Veysel Batmaz’dan derin analiz: Otoriteye itaat ve gönüllü kulluk

ABONE OL:google news abone ol butonu
Videoyu Aç Veysel Batmaz’dan derin analiz: Otoriteye itaat ve gönüllü kulluk
A
a

Yazar Prof. Dr. Veysel Batmaz, Verba Kitabevi’nde düzenlenen söyleşide otorite kavramının tarihsel ve kavramsal dönüşümünü ele alarak, “Otoriteye itaat” ve “Gönüllü kulluk” olgularını politik psikoloji bağlamında değerlendirdi.

Prof. Dr. Veysel Batmaz, Verba Kitabevi’nde gerçekleştirilen “Otoriteye İtaat ve Gönüllü Kulluk” başlıklı söyleşide, otorite kavramının tarihsel gelişimi ve politik psikoloji içerisindeki yeri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Eğitim, kültür ve sosyalleşme gibi temel kavramların zamanla anlam genişlemesine uğradığını ifade eden Batmaz, otoritenin de benzer şekilde farklı anlam katmanları kazandığını belirtti. 

FARKLI ANLAMLAR KAZANDI

Eğitim gibi bazı temel kavramların zamanla sosyalleşme ya da toplumsallaşma gibi daha geniş anlamlara dönüştüğünü dile getiren Batmaz, “Benzer bir biçimde ‘otorite’ kavramı da tarihsel süreçte farklı anlam katmanları kazanmıştır. Ortaçağ Latince’sinde, özellikle 12. yüzyıl civarında, ‘otorite’ kelimesi hem ‘son sözü söyleyen’ kişi hem de ‘kesinlik kazandıran yazı biçimi’ anlamlarında kullanılıyordu. Bu kullanım şekli, iki taraf arasında süren tartışmayı sonlandıran, açıklık getiren metinlerde kendini gösterirdi. Yani, otorite bir konuyu nihai biçimde çözen ve kesinleştiren bir güçtü. Bu anlamıyla, günümüzde ‘kültür’ kavramının da taşıdığı çift yönlü (hem geçmişi hem düzeni kapsayan) anlam yapısına benzerlik gösterir. Otoritenin ilk anlamı, bir meseleyi egemen şekilde çözmek, açıklamak ya da yazıya dökerek sonlandırmaktır” diye konuştu. 

ÜSTÜNDE DURULMALI

Batmaz, bu bağlamda, ‘diktatör’ kelimesiyle otorite arasında da dikkat çekici bir paralellik kurulabileceğine dikkat çekerek, “Eğer otorite, bir şeyi yazıya geçirme ve kabul ettirme gücüyse; diktatör de doğrudan söyleyerek, icra ederek ve toplumu yönlendirerek bu gücü somut hale getiren kişidir. Otorite, Türkçede özel olarak üzerinde durulması gereken bir kavramdır çünkü bazen bir üstünlük işareti gibi görünürken, bazen de ‘Ben değilim ama o otoriter’ gibi bir suçlama ya da kaçış ifadesine dönüşmektedir. Bu da otorite kavramının, özellikle özgürlükçü ve demokrat kimlikleriyle tanınmak isteyen kişilerde rahatsız edici bir çağrışım oluşturmasına neden olmaktadır. Oysa ki, otorite kişiyi ezici bir baskı anlamında değil, bazen bilgi, birikim ve çözüm kapasitesi bağlamında da temsil edebilir” dedi. 

KAVRAM KARMAŞASI VAR

Örneğin Türkiye’de, ‘Otoriteryan kişilik’ gibi önemli bir kavramı ele alan kitapların çoğunda, bu kavramın geçmişiyle veya temel kaynaklarıyla ciddi bir bağ kurulmadığını belirten Batmaz, “Yani, Frankfurt Okulu gibi eleştirel teori üreten düşünce gelenekleriyle ilişkiler göz ardı edilir. Oysa ki bu okul hem modernleşmeye yönelik eleştiriler sunar, hem de ampirik araştırmalara dayanır. Türkiye’de ise Frankfurt Okulu’na ait düşünceler genellikle ‘spekülatif’, soyut ya da pozitivizm karşıtı olarak sunulur. Halbuki bu okul, oldukça titiz ve ampirik çalışmalara da imza atmıştır. Bu çelişkinin kendisi bile, Türkiye'deki düşünce hayatında ne kadar ciddi bir kavram karmaşası yaşandığını göstermektedir. İkinci kitabımı yazma motivasyonum da bu tür muğlaklıkları ve yanlış anlamaları ortaya koyma çabamdan kaynaklandı” ifadelerini kullandı. 
 
Kaynak : HABER MERKEZİ
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi