Bu fotoğrafı önceki gün Batıkent Mahallesi’nde çektim.
Bir zincir market çalışanlarının satılamayacak durumdaki sebze ve meyveleri attıkları çöp konteynırının başında yaşlı bir çift…
Çürüklerin arasından yenilebilecek durumdaki sebze ve meyveleri bulmaya çalışıyorlardı.
İnsanın içini acıtan bir manzara…
Fotoğrafın flu olmasının nedeni ise tanınmalarının önüne geçme çabamızdır, peşinen söyleyeyim…
“Köşesinden yoksul edebiyatı yapıyor, emeklilerin sefaleti üzerinden demogoji yapıyor” diyenleri duyar gibiyim…
Eğer gerçekten böyle düşünenler varsa…
Hava karardığında zincir marketlerin çöp konteynırına bir bakın derim…
Bu fotoğrafta olduğu gibi çok sayıda insana rastlarsınız.
Türkiye’de bu tür manzaralara AK Parti iktidarıyla rastlamıyoruz kuşkusuz.
Önceki iktidarlar döneminde de yaşanıyordu.
Ancak, fakat, lakin…
Siyaseti ne için yapılır?
Birinci amaç ülkeyi kalkındırmak, yoksulluğun önüne geçmek…
Adaletli gelir dağılımı yaratmak, üstünlerin değil hukukun üstünlüğünü sağlamak…
Eşit koşullarda kamuda iş imkanı sunabilmek, kıdemli vatandaşlar yani emeklilerin refah içinde bir yaşam sürmesine olanak sağlamak ve liyakatlı bir yönetim için değil mi?
Vatandaş devlet için değil devlet vatandaş için var.
Vatandaş çöp konteynırından rızkını arasın diye değil, vatandaş refah içinde yaşasın diye var…
Sizce de öyle değil mi?