Diktatör Mogumbu Bugumbu

Geçenlerde Ferhan Şensoy'un 2005 yapımı kült filmi olan 'Şans Kapıyı Kırınca'yı seyrettim.

23 Aralık 2020 09:47
A
a
Sütiş Eskişehir

Geçenlerde Ferhan Şensoy'un 2005 yapımı kült filmi olan 'Şans Kapıyı Kırınca'yı seyrettim. Hayali bir ülke olan Barbunia'daki hayali bir diktatörü canlandıran Ferhan Şensoy ustamızın önünde saygıyla eğiliyorum. Ben de kendisinin izinden giderek hayali bir ülke yarattım; Demokratik Mandingo Cumhuriyeti. Şu farkla ki, Şensoy'un hayali ülkesi Karaip denizinde bulunurken, benimki Orta Afrika'da bulunuyor.

Bir küçük fark daha bulunuyor; Her güzel hikayenin bir sonu olur. Fakat ben bu hikayenin sonunu getiremedim. O küçük kusurumu da sizin tamamlamanızı rica edeceğim. Her neyse... Lafı fazla uzatmayalım ve Demokratik Mandingo halkının başına neler gelmiş bakalım:

 

Önemli Not:

Bu yazıdaki kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünüdür. Hayali olay ve karekterlerin – Varsa eğer – gerçek kişi ve olaylara benzerliği tesadüfidir...

 

Mogumbu Bugumbu, bir Afrika ülkesi olan Demokratik Mandingo Cumhuriyeti'nde Başbakan seçildiğinde fakir bir adamdı. Halkına, Mandingo'yu büyük bir ülke yapacağına, Amerika'nın bile kendilerini kıskanacağına söz vermişti.

Ülkenin başına geçer geçmez, bir küçük alyanstan gayri dünya malına tamah etmeyen Mogumbu Bugumbu – ilk iş – kendisine saraylar yaptırmaya başladı. Her biri altın kaplamalı koridorlardan salına salına geçiyordu. Mandingo halkı açlıktan ne yapacağını şaşırmıştı gerçi. Ama Mogumbu Bugumbu'nun umurunda bile değillerdi, Elmas kakmalı tahtlarında nasıl da gururla oturuyordu...

Etrafını iki büklüm olmuş yalakalar sarmıştı. Doğrusu Mogumbu Bugumbu bu yalakaları beslemesini de iyi biliyordu. Yalaka gazetecilere ballı maaşlar ödeniyordu. Yalaka işadamları milyar dolarlık ihaleler alıyordu. Yalaka askerler rütbe alıyor, yalaka hukukçular önemli mahkemelere başkan oluyordu. Hatta ülkede dizi film çekmek için bile Mogumbu Bugumbu'nun adamı olmak gerekiyordu.

Elbette Demokratik Mandingo Cumhuriyeti'nde dürüst insanlar da vardı. Onlara reva görülen ise hapishanelerdi...

Bir zamanlar halkın adamı olarak gösterilen Mogumbu Bugumbu, artık kelimenin tam anlamıyla insanların korktuğu bir tiran hâline dönmüştü... Hatta ülkesinin bir bakanını bile sille tokat dövmüştü. Arada sinirlenip, sarayındaki aşçıları, uşakları tokatladığı bilinirdi. Ancak bu gerçekleri kimse konuşamazdı. Çünkü gazeteleri satın almış, ülkenin önemli kurumlarının başına aile efradını birer birer yerleştirmişti.

Bir Wudu Büyücüsü ile ittifak yaptırmış, ülkenin bütün büyük kurumlarının başına bu Wudu büyücüsünün adamlarını yerleştirmiş, ülkesinin altın anahtarını bu ilkokul mezunu Wudu büyücüsüne emanet etmişti. Daha sonra aynı Wudu büyücüsünün pislikleri ortaya çıkınca, bu kez de muhalifleri o Wudu büyücüsüyle işbirliği yapmakla suçlamıştı.

Mogumbu Bugumbu için varsa yoksa kendi kişisel serveti vardı...

Demokratik Mandingo Cumhuriyeti soyup soğana çevirilmişti. Arada milliyetçilik edebiyatı yaptırır, muhalefeti bir terör örgütü olan Ayrılıkçı Tutu Afrika Partisi'ne destek olmakla suçlardı. 20 tane özel uçağı ve tonlarca ağırlığında altını vardı. Altın çerçeveli boy aynasında kendine bakar, "Dünyanın en zengin adamı benim" diye övünürdü...

Ancak sürekli saadet, masallarda bile olmaz.

Mogumbu Bugumbu zenginleştikçe, kendisini seçen baldırı çıplak Afrikalılar da yavaş yavaş bir şeylerden şüphelenmeye başlamıştı. Bir lokma ekmeğe muhtaç olan Demokratik Mandingo Halkı, "Ama bu kadar da olmaz" demeye başlamışlardı. Mogumbu Bugumbu önce ülkesinin ezeli düşmanı olan "Zimbabwe bizi kıskanıyor" diyerek seçmenlerini oyalamıştı. Ancak insanların karnı da boş laflarla dolmuyordu. Daha sonra iyice coşmuş "Amerika bizi kıskanıyor" bile demişti. Fakat hiç bir palavra aç Afrikalıların karnını doyurmuyordu.

Mogumbu Bugumbu akıllı adamdı. İktidarının böyle gidemeyeceğini biliyordu. Hatta bir ara tahtını ve tacını korumak için terör örgütü Ayrılıkçı Tutu Afrika Partisi'ni bile müttefik almıştı yanına. Ama ne yaparsa yapsın olmuyordu bir türlü. Özel uçaklarından birine atlayıp Afrika dışına kaçmayı bile planlamıştı...

Olmuyordu bir türlü... Diktatör Mugumbu Bugumbu bir türlü taht ve tacını koruyamıyordu... Sinirlenmesinin sebebi bundandı...

 

Evet sevgili okuyucularım hikaye böyle. Benim kabiliyetim buraya kadarmış. Açıkçası beceremedim, hikayeye uygun bir son getiremedim. Sizlerden bu hikayenin sonu hakkında bana yardımcı olmanızı rica edeceğim.

Diktatörlük hikayesinin sonunu halk getirsin...

Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi