Adı Eskişehir ile özdeş… 87 yıllık ömrüne Türkiye’de başta eğitim alanında olmak üzere, kazandırdığı pek çok kalıcı eserle anılan bir isim Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen.
Adı Eskişehir ile özdeş…
87 yıllık ömrüne Türkiye’de başta eğitim alanında olmak üzere, kazandırdığı pek çok kalıcı eserle anılan bir isim Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen.
Öznesi Eskişehir olan yüzlerce zorlu işin üstesinden gelen, üretmeden duramayan, Akademi Başkanlığından Rektörlüğe…
Ardından Büyükşehir Belediye Başkanlığına kadar kariyeri boyunca bırakın Eskişehir’i Türkiye’de hafızalarda silinmesi imkansız izler bırakan bir isimden bahsediyoruz.
İki dönem Radyo Televizyon Yüksek Kurulu Başkanlığı’nı üstlenen Büyükerşen, Türkiye'nin ikinci Sinema ve Televizyon Okulu'nun kuruluşuna da imza attı.
Sadece Eskişehir'in ikinci üniversitesi Osmangazi’nin değil, bugün milyonlarca mezunu bulunan, eğitimde fırsat eşitliği sunan Açıköğretim Fakültesinin kurulmasına da öncülük etti.
Atatürk devrimleri ışığında eğitimdeki çağdaş bakışıyla, sohbet ettiğinde adeta beyinleri tokatlayan vizyoner yaklaşımı sayesinde insanların ufkunu açan Büyükerşen, kırılması imkansız bir rekorun da sahibi…
İmrenilecek bir durum ki…
1 milyon 400 bin üniversite öğrencisinin diplomasına imza attı.
Eğitim çınarı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Türkiye Yardım Severler Derneği tarafından eğitime yaptığı katkılardan dolayı ödüllendirildi.
“Bugüne kadar aldığım en anlamlı ödül” diyerek çınar ağacı figürlü ödülünü alan Büyükerşen, şunları ifade etti:
“Eğitimde fırsat eşitliği yaratan Açıköğretim sistemini icat ederek milyonlarca kişiye bu fırsatı verme imkanına sahip olduğum için çok mutluyum. Yaşamım boyunca insanlara yardım etmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu iliklerine kadar hissetmiş biri olarak Türkiye Yardım Sevenler Derneği ve kıymetli üyelerine tavsiyem odur ki… Takdir gören yardımlarınızı çoğaltarak sürdürün.”
Eğitim dehası bu çınarın dallarında yeşeren milyonlarca öğrenci, gıptayla baktıkları hocaları Yılmaz Büyükerşen’i omuzlarında gururla taşıyor…
Taşımaya da devam edecek.
Günümüz bilgi birikimi çerçevesinde deprem ülkemizde insan öldürmez!
Başlıkta yer alan bu ifade Türkiye’nin sayılı deprem uzmanlarından Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Altunel’e ait.
Masa başında değil bizzat sahada yaptığı deprem araştırmalarıyla onlarca önemli projeye ve çalışmaya başkanlık eden, danışmanlık hizmeti sunan Prof. Dr. Altunel, Kahramanmaraş Depremi’nin 2. yılında hatırladığımız deprem gerçeğine Eskişehir ölçeğinden bakmaya çalıştığımız ESTV yayınına katkı sundu.
Kitabın ortasından başlarsak eğer…
Prof. Dr. Altunel, 1956 yılında Eskişehir’de yaşanan 6,4 büyüklüğünde bir depremin olma ihtimalinin bulunduğunu kesin bir dille ifade etti.
Depremin ne zaman olacağına bakılmaksızın gerekli önlemlerin alınması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Altunel’in, özetle belirttiğim şu sözleri çok önemli:
“Bizler jeologlar jeolojik durumu ortaya koyarız. Buranın herhangi bir deprem tehlikesi var mıdır yok mudur? Deprem tehlikesi varsa bu tehlikenin boyutları nelerdir? Deprem gerçekleştiği zaman ne kadar alanı etkiler? Hangi yerlerde ne tür jeolojik sorunlara neden olur? Bunları ortaya koyarız.
Bu bilgileri şehir plancılar alır ve buna göre şehir planı oluştururlar. Ardından da inşaat mühendisleri zemine ve varsa fay hatlarına göre kat yüksekliklerini belirlerler.
Bu şekilde işler yapıldıktan sonra deprem olduğunda can kaybı olmaz.
Binalarda sıva veya kiremit çatlaması olabilir ancak can kaybı olmaz.
Milli servet kaybımız olmaz.
Sıva çatladığında deprem geçtikten sonra tamir edersiniz, tekrar oturursunuz ama bina yıkıldıktan sonra onun tamiri yok, ölebilirsiniz.
Günümüz bilgi birikimi çerçevesinde deprem ülkemizde insan öldürmez.”
Daha ne desin?
Yapılacaklar ortada.
Artık konuşma değil, iş yapma zamanı.