Biraz gıcırdıyor da…

4 Ağustos 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Yüzyılımızın unutulmaz sözlerindendir: 
"Sallandıralım birilerini, bak nasıl cennete döner memleket..."
Gelen eleştirilerin yanıtı da hazırdı: 
"Asmayalım da, besleyelim mi?" 
Sallandırmak gerçekten kolay... 
Geçir ilmiği  boğazına, vur tekmeyi sandalyeye...
"Celladın işi bu değil mi?"
………………….
Demokrasi mitinglerinde görüyoruz... 
Ellerde pankartlar:
 "İdam istiyoruz..."
"Yassıada'da toplansınlar!" 
Unutmak mümkün mü?
"Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu 1961’in Eylül’ünde asıldılar..."
Sonrasında "intikam" dendi...
Meclis'te parmaklar "üç"ü gösteriyordu...
Kabul edildi... "Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan da asıldı
…………………….
90’lı yılların sonlarında bir başka sayfa açıldı...
Gündemde önemli davalar vardı... 
"Başta APO davası..."
DGM'ler sivilleşiyor, idam cezalarının kaldırılmasına çalışılıyordu...
Pembe bir ışık çizilmesi çabaları gösterilirken...
"Fethullah Gülen dosyası açılıyordu!" Ne oldu?
"Birileri üfledi gitti!" 
…………
Yunanlılar, kesinlikle "Karagöz-Hacivat" oyununu sahiplenmesin...
"Hayali Küçük Ali", bu günleri görse ne derdi acaba?
Sadece "Karagöz"ü savunmaz, "Hacivat'ı bile uyarırdı:
"Aman altındaki sandalyeye dikkat et!" 
Ve de deprem uyarısı gibi eklerdi: 
"Biraz gıcırdıyor da!.."
 -----------------------------------------------------------------
Günün Şiiri
Gittiğiniz zamanlar
Yitik olduğunuz aman, insanlar 
Bir şey büyür ya içinizde 
Bu türkü, onun türküsü 
Hepiniz evinizdeyken ve kışın 
Ağaçlar öyle yalnız ki limanlarda 
Koyup gittiğiniz zaman 
Şarapları sıcak meyhanelerin 
Dostluğu büyük
İlk yudumda sevgiyi düşündükçe
Severiz gayri körkütük
O kızdı gelecek, yağmurlarda
Saçı başı sırılsıklam, ellerini
Kalbini tutacaktık, kalbi kocaman...
Şemsettin Günlü (Varlık-1954)
------------------------------------------------------------------- 


Foto: Nazlı Ilıcak
Nazlı Hanım ve gazeteciler...
"Nazlı Ilıcak..."
Ne yazık ki, bir gazeteci!
1944 yılında doğan Ilıcak, Ankara'daki çocukluk günlerinden sonra iyi bir eğitim yaptı.
1960 ihtilalinde babası Yassıada'da yatarken, "Celal Bayar"a yakınlaştı...
Daha sonra "Demirel"e...
"Demirel'in haşarı kızı oldu!”
1969 yılında Tercüman Gazetesi'nin sahibi "Kemal Ilıcak"la evlendi...
Bir o yana bir bu yana kaymayı yıllarca sürdürdü!
Eşi b" dükten sonra, Demirel’e karşı çıktı!
"Özal a yakınlık duydu..."
Oğlunun Akşam Gazetesi ile Türkiye'de binlerce kişiyi mağdur etmesiyle yeni arayışlara girdi.
TBMM'deki Ecevit Hükümeti'nde, "Merve Kavakçı" olayının kahramanı oldu...
Ve de sonrasını biliyorsunuz...
Darbe yapısının kopmaz parçası
Cemaat medyasının önemli isimlerinden "Nazlı Ilıcak" tutuklandı.
Ne dedi?
"15 Temmuz gecesi darbeci olduklarını öğrendim, iyi niyetimin kurbanıyım, yanıldım. Örgüt üyesi değilim."
İnandınız mı?
"Hayır..."
Hele hele "kandırıldık" kelimesinin artık klişe olduğu günlerde...
Nazlı Hanım'la birlikte 17 gazeteci de tutuklandı ...
Gerçek üzüntümüz de bu...
Sevinenler de vardır tabii...
2014 yılında Çin'e kaptırdığımız, "Gazeteci Hapseden Şampiyon    Ülke" liderliğini...
"Bu yılın sonunda geri alabiliriz diye'"
-----------------------------------
Uçan Kuş'tan
Porsuk'un bir ucundan diğerine kadar pike yapsam...
"Tugay Aladağ kızar mı abi?"
--------------------------
Günün Sorusu
Ne demişti o büyük insan?
"Bağımsız olun, laik toplum olmaktan asla vazgeçmeyin..."
Şimdi ne dediğini anladık mı?
------------------------------------
Gerilim
Önümüzde yaşanmış bir "laboratuvar örneği" var:
“Cemaat gazeteciliği” ve bir de geçmişte “Uzan gazeteciliği” vardı.
Bunlara "iktidar gazeteciliği"ni de ekleyin...
-------------------------------------------
Kıssa-dan
Ağaçların kesilmesinin bile uzun tartışmalardan sonra halkoyuna sunulduğu bir dünyada, halk istiyor diye idam dayatılması çok taraflı yanlıştır...
Yakup Kepenek
------------------------------
Günün İncisi
Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır...
S. M. Power
--------------------------------
Günün Balı
O monte, bu montaj diye yırtamazsınız. 
Bir gün pamuğu da monte edecekleri..
Cübbeli Ahmet Hoca
----------------------------------
Özdeyiş
Zulümle kuyu kazan kişi, kendi sonunu hazırlar!
-------------------------------------
Cuk
Partiler yeni vitrin yapacakmış... "Konu mankenlerine gün doğdu!"
 ------------------------------------------------
Arabanı geri ister misin?
Bir çiftlik ağası iki güçlü atın çektiği güzel arabasıyla çiftlikten kasabaya giderken laf olsun diye kâhyasına sorar:
"Böyle bir arabaya sahip olmak ister miydin?"
Kahya, "Kim istemez ki ağam?" der.
Ağa hınzır hıznır güler:
"Ulan öyleyse in arabadan, şu yerdeki moku ye, arabayı sana vereyim!"
Kahya hemen atlar ve yerdeki dışkıyı yer ve arabanın sahibi olur...
Kasabadan dönüşte ağayı çok düşünceli gören kâhya sorar: "Arabanı geri almak ister misin?"
"İsterim." 
"Öyleyse atla yere, şu moku ye, arabanı geri vereyim."
Ağa çaresiz pisliği yer, arabasını geri alır.
Çiftliğe giderken durum muhakemesi yapan ağa, "Çiftlikten- çıktığımız zaman bu araba benimdi" der:
"Şimdi çiftliğe girerken araba yine benim. Peki, biz bu moku neden yedik?"
----------------------------------
Cehennemlik yıllar
Adam, geçimsiz huysuz bir kadınla yirmi yıl yaşadıktan sonra ölmüş. Öbür dünyadaki görevli melek defteri karıştırmış ve hesabı çıkarmış:
"Cehennemde yirmi yıl geçireceksin..." 
Adam, yutkunarak kibarca sormuş:
 “Bundan önceki yirmi yıl sayılacak mı?
-------------------------------------- 
Sansür Bayramı !
"24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı" için iki satır yazamadık. Biliyorsunuz, sansürün kalktığı yıldönümü... "Sansür" denilince aklımıza iki öykü gelir... Biri "Aziz Nesin, Sabahattin Ali ve Rıfat Ilgaz "ın çıkardıkları "Marko Paşa" gazetesindeki çağrıdır: 
"Ne olur, bize sansürcü gönderin..." 
Neden?
Çünkü yazılar bir sansürcü tarafından önceden denetlenirse kapatılma tehlikesi ortadan kalkar. 
İkincisi de şöyle... 
"Ahmet Rasim" gazetelerini denetleyen "Hıfzı Bey"e sorar: 
"Bize neyin sakıncalı olduğunu söyleseniz de onu bilsek ve yazmasak..."
Hıfzı Bey1in yanıtı:
"Onu ben de bilmem... Yalnız siz hangi yazınızı en çok beğenerek yazarsanız,    (oh ne güzel oldu) derseniz, benim onu çizeceğimi biliniz..."
----------------------------------------------
Günün Olayı
Biz ülke diktaya gitmesin diye karşı çıkarken siz çıkarınızı koruyordunuz…
Biz geçmiş darbelerin bedelini ödedik. "Atatürk Cumhuriyeti”nin bedelini de öderiz.
Ama sonuçta “biz hep doğru yerde olduk" diyeceğiz...
Erdal Atabek
------------------------------------
Günün Biberi
Bugün yaşadıklarımız,   Balyoz zamanlarındaki sıkı ortakların birlik içinde 3-5 yıl sürdürdükleri yalan propagandaların ve yargılamaların bir sonucudur...
Orhan Bursalı
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi