İki kere iki dört edecek mi?

CHP ilçe kongrelerini tamamladı. İl delegeleri de belli oldu. Beklendiği üzere Kazım Kurt, işi sıkı tuttu. Yazdığı il delegeleri sadece ‘vay anam’ dedirtmedi! Bunun yanı sıra “vay babam, bacım, eniştem, kayınçom, kaynanam’ da dedirtti! Odunpazarı’nın delege sayısı zaten yüksek. Kurt, tüm bonusları toplamış gibi görünüyor. Karşı taraf nasıl? Tepebaşı’nın il delegesinde ‘fireler’ olacağı konuşuluyor. Öte yandan Atilay Dalgıç’ın yönetimi şimdiden ‘ikiye bölünmüş’ durumda. Bunun il kongresine yansımaması mümkün değil. Tepebaşı’nda Vural Yörük ardından kaynayan kazan taşmaya başladı! Çevresine kaynamış sular fışkırtıyor. Odunpazarı’nda ‘aşırı’ derli toplu hava var. Tepebaşı’nda ise görüş mesafesi zaman zaman ‘iki üç delegeye’ kadar düşüyor. Hepsini alt alta yazınca “Kurt işi bitirdi” denebilir. Ama bu matematik değil, siyaset... Politikada iki kere ikinin kaç edeceğine ‘delege’ karar verecek.
 
Ünlü’de sıkıntı yok
Siyasetin merakla beklediği bir soru var; AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü göreve devam edecek mi? Cevap, sadece İktidar Partisi’ni değil tüm politikayı etkileyecek bir gelişme olarak görülüyor. Eskişehir, ilçe kongrelerini tamamlayan ilk kent olmuştu. Bazı illerde kongreler yapılıyor. Büyükşehirler hariç... Kimine göre süreç uzadı, kimileri de ‘her şey yolunda’ diyor. Süreç bu şekilde olunca Ünlü’nün ‘durumu’ için olumsuz yönde düşünenlerin sayısı artmaya başladı. Öğrendiğim kadarıyla sıkıntı yok. Dündar Ünlü ‘yeni yönetimiyle’ yoluna devam edecek.
 
Hoca’ya yakışmadı
Büyükerşen, Ilıca Barajı’na engel olanlara kızıyordu. Haklıydı... Çoğu kişi de kendisine hak verdi. Belediye imkânlarıyla yapılmış ve bitmiş bir barajı ‘durdurmanın’ kime ne faydası var? Hoca, Kalabak ayarındaki o suyu musluktan akıtmak istiyor. Bunun için ödenek lazım. AK Partililerin ödeneğe izin vermesi gerekiyor. Vermediler... Kendilerini “Hukuki bir süreç var. Valilik yazısı ortada... Sıkıntılı bir durum var. Bu şekilde bir yatırım için nasıl izin verelim” diye savundular. Bu gerekçeyle barajdaki suyun musluktan akıtacak boru hattına izin vermediler. Büyükşehir Belediyesi Bülteni’nde bu konu işlendi. AK Partili 26 meclis üyesi ‘ihanetle’ suçlandı. İsimleri ve fotoğrafları basıldı. Bana göre ‘ağır’ bir yayın olmuş. Hoca’nın konumuna, bilgisine ve politik birikimine yakışmadı. Keşke başka sözcüklerle anlatsaydı... Hoca, 1/25 binlik planlar tartışılırken Satılmışoğlu’na küçük sanayi isteyen Ahmet Ataç’ı ‘ihanetle’ suçlamıştı. Termik santral konusunda da birbirini ‘ihanetle, hainlikle’ suçlayanlar var... Bu sözcükleri ulu orta kullanmamak gerekli.



OSB’de moralim düzeldi
Babam Seyfullah Yıldırım ve Yaşar Aydın, önceden planlanan bir ziyaret için OSB’de faaliyet gösteren Gürhan Albayrak’ı ziyarete gideceklermiş. Beni de götürdüler... İyi ki götürmüşler. OSB havası iyi geldi. Gürhan Albayrak gibi ‘çılgın’ bir sanayici ile tanıştım. Birilerinin ‘her şeye rağmen’ işine gücüne bakması, memlekete hizmet için çabalaması beni mutlu etti. Albayrak Makine, otomatik kapılar yapıyor. Bizim tramvayın durak kapılarını yapmışlar. Şimdi İstanbul’da büyük işlere imza atıyor. Hepimizi gururlandıracak işler... Fabrikayı gezerken büyük bir kapının durmadan açılıp kapandığını gördüm. Metroya giriş kapısı olacakmış... İki milyon kere açılıp kapanması gerekiyormuş. Bir milyon 900 bin küsurdaydı... Tıkır tıkırdı maşallah... OSB’ye daha sık gitmem gerektiğine inandım. Gerçekten güzel işler oluyor... Gürhan Bey’e ve abisi Burhan Bey’e Eskişehir’in ve Türkiye’nin geleceğine umutla bakmamızı sağlayan ev sahipliği için teşekkür ediyorum.
 
Hizmet edenler küstürülmesin
Bir iki gündür ortalıkta 7 bin (yazıyla yedi bin) liralık bir senet dolanıyor. Söz konusu senet sanayici Celalettin Kesikbaş adına düzenlenmiş. Kulübe yüklü miktarda yardım yapan Kesikbaş’ı 7 bin liranın peşinde gösteren senedin ‘hikâyesi’ açıklanmalı. Öğrendiğim kadarıyla ‘şeffaflık’ gereği herkesin alacağı için kuruşuna kadar senet yapılmış. İki bin liralık senet de var. (Halil Ünal karar defterini göstermişti) Muhtemelen muhataplara sorulmadan yapıldı o senetler. Resmî açıklama her şeyi daha net ortaya koyar. Camiaya hizmet etmiş kimseler bilgi ve iletişim eksikliği nedeniyle linç edilmesin ve küstürülmesin



Erdoğan emekli olabilir mi?
Deniz Çağlar Fırat ve Soner Yüksel ile Doktorlar’da yürürken İstikbal’in deneyimli muhabiri, abimiz Ali Naki Erdoğan ile karşılaştık. Emekli olduğunu öğrendim... Gününü, primini falan doldurmuş yoksa gazetecilikten emekli olunmuyor. Hele Erdoğan gibi mesleğini aşkla yapan birisi asla emekli falan olamaz. Nitekim bize “Siz gidin gazeteye, ben Hatboyu’nda bir şey çekip geleceğim” dedi. Böyle biri emekli olabilir mi? Erdoğan ile on yıl sahada güzel günlerim geçti. Kendisinden çok şey öğrendim. Acil servisteki sedyeler üzerinde sabahlayarak başladığı meslek hayatında önemli bir dönüm noktasını daha geride bıraktı. Bugün tek başına gazete çıkaracak bir istihbarata sahip Erdoğan’a emekliliğinin hayırlı olmasını diyorum.