Dezenformasyon Yasası gölgesinde gazetecilik!

Basın ve meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak tariflediği “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” düzenlemesinin yürürlüğe girmesinin üzerinden iki yıldan fazla bir süre geçti.

27 Şubat 2025 09:13
A
a
Sütiş Eskişehir
Basın ve meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak tariflediği “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” düzenlemesinin yürürlüğe girmesinin üzerinden iki yıldan fazla bir süre geçti.
Hafızaları tazelemekte yarar var.
13 Ekim 2022’de kanun değişikliği ile 217. madde şu hale getirildi:
“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”
Hatırlayanlar bilir, o dönemde tüm Türkiye’de ezici çoğunlukla itiraz ettiğimiz bu yasanın çıkmaması için bendenizin de arasında bulunduğu pek çok gazeteci eylemler yaptı.
Gazeteciliği baskı altına almak ve medyayı cezalandırmak amacıyla çıkarıldığını savunduğumuz bu yasaya karşı Eskişehir’de yapılan eylemlere meslektaşımız CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de destek vermiş…
Bu yasanın çıkmaması için mücadele etmişti.
Korkulan oldu ve 13 Ekim 2022’de Sansür Yasası değişikliği gerçekleşti.
CHP’nin, düzenlemeyle ilgili iptal ve yürürlüğün durdurulması istemiyle başvurduğu Anayasa Mahkemesi (AYM), 7 Kasım 2023 tarihinde iptal istemini oy çokluğuyla reddetti.
Dönemin AYM Başkanı Prof. Zühtü Arslan ve 4 üye anayasaya aykırı bularak yazdıkları muhalefet şerhinde, yeni 217. maddenin keyfi ve öngörülemez uygulamalara yol açmaya elverişli olan belirsizlikler içerdiğini belirtti.
O dönem neye itiraz ettiysek, neyi yanlış buluysak bugün hepsi karşımıza bir bir çıkıyor.
Gazetecilik ve ifade özgürlüğü davalarını izleyen Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) verilerine göre, iki yılda en az 60 gazeteci, yazar ve basın çalışanı hakkında soruşturma açıldı.
Yine bu sürede 4 bin 590 kişi hakkında 4 bin 188 soruşturma açılırken, 33 kişi ise tutuklandı.
TBMM Adalet Komisyonu tutanakları verilere göre, 2 yılda “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla 4 bin 590 kişi hakkında soruşturma açıldı.
Belirsizliklerle dolu, her türlü yoruma açık bu düzenlemeyle “Benim gibi düşünenler ve düşünmeyenler” bakışı çerçevesinde sözüm ona gerçeği görmek…
Baskıcı yönetimi besleyen değirmene su taşımaktan başka bir işe yaramıyor.
Gazetecinin yaptığı bir haber siyasi meşrebine göre öngörü taşıyacağından bu yasa tepemizde Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya devam ediyor.
Türkiye’nin sansüre değil basın ve ifade özgürlüğü ile demokrasiye ihtiyacı var.

Kaliteli ve seküler eğitimin adresi özel okullar oldu!

Devlet okullarındaki eğitim kalitesinin tartışıldığı uzun süredir özel okullara talep artıyor.
Bu durumun, eğitimdeki fırsat eşitliğini bozması bir yanda…
Çocuğunun başta İngilizce olmak üzere iyi bir yabancı dili öğrenmesi ve kaliteli eğitim alması için her şeyinden feragat eden yüz binlerce ebeveynin varlığı diğer yanda büyük sorun haline geldi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2024 verilerine göre, Türkiye'de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde toplam 18 milyon 710 bin öğrenci örgün eğitim alıyor.
Öğrencilerden 15 milyon 849 bini devlet, 1 milyon 631 bini özel, 1 milyon 229 bini ise açık öğretim kurumlarında okuyor.
Örgün eğitimde okul öncesinde 1 milyon 954 bin 202, ilkokulda 5 milyon 644 bin 386, ortaokulda 5 milyon 314 bin 796, ortaöğretimde 5 milyon 796 bin 881 öğrenci eğitim alıyor.
Ailelerin yediğinden içtiğinden bile feragat ederek özel okullarda okuttukları bu çocukların iyi bir iş bulup bulamadıkları ise meçhul.
Bugün gelinen noktada…
Okulları işgal eden tarikat ve cemaatleri “sivil toplum kuruluşu” olarak gören, ÇEDES’i dayatan bir Milli Eğitim Bakanı’nın anlayışındaki devlet okulları maalesef seküler ve kaliteli eğitim vermekten uzaklaştı.
Bu ve benzeri gelişmeler özel okullara olan ilgiyi artırdı.
İlgi artınca da özel okul fiyatları Eskişehir özelinde dahi 500 bin liraları buldu.
Her şeye rağmen uygulanan ekonomi programının ağır faturasını ödeyen başta sabit gelirliler, ne yapıp edip çocuğunu özel okulda okutmaya çabalıyor.
Çevremde onlarca örneğine tanık olduğum bu durum ülkedeki eğitim sisteminin giderek erozyona uğradığının acı gerçeklerini ortaya koyuyor.
Olan çocuklarımıza oluyor.
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi