Sorumluluktan kaçmayalım!

Bu felaket, binlerce can kaybı, yıkılan şehirler ve hafızalarımızdan silinmeyecek bir acı bıraktı.

Depremin şiddeti, etkilediği alan ve yol açtığı yıkım öylesine yoğundu ki, tüm ülkede derin bir yas ve dayanışma ruhu oluştu.

Enkaza dönen evlerin, yerle bir olan şehirlerin görüntülerini izlemek bile çok ağır geldi. Felaketin ölçeği ve arama kurtarma çalışmalarının zorlukları, böyle bir afete ne kadar hazırlıksız olduğumuzu bir kez daha gözler önüne serdi.

Depremin ardından tüm Türkiye, hatta dünya, yaraları sarmak için seferber oldu. Gönüllüler, sivil toplum örgütleri, madenciler, itfaiyeciler, arama kurtarma ekipleri canla başla enkaz altındaki canlara ulaşmak için çalıştı.

Ancak, zamanla şahit olduk ki, afet yönetiminde bazı eksiklikler vardı ve büyük kayıpların önüne geçmek için daha fazlası yapılmalıydı.

Bu depremler, bizlere deprem gerçeğini ve buna karşı alınması gereken önlemleri bir kez daha hatırlattı.

Yıkılan binaların büyük kısmının standartlara uygun yapılmadığı görüldü. Afet yönetimi ve ilk saatlerdeki organizasyon eksiklikleri, afet bilincimizin ne kadar eksik olduğunu gösterdi.

Deprem bölgesinde yaşayan herkesin bilinçlendirilmesi, yerel yönetimlerin ve merkezi otoritelerin afetlere hazırlıklı olması, bina stokunun güçlendirilmesi artık ertelenmemesi gereken adımlar. "Deprem öldürmez, bina öldürür" sözü, her afetten sonra tekrar tekrar hatırladığımız ancak yeterince önlem almadığımız bir gerçek.

Gelelim Eskişehir’e…

Biliyorsunuz Eskişehir’de deprem açısından riskli şehirler arasında…

Uzmanlar tarafından da sürekli olarak Eskişehir’de büyük bir deprem beklendiği ifade ediliyor.

Peki, biz Eskişehirliler ve Eskişehir’i yönetenler depreme ne kadar hazırız?

Eskişehir’de olası bir deprem felaketinde yaralarımızı kapatabilecek miyiz?

Depremi en az hasarla atlamak için topyekûn bir mücadele gerekiyor.

Yukarıda da belirttiğim gibi deprem öldürmüyor, binalar öldürüyor…

Kent merkezindeki yapı stokunda 1999 yılı öncesi yapılan binalar oldukça fazla…

Bu konuda kenti ve ülkeyi yönetenlerin acil durum planı hazırlaması şart…

Unutulmamalı ki, yeniden inşa edilen şehirlerimizde aynı hataları yapmamak, depreme dayanıklı ve yaşanabilir alanlar oluşturmak elimizde. Bunu sadece devletin değil, birey olarak bizlerin de sorumluluğu olduğunu bilerek hareket etmeliyiz.

6 Şubat'ı unutmayalım; kaybettiklerimizi anarken, gelecekte böylesi bir acıyı tekrar yaşamamak için sorumluluklarımızı yerine getirelim.