bir kez daha yüksek sesle ifade ediyoruz” dedi.

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu, Eskişehir’den Ankara’ya yola çıkarak Alpagut-Atalan’da yapılması planlanan altın ve gümüş madeni projesine karşı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. ‘Doğa yaşam özgürlük’, ‘Havama suyuma toprağıma dokunma’ ‘İliç’i unutma Alpagut’a dokunma’ sloganlarının atıldığı açıklamada platform adına konuşan Sezgi Tağaç, projenin doğaya, tarıma ve halk sağlığına ciddi zararlar vereceğini belirterek, ÇED sürecinin durdurulması çağrısında bulundu. Açıklamaya Eskişehir Milletvekilleri Jale Nur Süllü ve Utku Çakırözer’in yanısıra Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da katıldı. 

YAŞAMI TEHDİT EDİYOR

Ankara’da ülkenin en verimli topraklarına ev sahipliği yapan Eskişehir’in tehdit altında olduğunu dile getirmek için bulunduklarını aktaran Tağaç, “Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş., Eskişehir Tepebaşı Atalan ve Mihalgazi Alpagut mahallelerinin sınırları içinde Alpagut-Atalan Altın Gümüş Madeni projesi adı altında başta Eskişehir olmak üzere tüm Sakarya Havzasını doğamızı ve yaşam alanlarımızı tehdit eden bir projeyle karşımızda.Bu bölge, Orta Sakarya Havzası’nda ve Sakarya Nehri’ne sadece 4 kilometre uzaklıkta, verimli toprağı ile İç Anadolu’nun Çukurovası olarak anılan, dört mevsim narenciye dahil çok çeşitli sebzenin, meyvenin yetiştiği bir bölgedir. Bölge ülkenin narenciye ve sebze ihtiyacının yüzde 20’sini karşılamaktadır. Yılda en az 2 ila 4 kez ürün alınabilmektedir” diye konuştu.

KÖYLERDEN GÖÇ EDECEKLER

Tağaç, bölgenin Iğdır’la birlikte mikroklima özelliği olan iki bölgeden biri olduğunu belirterek proje sonucunda oluşacak etkilere dikkat çekti.Tağaç, “Proje sahasında 28 endemik bitki türü, 61 omurgalı tür ve 128 kuş türü bulunmaktadır. Proje sahası birinci arkeolojik sit alanına 200 metre mesafededir. Kısaca söylersek ormanları, tarım alanları, meraları, akarsuları ve kültürel zenginliğiyle, şehrimizin ve ülkemizin göz bebeği bir bölgeden bahsediyoruz.Proje faaliyete geçtiğinde olacaklar bellidir. Ağaçlarımız kesilecek, ormanlarımız, tarım arazilerimiz yok edilecek, sondajlar, patlamalar ve işletme için kullanılacak milyonlarca ton su nedeniyle su kaynaklarımız kuruyacak, tarım, doğal yaşam ve canlılar, arıcılık yok olacak. Binalarımız hasar görecek, temiz havamız yerini toza bırakacak, yüzyıllardır bu topraklarda üreten halkımız, çaresizce köylerinden göç etmek zorunda kalacaktır” dedi.

KANSERE YOL AÇACAK

Anadolu’nun asıl hazineleri olan endemik bitki türlerinin yok olacağınıve bölgede yaşayan hayvanların yaşam alanlarını kaybedeceğini dile getiren Tağaç,“Ekosistem onarılmaz hasar alacaktır. Siyanür ve toprakta bulunan ve siyanürle temas edince serbest ve zararlı hale gelen arsenik, kurşun, cıva gibi ağır metaller, buharlaşma, yağmur, sızma, taşma gibi yollarla Sakarya Nehri’ni de besleyen yer altı sularına karışacaklar, solunum, cilt teması veya bulaştıkları içme ve kullanma suları ve besin yoluyla vücuda girecekler. Bu ağır metaller ve siyanür kan hastalıkları, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, akıl hastalıkları, anormal doğumlar, bebeklerde bedensel ve zihinsel gelişme geriliği ve cilt, prostat, karaciğer, mesane, böbrek, akciğer gibi çeşitli kanserlere neden olmaktadır. Ayrıca, sondaj, patlatma ve taşıma sırasında oluşacak toz da amfizem, silikozis, KOAH, kanser gibi akciğer hastalıklarına yol açacaktır” ifadelerini kullandı.

HALK BİLGİLENDİRİLMEDİ

Projenin Çevresel Etki Değerlendirme sürecinin tüm itirazlara rağmen devam ettiğine dikkat çeken Tağaç,“15 Ağustos 2024’te ÇED sürecinin bir parçası olan  Halkın Katılımı Toplantısı gerçekleştirildi. Yapılış amacı halkın sürece katılımı ve itirazlarının dinlenilmesi ve projenin halka anlatılması olan toplantı,hakkında suç duyurusunda da bulunduğumuz Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hikmet Çelik’ in şirket yanlısı tutumu ve doğa savunucularının asılsız ithamlarla suçlandığı bir etkinliğe dönüşmüş, şirket halka hiçbir bilgilendirmede bulunmamış ve birçok sivil toplum kuruluşu, meslek odası, alanında uzman kişiler ve yurttaşların itirazları alınmadan usule aykırı olarak , halkın katılım toplantısı bakanlıkça gerçekleştirilmiş sayılmıştır. Defalarca toplantı tutanaklarını istememize rağmen tutanaklar katılımcı kurum ve talep edenlerle paylaşılmamıştır” dedi.

TOPLANTI USÜLE AYKIRI GERÇEKLEŞTİ

Tağaç, tüm bu sürece rağmen şirketin yalan söyleyerek görüşülecek olan ÇED dosyasında proje ile ilgili tüm ayrıntıları Halkın Katılım Toplantısında  katılımcılarla paylaşıldığını söylediğini kaydederek,“Bu yalanı bu rahatlıkta ifade edebilmelerin baş sorumlusu Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hikmet Çelik  ve onu bu görevde tutan ve usule aykırı gerçekleşen toplantıyı yapılmış sayan bakanlık yetkilileridir.Bugün burada bakanlık tarafından ÇED sürecinin bir parçası olan İnceleme Değerlendirme Komisyonu Toplantısı düzenlenecek. Tüm doğa ve Yaşam savunucuları olarak sözümüzü birkez daha söylemek için bir aradayız ve buradayız” diye konuştu.

YIKIMIN TANIĞIYIZ

Kaz Dağları’nda, Uşak Kışladağı’nda , Artvin Cerrattepe’de  ve İliç’te altın madeni projelerinin  bölge ekosistemlerinde nasıl bir yıkım yarattığının tanığı olduklarını ifade eden Tağaç, “Dahası halen buna benzer birçok proje, Anadolu’nun dört bir yanında ekolojiyi yıkıma uğratmaya yaşamımızı tehdit etmeye devam etmekte. Siyasi iktidar ve yandaşları ülkede yürütülen madencilik faaliyetlerinin ülke ekonomisine getirdiği kardan söz etmektedir. Bu açık bir şekilde halkı yanıltmaktır. Faaliyet yürüten şirketlerin tek bir kuruş vergi ödemedikleri ve karlarına kar katarken doğayı ve yaşamı nasıl hiçe saydıkları tüm kamuoyu tarafından bilinen bir gerçektir. Altın madenciliğinden devletin elde ettiği tarım, canlı yaşamı ve doğa tahribatının sonuçları ve telafisi düşünüldüğünde kazanç değil topyekün zarardır. Altın madenciliğinden kazanan devlet değil faaliyeti gerçekleştiren holdinglerdir. Kaz Dağları’nda da dediğimiz gibi toprağın üstü, altından daha değerlidir” ifadelerini kullandı.

İZİN VERMEYECEĞİZ

Tağaç, bu topraklarda yaratılan yıkımın mağdurları olduklarını ifade ederek şunları söyledi: “Yaşamları, ormanları, dereleri, yaşam alanları bu şirketlerin dizginsiz kar hırsı uğruna gasp edilen bu toprakların asıl sahipleri olarak Alpagut- Atalan’da doğanın ve yaşamın talanına izin vermeyeceğiz. Projeye yönelik ÇED sürecinin durdurulması gerektiğini bir kez daha yüksek sesle ifade ediyoruz.  Sakarya Vadisi’nin yok olmasına izin vermeyeceğiz.”
 
Kaynak : HABER MERKEZİ
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi