Öyle görünüyor ki…
Eskişehir’in gururu Açıköğretim’in ruhuna “Fatiha” okuyacağız.
Başarılı, girişimci, sorumluluk sahibi, nitelikli akademik kadrosuyla Rektör Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in vizyoner girişimleri sonucu Türk eğitim sisteminde adeta devrim yaratan Açıköğretim modelini 1982 yılında hayata geçiren Anadolu Üniversitesi, bu sayede dünyanın 7 mega üniversitesinden biri oldu.
Geçen sürede uzaktan eğitim konusunda bilgi birikimi ve deneyimi en yüksek akademik kurum haline gelen Anadolu Üniversitesi, 2010’lu yılların ilk yarısında 1,5 milyona yakın Açıköğretim öğrencisiyle adeta altın çağını yaşadı.
Eğitimde fırsat eşitliği sunan Açıköğretim’in ne kadar kıymetli bir iş yaptığı pandemi döneminde anlaşıldı.
Dünyanın pek çok üniversitesine deneyimini aktardı, çağın gerekliliğine uygun dijitalleşme alanında altyapısını yenileyerek uzaktan eğitim modelini geliştirdi.
Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim’de YÖK’ün yapılandırma yetkisini dahi almayı başardı.
Boğaziçi, ODTÜ ve Hacettepe üniversitelerindeki hocalar Anadolu Üniversitesi'nin editörü, kitaplarının yazarları oldu.
Açıköğretim öğrencileri böylesine kıymetli akademisyenlerin kitapları, dijital ve televizyon yayınları sayesinde kaliteli eğitim aldı.
Öyle ki Oxford Üniversitesi’nden Açıköğretim için işbirliği teklifi bile aldı.
Şimdi neleri konuşuyoruz Anadolu Üniversitesi ve Açıköğretim ile ilgili?
Kaynak yaratmak için Türkiye genelindeki 90’dan fazla binasını satmaya hazırlanan…
Engin tecrübeye sahip Açıköğretim’deki öğretim üyelerini İktisadi ve İdari Bilimler ve başka Fakültelere gönderen…
İşletme ve İktisat fakültelerinin altında yer alan “Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, İktisat, Maliye, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, İşletme, Muhasebe ve Finansman, Pazarlama, Turizm İşletmeciliği, Uluslar arası Ticaret ve Lojistik bölüm ve programları”nı Açıköğretim Fakültesine aktaran…
İktisat ve İsletme Fakültelerinin aktif yapısı ile öğrenci kontenjanını sonlandıran...
Açıköğretim Fakültesi bünyesindeki 4 yıllık lisan eğitimi veren Yerel Yönetimler ile 2 yıllık önlisans eğitimi veren Çağrı Merkezi Hizmetleri, Elektrik Enerjisi Üretim, İletim ve Dağıtımı, Ev İdaresi, İlahiyat (Arapça), Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası, Perakende Satış ve Mağaza Yönetimi, Radyo ve Televizyon Programcılığı, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği, Turizm ve Seyahat Hizmetleri ve Yerel Yönetimler programlarını kapatan…
Anabilim Dallarına son veren bir üniversiteyi konuşuyoruz maalesef…
Anlayacağınız…
Eskişehir ve Anadolu Üniversitesi’nin gelişmesine katkı sunan Açıköğretim’in önce bütçesinin büyük bölümü Hazine’ye aktarılarak kaynakları elinden alındı.
Şimdi de Açıköğretim’in merkezinin Ankara’ya taşınacağı konuşuluyor…
Öyle görünüyor ki…
Eskişehir’in gururu Açıköğretim’in ruhuna “Fatiha” okuyacağız.
Görünen bu.
Davut Aydın “bam teli”ne bastı!
Anadolu Üniversitesi’nde 2010-1014 yılları arasında Rektörlük yapan Prof. Dr. Davut Aydın’ın dün bu köşede yer alan URAYSİM ile ilgili yaptığı açıklamaları kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Bugün sırada Açıköğretim var.
Verdiği bilgiye göre, Davut Hoca 2014 yılında görevi devrettiğinde üniversitedeki tablo şöyle:
“Açıköğretim’de 1 milyon 440 bin öğrenci, 1,5 milyar dolar (54 milyar TL) nakit para, yıllık 500 milyon dolar (18 milyar TL) gelir. 10 bin 500 personel. Eskişehir’in gelirinin yüzde 14,5’i kadar katma değer yaratan bir Anadolu Üniversitesi.”
Prof. Dr. Davut Aydın, şu soruyu sormayı da ihmal etmiyor:
“Nerede o para?”
Ve devam ediyor:
“Kurumlar nitelikli, özverili ve başarılı girişimci insan gücüdür. Tamamen liyakat meselesidir. Şimdi ‘Açıköğretim’i Ankara'ya taşıyacağız’ diyorlar. Nereye taşırsan taşı Anadolu Üniversitesi’nin bu yetenekli insan gücünü oralarda bulamazsınız…”
Davut Hoca, “bam teli”ne de basmayı ihmal etmiyor:
“Anadolu Üniversitesi’ni Anadolu Üniversitesi yapan insan gücüdür, yetenekli ve nitelikli insanlardır. Bu kurumda yıllarca bütün insanlar tepeden tırnağa sorgulamadan görev yaparak, çalışarak geldi. Üniversiteye dışarıdan gelen arkadaşlar bu duyguyu, bu özveriyi, bu kültürü anlayamadığı zaman başarılı olamazlar.”
Nitekim dediği gibi de oldu.
Bir türlü dikiş tutmuyor…