Eskişehirli iş adamı Londra'da yaşadığı koronavirüs kabusunu anlattı

ABONE OL:google news abone ol butonu
Videoyu Aç Eskişehirli iş adamı Londra'da yaşadığı koronavirüs kabusunu anlattı
A
a

Covid- 19 testi pozitif çıkan Eskişehirli iş adamı Metin Yıldırım, neler yaşadığını ES TV Genel Yayın Yönetmeni Ali Baş ve Yenigün Gazetesi Muhabiri Eylül Torun’a anlattı. Londra’da yakalandığı koronavirüsle nasıl mücadele ettiğini ve bu süreçte nelerle baş etmek zorunda kaldığını anlatan Metin Yıldırım’ın en önemli tavsiyesi ise “Asla hafife almayın” oldu.

Sütiş Eskişehir

Eskişehir haberleri

  1. Metin Bey, bize Türkiye’den İngiltere’ye gidiş serüveninizden bahseder misiniz?
Eşim Londra’da yaşayan bir Türk. Eşimle yakın bir arkadaşım sayesinde tanıştık. O zamanlar ben İstanbul’da, Taksim civarında, eski TRT binasının karşısında, küçük bir hotelin işletmeciliğini yapıyordum. Tabii tanışmamızdan sonra o Londra’ya gidip geldi. Eşimi İstanbul'dan Eskişehir'e getirdim, onu tüm aile burada tanıştırdım. Bir süre sonra da evlendik. Kendisi Londra’ya geri döndü.
Bu sırada ülkede durumlar yine değildi tabii bombalar patlıyor, İstanbul mayın tarlası nereye bassanız patlayacak. Ardından darbe oldu ardından ekonomik kriz oldu… Derken, İstanbul’a turist gelmedi, kesildi birden. Baktım olacak gibi değil hoteli mal sahibine devredip vize işlemlerimi başlattım. 2016 yılında Londra’ya geldiğimde eşim beni hava alanında karşıladı.
Burada farklı yerlerde çalışmaya başladım. Geçtiğimiz mart ayına kadar Marriot Hotel’in resepsiyonunda bilfiil çalıştım. Bu arada bir şirket kurdum, yazılım yapabilen biriyim, kendimi o konuda geliştirmiştim biraz. Yaklaşık altı ay sonra şirketi kurduktan sonra küçük bir online satış sitesi yaptım. Siteyi geliştirmek için İstanbul’dan mühendis bir arkadaşımdan yardım aldım. Şimdi daha da büyük bir projemiz var. Bu ayın sonunda bitecek. Hastalanmasaydım şimdiye bitmişti. Kısmetse bu ay sonunda bitecek.
  1. Eşinizle birlikte Koronavirüse yakalandınız? O süreçte neler yaşandı?
Hanım normalde Fen Bilimleri öğretmeni. Ancak on yıl mesleğine devam ettikten sonra kendi tercihiyle bıraktı. Bir yıllık tıp eğitiminden sonra, özel ve devlet hastaneleri olmak üzere değişik hastanelerde çalıştı. Hala çalışıyor. Şu an çalıştığı hastane de bölüm müdürü tüm personelin vardiyalarını işçi acenteleriyle istişare ederek yürütüyor. Burada işin durumuna göre bazen elemana ihtiyaç duyduğunuzda, acentelere başvuruyorsunuz. Bu şekilde çalışan doktorlar, hemşireler, hasta bakıcılar başhemşireler var. Haftanın iki günü başka hastanede, üç günü de hanımın çalıştığı hastanede çalışıyorlar. Böyle olunca başka hastaneden kaptıkları virüsü getirip eşime bulaştırdılar. Haliyle hanımdan da bana geçti.
  1. Tedaviye nasıl başlandı ve nasıl devam edildi? Hastalığa ilk yakalandığınızda ve tedavi olduğunuzda neler düşündünüz?
Önce, eşimin sesi gitti çünkü onda astım da vardı. Mahalle doktoruna gitti antibiyotik verdiler. İki gün evde kaldıktan sonra ses yavaş yavaş düzeldi. Tahminime göre, o sırada virüsü kapmıştı. Üç veya dört gün sonra cuma günü kötüleşti. Öksürükle başladı astım da vardı diye üşütme diye duşunduk ama ikinci gün öksürük daha da arttı. Bu arada cumartesi günü bende de hafif boğaz ağrısı başladı. Pazar günü ateşim yükseldi, halsizlik başladı. Hanımım da öksürüyor ve onunda ateşi vardı. Artık biz şüphelendik ve İngiliz hükümetinin bu durumlarda aramamız için vermiş olduğu 111 numarayı aradık. Görüşmeler esnasında uzman doktor ona anlattığımız semptomlarımızı dinledi ve ikimize de corona teşhisi koydu. Eşimin astımı olduğu için ona, “Bir hafta evden çıkma kendini izole et, kötüleşirsen 999 ara” dediler. Bana da “14 gün evden çıkma eğer nefes problemi yaşarsan ambulansı ara” dediler. Hanım kötü  öksürüyor,ilaç yok, sadece paracetamol kullanıyoruz. Yemek yiyemiyoruz.
Eşim beş günün sonunda öksürmekten artık konuşamıyordu ambulansı aradık, geldiler. Oksijen seviyesine baktılar, düşük çıkında onu alıp hastaneye götürdüler. Ben evde yalnız kaldım, halim yok, birde hanımın durumu psikolojik olarak etkiledi beni. Kendinizi mi düşüneceksiniz onu mu?Eşim gittikten sonra bende de öksürük başladı. Derken öksürük beni üçüncü gün nefessiz bıraktı.Bir taraftan da eşimle mesajlaşıyorum. Allahtan hanım tecrübeli, 15 yıllık hastane deneyimi var, burada büyümüş okumuş ne istediğini biliyor. En son kendisi ile konuştuğumda nefes alamadığımı ve zorlandığımı söyledim. Sağ olsun hemen ambulansı aramış.
Ambulans geldi, oksijeni ölçtüler düşükmüş hemen burnumdan oksijen verdiler. Tabii başka hastalığım var mı diye sordular. Bana test yapmadılar eşimin hastalığını anlattığım için mahalle doktorumuzdan bilgilerime online olarak ulaştılar. Zaten orada bütün hastalıklarınız, şikayetleriniz, aldığınız ilaçlara ulaşabiliyorlar.

8-9 saat hastanede kaldım. Bana oksijen ve serum verdiler. Ardından doktorum ciğerlerimin filmine bakarak tüm ciğerlerimi kapladığını, durumun kötü olduğunu söyledi. Ama hastanedeki manzarayı görünce en iyisi bendim diyebilirim. Doktor, seni yatırmayacağım hastane senin için daha tehlikeli, eğer kötüleşirsen yine gel, dedi.

Ambulansla gittim taksiyle döndüm. Her tarafınız ağrıyor, yemek yiyemiyorsunuz… Evde ateş ölçere her yarım saatte bir bakıyordum, çok yüksekti. 23 Mart’ta düştüğüm korona pençesinden 7 Nisan’da ateşimin 37 derecenin altına düşmesiyle rahatladım.
Bu arada eşimden de iyi haberler geldi, 2-3 güne taburcu edecekler, dedi. O da moral oldu. Gece sabaha kadar en az 5 defa uyanıyordum sırılsıklam sanki ciğerim küçülmüş gibi hissediyordum. Hanım geldikten sonra daha iyi olduk, en azından destek verdik birbirimize. Onda ayrı tecrübe, bende ayrı tecrübe derken ayaklandık biraz.

Aradan bir hafta geçti ama derin nefes aldığımda göğüs kafesim çatlayacak gibi oluyordu. Mahalle doktorunu aradım durumu anlattım. Hastalık yeni olduğundan onlar da hiçbir şey bilmiyorlar. Onlarda bu hastalığa yakalananlardan bir şeyler öğrenmek için durmadan soruyorlar. En son, kalbine zarar vermiş olabilir, hastaneye git kalbine baksınlar, dediler. Orada ciğerlerime az oksijen gittiğini gördüler. Kalbimde sorun yokmuş ama ciğerlerim hasar görmüş ve hala etkisinden kurtulamamış. Bir hafta daha dışarı çıkma, maske kullan ama bağışıklık kazanmış tebrik ederim, dedi. Bu nefes problemi 12 hafta sürebilir. Bu arada yemene içmene dikkat et spor yap, artık bulaşmaz sana fakat zayıf düşme, dedi.

Ateşim yaklaşık 10 gün 38 derecenin altına düşmedi.Beni en çok ateş ve ateşe bağlı iştahsızlık zayıf düşürdü. Yoksa normalde sağlam bir bünyem vardı.Sigara içmiyordum,içki içmiyordum, kilom yoktu,başka bir kronik hatalığım yoktu.
  1. Bu süreçte Türkiye’nin ilgili birimleri sizinle irtibat kurdu mu? Türkiye’ye gelmeyi düşündünüz mü?
Hastalık esnasında elçilikten kimse temasa geçmedi, kendi yakınlarım haricinde arayan olmadı. Zaten gelin koskoca İngiltere Londra büyükelçiliğini görün, uluslararası saygınlığımızı anlarsınız. Küçük bir giriş, içerde bir dünya insan... Hatta ben koronadan önce pasaport uzatmak için randevu almıştım pandemi yasağı başladıktan sonra, mail attılar randevular iptal oldu, diye. Önümüzdeki hafta açılıyormuş. Buradaki yerel gazeteden okudum ama mail ya da orada kayıtlı olan telefonumuza gelen mesaj yok.
  1. Türkiye’den takip ettiğimiz kadarıyla İngiltere, salgın sürecini pek de iyi yönetemediğine yönelik haberler okuyoruz. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hanım ailesi ile 1973 yılından beri burada. Benim de süresiz oturumum var, evimiz var. Yani bir sıkıntımız yok ki Türkiye’ye gelmek için.  Artı devlet burada tüm hizmeti bedava verdi zaten. Hanım 11 gün kaldı hastanede ve çok iyi bir tedavi uyguladılar.
  1. Türkiye’ye gelmeyi düşünüyor musunuz? Uçak konusunda bildiğim kadarıyla sıkıntı var.
Bizim 21 Mayıs’a alinmiş biletlerimiz vardı bayramda anne ve babamızın mezarını ziyaret etmek nasip olmadı. Hep yazın geldik. 4 yıldır bayram kutlamadım ailemle,kısmet olmadı uçaklar kalmıyor. Hatta THY’nin uçuş listesindeki 19 ülkenin içinde İngiltere yok. Eylüle kadar Türkiye’ye uçuş olmadığını yazıyor gazeteler. Hatta buranın Sağlık Bakanı, yazın İngiliz vatandaşlarının tatile gitmesini uygun görmüyorum, diye bir açıklama yaptı.
  1. Hemşerilerinize neler söylemek istersiniz?
Toplumsal mutabakatı sağlasınlar, barış içinde yasamaya çalışsınlar. Eskişehir’de böyle bir sorun yok. Bugün Türkiye’de kendi kendine yetebilen ve ekonomisi en iyi yedinci şehirdir bizim şehrimiz. Okuma yazma oranı en yüksek olan şehirdir. Ayırımcılığımız, ırkçılığımız yoktur bizim. Ekmeğimizi de paylaşırız kardeşlerimizle, suyumuzu da üzerimizdeki çulumuzu da. Yeter ki bizi yönetenler iyi yönetsin. Yılmaz Hocam gibi keşke Türkiye’de on tane daha yönetici olsaydı. Son sözüm bu. Saygılarımla tüm Eskişehir’e Londra’dan selamlarımı iletiyorum.

Size de çok teşekkür ediyorum Ali Bey, kalın sağlıcakla. Lütfen koronayı hafife almayın, inanın öldürüyor.
 
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon
sefa 15 Haziran 2020 08:52

Bizi baya korkuttunuz ama iyileştiğinizi görmek çok mutluluk verdi. Güzel bir söyleşi olmuş.

0 0 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi