Avcı: Her şey Eskişehir’de başladı

Haber: Cihan Yıldırım

Prof. Dr. Avcı, Ülke TV’deki Türkiye Atlası’nda Furkan Çalışkan’ın sorularını yanıtladı. Çalışkan, “Hocam biraz geriye gidelim, ODTÜ yıllarına... Her şey nasıl başladı” diye sorunca Avcı, şöyle konuştu: “O zaman biraz daha geriye gitmemiz gerekecek. ODTÜ ve Ankara yıllarından önce Eskişehir Maarif Koleji’ne gitmemiz gerekecek. Benim bu tür sanatla, edebiyatla, kültürle, entelektüel ilgilere uyanışım resim öğretmenimiz Cevat Ülger vasıtasıyla olmuştur. Eskişehir Maarif Koleji, Türkiye’de yabancı okulların bir tür alternatifi gibi kurulmuş Türkiye’de altı tane Maarif Koleji vardı. Bunlardan bir tanesi de Eskişehir’deydi. Rahmetli bizim resim öğretmenimizdi. Cevat Hoca sadece resim kültürümüzün, resim anlayışımızın, resme bakışımsızın gelişmesine değil aynı zamanda dünyada olup bitenlere, edebiyata, sanata yani mesela Çarşamba günleri Paul Klee semineri yapan bir adamdı. Saz çalan, kendisini de resim yapan, halı dokuyan, vitray yapan, edebiyatla çok yakından ilgili, talebelerini de yeni yeni yazarlarla tanıştıran bizi Sezai Karakoç’un eserleriyle, Diriliş Dergisi ile tanıştıran rahmetli hocamız.”

 
Ben ve arkadaşlarım çok şanslıydı
Alaaddin Gül’ün Akçağ Kitabevi’nin Eskişehir Şubesi’ni açtığını anlatan Avcı, şöyle devam etti: “Biz o zaman lise öğrencisiyiz. Onun öncülüğünde EİTİA’da okuyan abilerimiz var. Biz lisede okuyan sanata edebiyata meraklı Ahmet Kot, Bekir Şahin, Gürcan Banger, Haydar Ergülen, Atasoy Müftüoğlu, Alaaddin Gül ve Sadık Ayaz gibi isimlerle Deneme diye bir dergi çıkardık. 14 sayı çıktı o dergi. Ondan öncede benim Hareket Dergisi’nde denemelerim çıkmıştı. Herkes şiirle başlar, ben denemeyle başlamıştım. Bizim okulun kütüphanesine belli başlı sanat edebiyat dergileri gelirdi. Hisar, Varlık, Yeni Ufuklar gelirdi... Yabancı dergiler de gelirdi. Bakanlık dönemimde okul ve kütüphanelere bu tür dergilerin gitmesini sağladım. ODTÜ’ye geçince de Gelişme Dergisi’ni çıkardık. Sekiz sayı çıktı. Yayın ya da dergicilik serüveni böyle başladı. Cevat hoca üzerinden pek çok değerli düşünce adamıyla, büyüğümüzle tanışma fırsatımız oldu. Ben o bakımdan kendimi ve arkadaşlarımı çok şanslı görüyorum. Gerçekten bu bir talih. Cevat Hoca başta olmak üzere çok iyi hocalarla karşılaştık. Sonra onun vasıtasıyla Mustafa Seçkin abimizle tanıştık, onun gölgesine geldik. Ali Malkoç Abi vasıtasıyla... Sonra Abdullah Kucur, onlar vasıtasıyla Fethi Abi, Fethi Gemuhluoğlu ile tanıştık.”