Neyin yatırımı Allah aşkına?

ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş'ın "Organizeye tramvay getirelim, Eskişehir'de metro yapalım" çıkışının yankıları sürüyor. Genelde Kesikbaş'ın çıkışına karşı çıkılan yazılar gördük. Ben de aynı fikirde olduğum için kısa keseceğim; evet... Bence de metro Eskişehir için fizibil değildir, banliyo treni belediyenin altından kalkacağı bir iş değildir ve tramvay da işçilerin üzerindeki mali yükün artmasına neden olur.

Benim asıl üzerinde durmak istediğim şey tartışma kültürünü unutuyor olmamız. ESO Başkanı olan kişi boncuk satıcısı değildir. Bu kentin önemli bir ismidir. Bir öneri getirebilir ve bu önerinin altından başka niyetler aramadan tartışmamız gerekir. Şimdi diyorlar ki, "Celalettin Kesikbaş belediye reisi olmayı planlıyor..." Fakat bunu da "Celalettin Kesikbaş cinayet işlemeyi planlıyor" gibi, sanki kötü bir şeymiş gibi söylüyorlar. Eğer politik planları varsa bunda ne var? Pek çok kişinin hayallerinden Büyükşehir veya ilçe belediye başkanı olmak geçmiyor mu? Kaldı ki ben politik planları olduğunu da düşünmüyorum.

Burada Sayın Kesikbaş ve sözcülüğünü yaptığı sanayicilere de küçük bir eleştirim olacak. Siz ne yatırımından bahsediyorsunuz Allah aşkına? Parasızlıktan askerlik teskerisi satıyoruz. Belediyelere aylardır para gönderemiyoruz. Sizler yeni yatırım yapıyor musunuz ki? Belediyelerin şu süreçte rutin işlerini yapması, çalışanlarının maaşını ödemesi büyük başarıdır. Baksanıza emekli maaşlarına bile göz diker olduk. Devir yatırım devri değil, devir ayakta kalma devri...

Demokratlar'dan güzel çıkış

Demokrat Parti son zamanlarda yeniden gündem olan Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bulundu. Parti'nin Genel Başkan Yardımcısı Ertan Küçükay zehir zemberek bir açıklama yaparak Gökçek'in gayrikanuni işler yaptığını savundu ve adalet önünde hesap vereceğini belirtti.

Tabii yargıya intikal eden bir konu hakkında ahkam kesmek bize yakışmaz. Ancak Demokrat Parti'nin iyi bir çıkış yaptığını söylemeliyim. Bir partinin gündem oluşturması için büyük paralara, kalabalık milletvekili ordularına ihtiyacı olmadığını gösterdiler. Bu arada Melih Gökçek'e de acıdığımı belirtmek isterim. Hatırlayacaksınız garibim Gökçek'in geziciler 'Fışkiyesi'ni kırmıştı. O gün bugündür kaderin sillesini yiyip duruyor; yanağından beş kardeşlerin izi eksik olmuyor. Şimdi de bir dizi dava ile karşı karşıya. Allah kimseyi düşürmesin...

Eleştiriden netice alırız

Aniden bastıran yoğun yağmur Eskişehir'deki bazı yolların tıkanmasına, belli güzergahların geçici olarak kapanmasına yol açtı. Şimdi bu manzaralara bakıp da "Büyük bir altyapı sorunumuz var" demem. Eğer küçük bir yağmur yağıp, bu manzaralarla karşılaşsaydık, "Büyük bir sorunumuz var" derdim. Doğrusu sağlam yağmur yağdı. Ancak yine de "Hiçbir sorunumuz yok" da demem. Çünkü manzara ortadadır.

Bunun sorumlusu kim? Elbette akla belediyeler geliyor. Yalnız bazı bölgelerde Ulaştırma Bakanlığı'nın da karnesinin kırık olduğunu hatırlatalım. Şimdi burada Ulaştırma Bakanlığını ve Belediyeleri eleştirmek en doğal hakkımız. Ancak eleştirileri üzüm yemek için değil de bağcı dövmek için yaparsanız işler değişir. Eğer ki, "Bunlar CeHaPe zihniyeti" diye konuya girerseniz, kendinizi tatmin edersiniz elbette. Fakat bütün CHP'lilerin de kenetlenmesine neden olursunuz. Tabii tersi de söz konusu, "Gördük yaptığınız yolları" derseniz AK Partililerin sizi dinlemesini bile engellersiniz. Eleştirilerimizi aklıselim çerçevesinde yapalım. Göreceksiniz netice almaya başlayacağız.