Akademisyen Erhan Akdemir, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin geri dönüş süreci üzerine değerlendirmelerde bulundu. Akdemir, vatandaşlık almış ve Türkiye’de aile kurmuş Suriyelilerin büyük kısmının Türkiye’yi terk etmeye sıcak bakmadığını belirtti. İşte detaylar...
Eskişehir’deki ve Türkiye genelindeki mültecilerin durumunu değerlendiren Akademisyen Erhan Akdemir, “Özellikle iş kurmuş, aile sahibi olmuş ve vatandaşlık almış Suriyelilerin büyük bir kısmının Türkiye’yi terk etmeye sıcak bakmadığını söyleyebiliriz” dedi.
Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Doç. Dr. Erhan Akdemir, Eskişehir’deki ve Türkiye genelindeki mültecilerin durumunu değerlendirdi. Akdemir, özellikle Suriyelilerin geri dönüş sürecine ilişkin yapılan açıklamaların etkilerini zamanla görebileceğimizi belirtirken, Türkiye’nin vatandaşlık almış ve burada düzen kurmuş Suriyelilerin geri dönme kararlarını zorlaştırdığını ifade etti.
SICAK BAKMIYORLAR
“Eskişehir’in diğer şehirlere kıyasla mülteci ve geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı biraz daha düşük gibi görünse de, nüfus oranına baktığımızda bu rakam yine de önemli bir seviyede” diyen Akdemir, “Çünkü ülkemizde hem geçici koruma statüsündeki mülteciler var hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuş Suriyeliler bulunuyor. Dışişleri Bakanı’nın dün yaptığı açıklamada, Suriyelilere “geri dönebilecekleri” mesajını verdiği görüldü. Ancak bu mesaj, zorunlu bir dönüş ya da kesin bir politika değişikliği anlamına gelmiyor. Bu bağlamda, Eskişehir ve Türkiye genelindeki Suriyelilerin bu açıklamaya nasıl bir yanıt vereceğini zamanla anlayabileceğiz. Daha önce yapılan araştırmalar ve sahadan gelen bilgiler doğrultusunda, özellikle iş kurmuş, aile sahibi olmuş ve vatandaşlık almış Suriyelilerin büyük bir kısmının Türkiye’yi terk etmeye sıcak bakmadığını söyleyebiliriz” diye konuştu.
SOMUT ADIMLAR GEREK
Son beş-altı yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı alan Suriyelilerin ülkede iş kurarak,aile düzeni oluşturarak Türkiye’de kalmayı tercih ettiğini ifade eden Akdemir, “Bu noktada, Suriye’deki Esad rejiminin sonunun gelmesiyle birlikte bazı Suriyelilerin sevinçle karşılık verdiği görülüyor. Ancak bu durum, geri dönüşlerin hızlanıp hızlanmayacağı sorusunu net olarak yanıtlamıyor. Esad rejiminin sona ermiş olması elbette önemli bir gelişme; fakat geri dönüşlerin hızlanması ya da düzenli bir şekilde gerçekleşmesi için daha somut adımlara ve planlara ihtiyaç var. Geri dönüş sürecinin planlanması kritik bir konu. Onurlu bir geri dönüş sağlanması gerektiği sıkça dile getiriliyor. Ancak bu sürecin maliyetinin nasıl karşılanacağı, merkezi hükümet mi yoksa yerel yönetimler üzerinden mi ilerleyeceği ve nasıl finanse edileceği konularında detaylı çalışmalar yapılması şart” dedi.
ZAMAN GÖSTERECEK
Akdemir, Suriye’ye dönenlerin bir kısmının, oradaki durumu görmek için geçici olarak geri dönmek isteyebileceğine dikkat çekerek, “Geri dönüşlerin kalıcı olup olmayacağını zaman gösterecek. Bu nedenle “kapılar açıldı, herkes gidecek” gibi bir beklenti içinde olunmamalı. Türkiye’de uzun yıllardır bulunan ve vatandaşlık almış olanların önemli bir kısmı burada kalmayı tercih edecektir. Çünkü Türkiye, yaşam standartları, iş imkânları ve genel istikrar açısından Suriye ile kıyaslanamayacak derecede avantajlı. Bu koşullarda, düzenli bir yaşam ve daha iyi bir gelecek imkânı olanların bu avantajları bırakıp geri dönmesi beklenemez. Özellikle iş sahibi olan, çocukları eğitim gören, aile düzeni oturmuş bireylerin Türkiye’den ayrılma ihtimali oldukça düşük” ifadelerini kullandı.
SİYASİ GÖSTERGEDİR
Suriye’nin bazı bölgelerinde Türk Lirası kullanımına başlanmasını da değerlendiren Akdemir, “Farklı para birimlerinin kullanımına izin veren bir kararın nasıl alındığı da belirsiz. Bu durum, ciddi bir siyasi gösterge olabilir. Örneğin, bu para birimleri Suriye Meclisi tarafından mı onaylandı, yoksa yerel bir otorite mi böyle bir uygulamaya geçti? Eğer Suriye Meclisi tarafından alınmış bir karar yoksa, bu durum zaten ülkenin mevcut siyasi ve ekonomik düzenine dair daha büyük sorunların göstergesidir. Türkiye açısından değerlendirdiğimizde, bu durumun “kamu diplomasisi” çerçevesinde bir adım olarak mı değerlendirildiğini ya da başka bir siyasi hedefi mi işaret ettiğini anlamak zor” diye konuştu.
Kaynak : HABER MERKEZİ