Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, Yenigün Gazetesi’ne çok konuşulacak bir röportaj verdi. Ülkenin ve şehrin ekonomik durumundan kentin sorunlarına, şehrin gündeminden, adının siyasetle anılmasına kadar pek çok konuda soruları yanıtladı.
Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, Yenigün Gazetesi’ne çok konuşulacak bir röportaj verdi. Ülkenin ve şehrin ekonomik durumundan kentin sorunlarına, şehrin gündeminden, adının siyasetle anılmasına kadar pek çok konuda sorularımızı yanıtlayan Güler, olası bir belediye başkan adaylığına da göz kırptı. Güler; “Bugüne kadar hiç siyaset yapmadım, yapmayı da düşünmüyorum. Ancak adımın güzel görevlere yakıştırılması çok gurur verici. Parti adı gözetmeksizin söylüyorum, bir gün bu işler önümüze çıkacak! İnşallah hayırlı olur.” diyerek de belediye başkan adaylığına yeşil ışık yaktı.
Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler’in konuşmasından satır başları şöyle;
“Enflasyon başa bela, keşke böyle olmasaydı”
“Enflasyon başa bela olmuş durumda. Bizim bu kente karşı sorumluluklarımız her zaman devam edecek. URAYSİM’e harcanan para milli bir servet, keşke böyle olmasaydı.
“Havalimanımızı kaybedemeyiz”
Yeni çevreyolu lazım değil diyemez kimse! Hiçbir kentte yol sorunu kalmadı, artık bu beklenti karşılanmalı. Ayrıca havalimanımızı da kaybedemeyiz. Yurt dışı uçuşlar artmalı, yurt içi uçuşlar da açılmalı. Eskişehir ekonomisinin de halkının da buna ihtiyacı var.
“Bu şehre sosyal konutlar artık şart!”
Asgari ücretle çalışma dönemi Eskişehir’de artık bitti, 11 bin 400 liraya adam çalıştıramazsınız bu şehirde. Eskişehir ekonomisinde kaos ortamı yaratılıyor, çalıştıracak kimse yok. Firmalar arası transferler artıyor. Bir işçi, Eskişehir’deki konut pahalılığından dolayı geçinemeyeceğini biliyor. O yüzden çalışmak için başka kentlere gidiyor. O engelliyor, bu engelliyor ben bilmem. Bu şehre sosyal konutlar artık şart! TOKİ’den bu şehre konut yapmasını beklemek artık hayal. Bu işi kendimiz halletmemiz lazım.
“Belediye adaylığına layık görülmem gönlümü okşuyor”
İnsanların beni belediye adaylığına, böyle görevlere layık görmesi, açıkçası gönlümü okşuyor. Kent ve kentliyle dertlenmek lazım. İnsanlar da bunu görüyor ve bizi başka görevlere yakıştırıyor. Bu çok doğal. Bunu siyasi parti adı gözetmeden söylüyorum. Sonuç itibariyle önümüze çıkacak bu işler. İnşallah hayırlı, uğurlu olur.”
Enflasyon gerçekten başa bela oldu
+ Sayın Başkan, ilk sorum ekonomiden olacak. Malumunuz ki, durumlar çok da iç açıcı değil! Toplumun her kesiminden şikayetler artmış durumda.
Pandemiyle başlayan bir süreç var. En büyük sorun bugün enflasyon oldu. Enflasyon gerçekten başa bela olmuş durumda. Bununla büyük bir mücadele edilmesi gerekir ama önüne geçilemez fiyat artışları da var. Yani malın fiyatını değerlendirme imkânınız kalmadı. Mesela karpuz alıyorsun, ödüyorsun, sonra çıkınca ‘Karpuz bu kadar ediyor muydu?’ diye soruyorsunuz. Her üründe şu an bu durum var. Gıdayla alakalı artışlar oldu mesela. İşte önümüzde asgari ücretle ilgili büyük mesele var. Hem işvereni hem çalışanı ilgilendiriyor.
Kente karşı borcumuz var
+Sayın Başkan oraya gelmeden en başa dönelim isterseniz. Oda yönetiminin başkanlığına seçilirken o süreçte güzel bir iş başardınız. Herkesi birlik beraberlik çatısı altında topladınız, tek listeyle de seçime girdiniz. Eskişehir ticareti, güç birliği altında toplandı. Bu nasıl oldu, nasıl başardınız?
Tabii öncelikle ben bu kentteyim. Yani bütün yaşam hikayem, iş hayatım, aile hayatım, hep bu kentte geçti. Bu şehirde olmayı çok seviyorum. Yaşamımızı bundan sonra da bu şehirde geçireceğiz? Yani gözlerimizi bu kentte kapatacağız inşallah. O yüzden kente karşı bu anlamda hep borcumuz var. Bizim bu kente karşı sorumluluklarımız her zaman devam edecek. Sağ olsun bizim üyelerimiz de bunu bizde gördüler, bunu hissettiler. 18 bin civarında üyemiz var. Zaten bunların birçoğuyla hem ticari ilişkimiz var, komşuluk var, akrabalık var yani kent bizi tanıyor. Bu anlamda kentle alakalı kentin sorunu olduğu zaman bizim nasıl tepki koyduğumuzu biliyor herkes. O yüzden kent menfaatini ortaya koymak kaydıyla herkesin böyle gelmesi lazım. Mesela Uraysim projesi var.”
Eskişehir 10 yıl daha kaybetmemeli, milli servet harcandı
+ Ben de sözü oraya getirmek istiyordum, siz başladınız lafa. O halde hemen sormak istiyorum. Şehri ilgilendiren bir konu yeniden gündemde. Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mahkeme süreçleri, kamulaştırmalar falan derken tüm işler iptal oldu.
Şimdi bu proje olmalı mı olmamalı ayrı bir konu. Ama mesele şu, en başından bir birliktelik olsaydı keşke. Bu proje için çok para harcandı. Yapılanlar dışında dünya kadar öğretim görevlisi bununla alakalı eğitim almak için yurtdışına gönderildi. Bu insanlara yatırım yapıldı, çok ciddi paralar harcandı. Gerçekten milli servet. Öncesinde planlamayı yaparken başta taraflar bir araya gelip bu konuyu her yönüyle konuşmalıydı. İşte tarım arazisi midir? Bu iş rantabl mıdır, değil midir? Yer doğru mudur değil midir? Yoksa ‘istemiyoruz’ demek en kolay iş! Şimdi burada ortak müşterekte bir araya gelip bunları tartışma ortamı sağlayabilseydik bugün bunları yaşamazdık. Şimdi bakın ne oldu? Proje iptal edildi. Şimdi ne olacak? Başka bir isim altında başka bir planlama altında tekrar gündeme alınacak ama ne zaman? Bir 10 yıl daha kaybedeceğiz. Ben burada o taraf haklı, o taraf değil diye yargılamıyorum kimseyi. Ama kentin ortak menfaat noktasında bir araya gelinmeliydi. Bunu yapabilseydik, bugün yaşananların hiç birisi olmayacaktı. Şimdi kim kaybetti, şehir kaybetti.
Yeni çevreyolu lazım değil diyemez kimse!
+ Şehrin diğer konularına getireceğim sözü. Zaman zaman sizin de gündeme taşıdığınız konulardan birisi çevre yolu, diğeri de havalimanıyla ilgili. Kentin bu konulardaki beklentileri karşısında neler diyeceksiniz?
Şehrin nüfusu 1 milyon civarında. Buna karşılık şehirde var olan 370 bin araçtan bahsediyoruz. Bununla birlikte çevre yolundan geçen araç sayısında da farklı farklı veriler var. Karayollarının açıkladığı veriler var, belediyenin yapmış olduğu çalışmalar var. Bir kere şu var, yani ‘kuzey çevre yolu lazım değil’ diye kimse dememeli bana göre. Yani sonuçta hepimiz bu şehirde yaşıyoruz. Yeni bir çevreyolu yapıldığında mevcut yolda yüzde14, yüzde 15 civarında rahatlama yaşanacağını söyleyenler var. Rakamlar çok da önemli değil, çünkü artık bütün gelişmiş kentlerde bu yeni yolları görüyorsunuz. Artık şehirlerden transit geçecek araçların kentle temasları kalmadı. Gidin bakın Denizli’ye bu iş bitmiştir. Bursa’ya gidin aynıdır, Ankara'ya gidin aynıdır, Konya'ya gidin aynı, Antep'te de aynı. Artık en değerli şey zaman. O yüzden kuzey çevre yolu bu şehir için en büyük gereksinimdir.
Eskişehir her yere uçabilen bir kent olmalı
+ Uçuşlar konusunda da aynı düşüncede misiniz?
Biz Hasan Polatkan Havalimanının kapanmasının gündemde yer aldığı zaman çok mücadele verdik. Bu dönemde Nabi Bey sağ olsun, Emine Hanım sağ olsun gerçekten. Herkes birlik olmuş sözünü ettiğim konsorsiyum sağlamıştı o zaman. Herkes elinden gelen bir şey varsa yapmaya çalışıyordu. Biz Belçika'ya kadar gittik. Belçika'da sivil toplum örgütü derneklerle bir araya geldik. O dönem Zafer Havalimanı meselesi var, o konuya çok girmek istemiyorum ama biz Eskişehir olarak bunu kaybetmek istemiyoruz. Sebebi açık. Mesela biz Avrupa’ya, Belçika’ya uçuyoruz örneğin ama bu bize yetmiyor. Bu uçuşlar Eskişehir turizmine de ekonomisine büyük katkı sağlayacak unsurlar. Daha önce Hollanda'dan buraya geliyorduk. Biliyorsunuz Fransa'dan uçuşlarımız vardı. Uçak sayısı ne kadar artarsa bundan tüccarımız, sanayicimiz, şehrimiz faydalanıyor. Sıcak para bu şekilde kente giriyor. Şu anda üyelerimiz en mutlu günlerini yaşıyor. Eskişehir’e bu yaz epeyce gelen oldu çünkü. O yüzden uçuş sayılarını daha da artırmalıyız. Hatta bana kalırsa bu uçuşların yurt içinde de yapılması gerekiyor. Örneğin uçak Trabzon’dan Bursa’ya geliyor. Aynı uçak Bursa'dan da Antalya'ya geçiyor. Bursa'dan İzmir'e gidiyor. Ya bizim için de bu olamaz mı? İstanbul’dan kalkan uçak buraya dokunarak geçemez mi? Eskişehir’e ayağını basıp Antalya’ya gidemez mi? Biz bunu 12 ayın her günü demiyoruz ki! Ama anlaşılır bir takvimle de bunu yapmamız lazım. Bu tabii öncelikle çalışılması gereken bir süreç. Ama biz elimizdekileri kaybetmek istemiyoruz. Bizim mücadelemiz birkaç uçuşun buraya gelmesini sağlamaya yetti. Bunu da kaybedersek de kent çok şey kaybeder. Bu işe şehrin tüm aktörlerinin sahip çıkması şart. Ben siyaseten konuşmuyorum. Her siyasi partinin uçuşlara sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum.
Asgari ücretle çalışma dönemi Eskişehir’de bitti
+ Yeniden ekonomiye dönelim. Ağır vergi yükleri ortada. Dertsiz olmayan kimse yok. Bunun şehir ekonomisine yansımaları nasıl oldu? Eskişehir ekonomisinin bugününü değerlendirir misiniz?
Eskişehir’de memur, emekli, öğrenci var. Sanayi tarafı var. Eskişehir diğer Anadolu kentlerine göre biraz daha şanslı, yani farklı alanlardan beslenir halde. Eskişehir, kendi kendine yetebilen bir kenttir. Bu çok önemli ve kıymetli bir durum. Birçok şehir ürettiğinden daha fazla tüketiyor. Bizim şehrimize hem sanayi tarafından baktığınızda hem hizmet sektörü tarafından baktığınızda çok ciddi noktalara gelindiğini görebilirsiniz. E tabii burada öğrenciler çok büyük değer katıyor. Ancak gelin görün ki, bu vergiler, vergi sistemleri başımıza bela! Biz sahaya çıktık. Şu an itibariyle maç oynanıyor. Yeni kurallara karşılaşıyorsunuz. Bunu yönetmek çok kolay olmayacak. Yüksek enflasyonla mücadele eden ülkelerin en büyük sorunu da muhasebe planı yapamamaları oluyor. Mesela biz hem bakanlığa hem odalar birliğine onlarca yazı yazdık. Enflasyon muhasebesi kavramı diye bir şey var. Şimdi son 2 yıldan beri şu yüksek enflasyon ortamında kurumlar vergisini yirmiden yirmi beşe çıkıyorsunuz. Bu oranlar şimdi piyasaya yansıyacak. Ödediğiniz verginin dışında sattığınız ürünü de aynı fiyata alamayacaksınız. Durum maalesef böyle. Mesela hem Tepebaşı hem Odunpazarı bölgesindeki ruhsat sayılarını inceleyin acayip bir düşüş var. İnsanlar yatırım yapmaktan kaçar hale geldi. Harçlardan tutun da aklına gelecek her noktada şu anda ekstra vergilerle yüzleşiyoruz. Sadece vergiler de bitmiyor ki sırf bu iş. İşte şu an itibariyle maalesef asgari ücret meselesi var. Kendi işletmelerimizde bunu şu anda yaşıyorum ben. Yani şu anda asgari ücret 11.400 oldu ama şu anda bu şartlarda hangi çalışanımız bu parayla geçinme şansını yakalayabilir? Mümkün değil! Hatta bu kıstaslarda adam çalıştırma şansınız yok Eskişehir’de, onu bir söyleyeyim, Asgari ücretle çalıştırma dönemi Eskişehir’de bitti.
Eskişehir’e sosyal konutlar şart!
+Araya girip hemen sormak istiyorum. Kentin gündeminde de işçilere yönelik sosyal konutların yapılması gerektiğine dair görüşler yer alıyor. Ticaret Odası bu gündeme nasıl bakıyor?
Organize sanayilere ya da yakın bölgelere bu tür sosyal konutların yapılması talebi var. Çok tartışıldı. Hatta şöyle söyleyeyim, ben bunu bir sene önce belediye başkanlarımızla konuştum. Eskişehir bununla yüzleşecek. Sonuç itibariyle konut fiyatlarını ve konuttaki kiralama fiyatlarını ortaya çıkan unsurlar vardır. Bir arsa maliyeti iki inşaat maliyeti. Şimdi eğer siz yeterince arsa üretemezseniz maliyet artıyor. Arsanın üstüne yapılacak inşaatın maliyeti zaten belli. İnşaatı, burada da yapsanız, Esentepe'de de yapsanız, Yunus Emre Caddesi’nde de yapsanız inşaatın maliyeti aynı. Ama arsa maliyetleri öyle bir noktaya geldi ki, şu an itibariyle bir müteahhit artık kentin neresinde olursa olsun yüzde ellinin altında arsa payıyla inşaat yapamaz hale gelmiş. Düşünün, bir ürün ortaya çıkaracaksınız ama yüzde 50 direkt arsa maliyeti ortaya çıkacak ve bu maliyet daire maliyetine yansıyacak. Arsa maliyeti yüzde 30’a düşerse konut maliyetlerine ne kadar yansır? Dairenin satış fiyatından tutun da kiralamaya kadar etki eder. Yani sosyal konut lazım bu kente. Eskişehir göç almadığı sürece 6 ay sonra bunları daha çok konuşur hale geleceğiz. Bir sene sonra daha çok konuşuyor olacağız. 2-3 sene sonra da eleman sayısı az olacağından daha çok eleman sıkıntısı yaşayacağız. Firmalar arasındaki transferler çok daha artacak. Böyle bir kaos ortamı yaratılıyor Eskişehir’de. Bunu engellemenin tek yolu anlaşılır konutlar ortaya çıkartmaktan geçiyor. Artık arsa üretmek zorundayız. Orası engelliyor, burası engelliyor, şurası engelliyor diyorlar. Valla onu ben bilmem! Ama çözüm noktasında bize düşen bir görev varsa yaparız. Gideriz yetkilisine anlatırız. Gidip söyledik de ancak artık TOKİ’'nin de artık Eskişehir’de arsa ve konut üretme gibi bir imkânı yok. Çünkü bütün konsantrasyon deprem bölgesine verilmiş durumda! O yüzden bu konuda biz devleti beklersek anlaşılır şartlarda konut üretecek diye, aynı şekilde anlaşılır şartlarda vatandaşa konut verecek diye çok zaman kaybederiz, hata yaparız. Yerel aktörlerin arsa üretimi konusunda çok hızlı hareket etmesi lazım. Rantmış, şuymuş buymuş olur ya! Olur yani, bir arsa almışsındır orası imara girecektir. Bunlar var, her yerde var, dünyada var. Orada Hasan’ın, Hüseyin’in yeri var diye hiçbir şey yapılmasın mı? Ne yapalım yani varsa? Bir kere acil olarak sosyal konut noktasında da konut noktasında da ve bu kentin imar planı yapma zorunluğu var.
Bu işler önümüze çıkacak
+ Son olarak siyasete de girmek istiyorum. Biliyorsunuz bazı partiler ve son olarak İYİ Parti Milletvekili Nebi Hatipoğlu sizleri yerel yönetimlere davet eden açıklamalar yaptılar. Sizi yerel yönetimlere yakıştıran açıklamalarda bulundular. Bu çağrılara dair ne diyorsunuz?
Ben şu anda Ticaret Odası Başkanıyım. Uzun yıllardan beri de şehrin sosyal hayatı içerisindeyim. Özel sektörden gelmiş biri olarak kentime hizmet etmeye devam ediyorum. İnsanların sizi öyle görevlere layık görmesi, açıkçası gönlümü okşuyor. Başta onu söyleyeyim. Yani insanın böyle görevler için anılması güzel. Bunu çok net söylüyorum. Tabii dostlarımızın da bizi böyle göreve layık görmesi çok kıymetli, çok değerli. Bunlar onların kendi düşüncesidir. Son günlerde böyle haberler çıkıyor ama hiç birisinden benim haberim yok. Hepsi benim gündemimin dışında gelişiyor. Bu yüzden eşimiz, dostumuz, arkadaşımız, tanıdığım insanlar telefon açıyorlar. Geliyorlar, ‘bize düşen görev var mı?’ diye soruyorlar. Kendi açımdan, Eskişehir’e hizmet etmek için siyaset yapmanın şart olmadığını düşünüyorum. Şehrinize farklı yerlerde de katkı sağlayabilirsiniz. Yakında mahalli seçimler var. Büyükşehir ve 2 tane de alt belediye var. 3 tane birbirinden değerli arkadaşımız gelecek görev yapacak. Eskişehir’de dünya kadar değerli insan var. Yani kendi adına kendini sorumlu hissedenler farklı noktalarda bu görevlerini yapabilirler. Bu böyle bir şey aslında. Benim kendi adıma böyle bir tasarrufum yok. Ben siyaseti hiç düşünmedim. Ben ETO’nun başkanıyım. Bugüne kadar da hiç siyaset yapmadım. Bugüne kadar tek bir siyasi partinin kapısından içeri girmedim. Niye? Çünkü yani bizim 18 Bin Üyeli kurumun yönetimine bak. Hepsi farklı siyasi partinin görüşlerini taşıyor. Meclis’e bakın, hepsi farklı siyasi partilerin görüşlerinde. Ama bu bir günden bir güne burada bir sorun teşkil etmemiş. Çünkü biz hizmete, göreve objektif bakıyoruz. Bir kere neyi temsil ettiğimizi biliyoruz ve ona göre davranıyoruz. Önemli olan bu kentte görev yapmak ve görev almak. Ayrıca bu kent ve kentlinin dertleriyle dertlenmek lazım. Bunu da insanların görmesi ve sizi farklı görevlere layık görmeleri kadar daha doğal bir şey olamaz. Bunu siyasi parti adı gözetmeden söylüyorum. İnşallah kent adına ve hepimiz adına hayırlı olur bu işler. Sonuç itibariyle önümüze çıkacak bu işler. İnşallah hayırlı, uğurlu olur.”
+ Sayın Başkan, güzel sohbet ve samimi yorumlarınız için çok teşekkür ederiz.