Abra Kadabra

Bu hafta film köşemizde  sizlere Usta yönetmen Christopher Nolan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu, 40 milyon Amerikan Doları bütçeyle çekilen Prestij filmini  anlatacağım. Orijinal adı The Prestige olan, Türkçeye Prestij olarak çevrilen film, bir ABD yapımı olarak 2006 yılında beyaz perde ile buluştu. Hugh Jackman, Christian Bale, Michael Caine, Scarlett Johansson, Piper Perabo, Rebecca Hall, David Bowie, Andy Serkis gibi isimler rol alıyor. İki sahne sihirbazının giriştikleri doyumsuz bir rekabet konu edilen filmin IMDB puanı ise 8.5. Dram ve gerilim ögelerinin ustaca işlendiği Prestij, beklenmedik dönüşlerle dolu gizemli bir öykü içeriyor. Viktorya Devri’nde iki sahne sihirbazı, giderek şiddetlenen bir savaşa ve birbirlerinin mesleki sırlarını ortaya çıkartmak için doymaz bir susuzluğa dönüşen güçlü bir rekabete girişiyorlar. Bu iki görkemli adamın cüreti tutkuya, şovmenliği bilime ve hırsı dostluğa kırdırmalarının sonuçları tehlikeli, ölümcül ve hileli oluyor. 
Her şey yüzyılın başında, hızla değişen Londra’da başlıyor. Sihirbazların ünlü ve en üst mertebede idol olarak kabul edildikleri bir zamanda, iki genç sihirbaz şöhrete giden yolu çizmeye başlarlar. Gösterişli, sofistike Robert Angier (HUGH JACKMAN) tam bir şovmenken, yontulmamış ve gelenekçi Alfred Borden (CHRISTIAN BALE) sihirli fikirlerini gösterme yeteneğinden yoksun, yaratıcı bir dahidir. Birbirlerini takdir eden arkadaşlar ve ortaklar olarak yola çıkarlar. Ama en büyük numaraları ters gidince, aralarında ömür boyu sürecek bir düşmanlık başlar; ikisi de bir diğerini geçme ve altüst etme niyetindedir. Sürdürdükleri aşırı rekabet, her numarayla, her gösteriyle daha da büyür; ta ki sınır tanımayana, hatta elektriğin yeni ve inanılmaz güçlerini ve Nikola Tesla’nın bilimsel dehasını işin içine dahil edene dek... Zamanında anlaşılamamış deha, güvercin sevdalısı Tesla’nın tekrar anılmasına neden olan ve kendisi hakkında daha ayrıntılı bilgiler edinmeye yönlendiren filmlerden biridir Prestij. Şartlarının en iyisini yapan mucidin tarihin tozlu sayfalarına gömülmemesi için, dünyaya tanıdığı son bir şans ile önemli filmlerden biri olma özelliğini kaybetmemesi, tekrar tekrar izlenilse de bıkılmayacağının bir göstergesidir. İyi seyirler…