Ahmet Ataç 15 02 2024

Türkiye tanıyor Eskişehir tanımıyor

ABONE OL:google news abone ol butonu
Videoyu Aç Türkiye tanıyor Eskişehir tanımıyor
A
a

Dünyada ender çalışmalara imza atan, hurda malzemelerden yaptığı heykellerle dikkatleri üzerine çeken Sanatçı Cem Özkan atölyesinin kapılarını Yenigün Gazetesine açtı.

Sütiş Eskişehir
Eskişehirli heykeltıraş Cem Özkan 24 yaşında ve hurdalıklardan topladığı malzemelerle heykeller yapıyor. Yaptığı eserlerin Türkiye'de bilinir olmasına karşın doğduğu şehrin kendisini tanımamasına üzülen Sanatçı Cem Özkan, gelişimi için Eskişehir'den destek bekliyor.

Küçük yaştan itibaren sanatla iç içe olan Cem Özkan, üniversite birinci sınıfa giderken okulda gördüğü yarışma afişi kendisini metale yönlendirdi. Hocalarının destek vermemesine rağmen hedeflerinden vazgeçmeyen ve tamamen  bu alana yönelen Özkan, hurdalıklardan topladığı malzemelerle ürettiği  olağanüstü eserlerle  Türkiye'nin  ve Dünya'nın dikkatini çekmeye başardı.
 
DOĞANIN GÜCÜNÜ SERGİLİYOR
Kendi imkanlarıyla hurdalıklardan topladığı malzemelerle heykeller yaptığı söyleyen Özkan, "Gelişiminde en önemlisi rada atölyemde çalışmaya başlamak oldu. Doğanın gücünü sergilemek hedefim. İşlerimde bunu yoğun olarak islemeye çalışıyorum. Tamamen kendini verebilmek bir gök gürültüsü gibi hakimiyeti parçalarda sağlamak ve düzeni oluşturmak" dedi.
 
HURDALIK SATIN ALMAK İSTİYOR
Malzeme sıkıntısı çektiği için bir hurdalık satın almak isteyen Özkan, dünyayı dolaşmayı ve meslektaşlarıyla ortak işlere imza atmayı hayal ediyor. Türkiye'nin kendisi tanımasına karşın, doğduğu şehrin kendisini tanımamasına üzülen Sanatçı Cem Özkan, gelişimi için Eskişehir'den destek bekliyor.
 
Öncelikle sizi tanıyalım. Cem Özkan kimdir?
1993 yılı Eskişehir doğumluyum. Babam hava astsubayı. Görevinden dolayı sürekli yer değiştirdik. Ankara'da Güzel Sanatlar Lisesi'nde resim bölümü okudum. Annem emekli resim öğretmeniydi, bu bölümü seçmemde annem etkin oldu. Bana destek verdi.  Okul evime uzak olduğu için yatılı okudum. Yatılı okumam bana iyi geldi. Çok çalışmamı ve akşamları değerlendirmemi sağladı. Okulun atölyelerini kullandım. Yağlı boya üzerine çalışmalar yaptım. Sanatçıları araştırdım. Hocalarımız çok iyiydi. Bize çok destek verdiler.  Bizi hayata hazırladılar. Desen üstüne olsun, sanatla ilgili çok verimli bilgiler aktardılar. Mezun olduğumda üniversitede animasyon okumak istiyordum. Çünkü çok fazla karakter çiziyordum. Kendimi o konuda geliştirmeye çalışıyordum. Daha özgür geliyordu. Zırh üzerine tasarımlar yapıyordum. İnsan vücudunu estetik olarak zırhta geliştirmeye çalışıyordum.   Abimle  hep bu konular üzerine konuşurduk beyin jimnastiği yapardık. Daha iyi konular arardık. FRP tarzında düşüncelerle hikayeler paylaşırdık. Oyun mantığı hayal ürünü olan düşünceyi sanal ortamda canlandırmak adına adım atılan bir sektör ben onlardan düşüncelerime katabildikleri ve daha iyi fikirler çıkarabilmek adına faydalandım.
 
3 ÜNİVERSİTEDE DERECE YAPTIM
İstanbul'da Marmara Üniversitesi'nde, burada Anadolu Üniversitesi ve Ankara'da sınava girdim. 3 üniversite de derece yaptım. Anadolu Üniversitesi Güzel Fakültesi'nde ise 4 bölüm kazanmıştım. Heykeli seçtim. Lisede heykel hocalarım çok iyiydi, Onların da katkısı oldu diyebilirim.
 
METALİ ÇOK MERAK EDİYORDUM
Okulun ilk senesiydi kantinde  bir afiş gördüm. Atık metal parçalarından yarışma düzenleniyordu. Katılmak istedim. Metali çok merak ediyordum. Nasıl bir materyal, üstünde nasıl çalışabilirim diye.  Kendime bir yön vermem gerekiyordu. Bir de okulda taş, ahşap, döküm ve kalıp gibi farklı materyalleri de gösteriyorlardı. Bunları öğrenmem için 4 senem vardı. Hangi birinde gelişebilirim diye düşündüm. Sürekli sorguluyordum. Metali seçeyim dedim. Metal üstüne çalışmalar yapmak istedim.  Metali merak ettiğim için yarışma olunca 'katılabilir miyim' diye hocalarıma sordum. 'Dersini almadığım için katılamazsın' dediler. Ben bunu öğrenmek istiyorum. Onların bu söylemleri beni biraz üzdü biraz da hırslandırdı. 'Yapmam lazım' diye. 
Metale, bu sanata yönelmeniz de etken hocalarınızın bu söylemleri etkili oldu diyebilir miyiz?
Onlardan ayrı benim hırsımla başladı bu ilgi. Bir tek ona bağlayamayız. Metalle yapılan işlere ilişkin videolar çok izledim. Hoşuma gidiyordu. Bir de materyal olarak benim düşüncelerime çok yakın. Okuldayken atölyeye gittim. Bir arkadaşıma makine nasıl çalışıyor, nasıl ayarlar veriliyor diye sordum. Çünkü makineyi daha önce biraz incelemiştim ama nasıl çalıştığını bilmiyordum. Bana sadece şu tuşla açılıyor ve şunlarla ayar veriliyor dedi. Tamam dedim ve çalışmalara başladım. Denemeler yaptım. O gün bir balık figürü yaptım. Çok hoşuma gitti.
 
ZORU SEVİYORUM
Ankara'dan arkadaşım da Güzel Sanatlar Fakültesini kazanmıştı.  O da o gün oradaydı.  Bir tane figür yaptık. Bu bizi çok heyecanlandırdı. O gün ben metali sevmeye başladım. Çünkü bana zor geldi ve bende zoru seviyorum. Gelişmemi tetikliyor. Beni hırslandırıyor. Onun üstüne çalışmalarıma devam ettim. Bazen kimseye sormadan çalıştığım çok oldu. 4 senem var ve sadece bu işi yapmam gerekiyor. Çok fazla şey öğrenmem gerektiğini fark ettim. Denemeler, taslaklar yaptım, çalıştım, çizimler yaptım. Bir kaç hocam çalışmalarımı izliyordu. 
 
Tepkileri ne oldu?
Ezici tepkileri oldu. Bu işlerle bir yere gelemezsin. Böyle şeyler yapma. Öğretici bir eleştirileri olmadı. Bu yönde ilerleyebilirsin filan demediler. Hoca niteliği görüp bunu yaşayamadım. Hep içimde bir eziklik oldu. 
Bu yönde ilerlemen konusunda sana destek olmadılar sanırım?
Destek vermediler. Benim sürekli bu kafada gitmem, bu kafada işler yapmam, düşüncelerimi dökmem hoşlarına gitmiyordu. Müfredatın dışına çıkmamı istemiyorlardı. Kalıplaşmış şeyler var. Bu üniversitelerde de oluyor. Beni bu yönde tetikleyici şeyler ilk başlarda duymadım.  Ama bir kaç hoca 'sevilmiyorsun böyle şeylerde ama çok büyük sanatçı olacaksın'  dedi. Arkadaş çevrem çok iyiydi. Atölyede sabahladığım zamanlar çok oldu. Çok iyi eserler üreten arkadaşlarım vardı. Onlarla birlikte çalışmak çok keyif veriyordu bana. Sürekli geliştiğimi hissediyordum. Yaşım gereği ileride daha iyi olurum diyordum kendi kendime. 
Alışılmışın dışında eserlere imza atıyorsun. İnsanların sana ve eserlerine tepkisi nasıl, yaklaşımı nasıl?
Seviniyorlar. Neden seviniyorlar bana göre Türkiye'de bu tür haberler pek fazla olmuyor. İnsanlar yeni bir şey öğrenmeye aç. Farklı şeyler görmek istiyorlar. Kendilerine yaşadıkları dünyadan bazı parçalar almak istiyorlar. Bunları tatmak istiyorlar. Çok seviniyorlar, çok mutlu oluyorlar. İyi dilekleri, söylemleri için onlara çok teşekkür ediyorum. 'Çocuğum seni gördükten sonra artık bir şey toplamaya başladı' diyenler oluyor. 'Seni örnek alıyor' gibisinde yazılar okudum. Çok hoşuma gitti. Birilerine örnek olabilmem sevindirici. İyi tepkiler aldım.
 
Ailenden destek aldın mı?
Ailem bu konuda çok destek oldu. Şimdi de destek oluyorlar ama belirli seviyeleri var. Gerçekten güzel destek veriyorlar. Annem emekli resim öğretmeni bu sektörü iyi biliyor.

 

HURDALIK SATIN ALMAK İSTİYORUM

Hurdalık satın alma gibi bir hedefin var. Neden?

Malzeme bana çok lazım. Çok fazla istediğim türde malzeme bulamıyorum. Malzeme toplamak çok zamanımı alıyor. Bütçem de yok...

Bu işe sıfır bütçe ile mi başladın?

Metin abi bütçe ve yer konusunda bana çok destek oldu. O olmasaydı burada bu işi çıkartamazdım. Sanayide onun tanıdığı ustalara gittik. Onun yardımıyla tanıma sürecini geçip rica etme sürecine geldik. Bisiklet tamiri yapan ustalara gittim onlardan parçalar topladım. Şuan eksik parçalarım var, devam edemiyorum. İstediğim parçalar yok henüz. büyük bir hurdalığa girip, şunları alayım ya da bunların hepsini kamyona yükleyip gideyim  demeyi çok istiyorum. Daha çok ilerlemem için bana bunlar bir hurdalık lazım. Sponsorluk bu süreçte çok önemli.
 

Şimdiye kadar kaç heykel ürettin
12 eserim var. Çalınmış çok eserim oldu. Okula bir gün geldim yaptığım heykel yok. Sadece kaidesi duruyor. Hocam da atılacaktı zaten bunlar demiş. Bir gün okula atıcı ekipler gelmişti. Bütün yaptığım işler yıkılıyor, atılıyor. Tam bir katliamdı. Bir kaç tane eserim böyle heba oldu. O dönemde büyük bir işim vardı. Figüratif ama bu dünyaya ait olmayan bir eser yapıyordum.  Okula bir gün geldim yok. Arabayla götürülecek bir iş. Çalındı. Üzüldüm ama çalışmaya devam ettim.
 
Daha çok ne tür eserler yapıyorsun?
Önceleri zırh denemeleri yaptım. İnsan üstündeki estetiği, vücudunu kullanarak ilerleyişini, bilgisini, becerilerini, dünyasını nasıl anlatabilirim tarzında figüratif çalışmalar yaptım. Gerçekçilikten daha çok hayali tasarımlarda bulundu. Parçaların bana göre yoğunluğu, duruşları ve kişilikleri var. Ona bakarsın bir fikir ortaya çıkarırsın. Parçalara baktıkça düşüncelerim iş üstünde çok değişiyor. Yani hayal gücüme parçaları çok yakın hissediyorum. Bu gelişimime de destek veriyor. Çünkü farklı düşünmeye çalışıyorum, sürekli beyin jimnastiği oluyor.
 
Tamamen hayali ürünler mi yapıyorsun?
At doğanın gücü, lütfu. Ona baktığımda bana verdiği enerjiyi ben kullandığım malzeme ile yansıtmaya çalışıyorum. Doğaya bakıyorum. Bunu çoğu sanatçı yapıyordur. İnsanlar da kendi işlerinde kullanıyor. Doğadaki ürüne hayal gücümü katıp farklı bir şeyler katıyor diyebilirim. Şuan ki çalışmalarımda öyle bir düzene girdim. Figüratif ve bilim kurgu tarzında olan çalışmalarım da oldu.

AT HEYKELİNİ BİR SENEDE YAPTIM

At heykelin çok dikkat çekici. Onu kaç günde yaptın?

Bir sene sürdü. Malzeme toplamak, anatomisini yerleştirmem çok zamanımı aldı. Normalde (malzemesi ya da bütçesi olan bir sanatçı için daha kolay) CNC'de 2 boyutlu çizimini yapıyorlar. Çalışmayı tasarlıyorlar ve çıkartıyorlar. En zor süreci çok kolaya indirgiyorlar. İş 2 boyutlu çıkıyor. Onun üstüne artık hangi figürü çalışacaksa elle yerleştirip başlıyorlar. Anatomisini oluşturmanız çok önemli. Doğadaki bir canlıyı taklit ederek işe yansıtmaya çalışıyorum ve onu herkesin anlaması gereken bir türde yaptığım için hem benim hem de insanların ona baktığında akıllarına o canlı gelecek ve 'evet onu hissedebiliyorum, yakalayabilmişliği var' demeli. Önceliğim kendi düşüncem oluyor. Anatomi süreci çok uzun oluyor. Benim yaptığım eserin içi boş, iskeletten oluşuyor ve tellerle anatomisini sürekli bakarak, sürekli inceleyerek, uzaktan yakından ilişki kurarak yapıyorum. Sonra malzemeleri kesip bir araya getirdiğimde bana heyecan vermeye başlıyor. Artık ilerisini görmeye başlıyorum. At heykelinin yapımı bir sene sürdü. İlk 3-4 ay malzeme aramakla geçti. İlk büyük eserim.
 
OKULDA BANA HAYALET DİYORLARDI
Diğer eserlerim süreci değişiyor. 15 günde yaptığım heykel var. Bir ayda, iki ayda yaptığım işler var. Okulda bana 'hayalet' diyorlardı. İşi yapıp gidiyordum. Arkadaşlarım nasıl çalıştığımı pek fazla göremiyorlardı.
 
Bu atölyeye geliş aşaman nasıl oldu?
Bir arkadaşım benim çalışmak istediğimi biliyordu. 'Biriyle tanıştım, metal ustası onun yanına gideceğiz. Atölyesi var' dedi. 'Olur gelirim' dedim bende. Buraya geldiğimde kapından ilk girdiğimde hayalim gerçek olmuş gibiydi. Böyle bir yer hayal ediyordum. Tamamen, istediğim şeydi. Atölye, malzemeler var, şehirden uzak. Çalışabileceğim ortamdı. Kendimi tamamen yapacağım işe verebilirdim. O arkadaşım sayesinde Metin abiyle tanıştım. Metin abi de sağ olsun, gerçekten bana inandı. Hocalarımdan farklı yaklaştı.
 
Sanayi alt yapın var mı? Sanayide çıraklık yaptın mı?
Okulda bunun eksikliğini çok gördüm. Bu konuda kendimi geliştirdim, kendi hocam oldum.  Ankara'da bir heykel işine girmiştim. Elektrot yapan bir usta vardı (Adnan Usta). Onunla tanıştım, 'kaynak yapmak istiyorum' dedim. Kaynağı biraz biliyordum ama elektrot çok az kullanmıştım. Genelde gaz altı kullanıyordum. Elektrotu o ustadan biraz öğrendim. Kaynak yapmak zordur. İnsanlar 30 senede filan öğreniyorlar.Büyük ustalar var. Bu konuda tamamen ustayım diyemem. Ama şuan ki bilgim bana yetiyor. Tekniklerini biliyordum. O usta bana 'maske ile kaynak tutmak zordur, senin elin buna çok yatkın' demişti. Bu hoşuma gitti ve devam ettim. Saniyelerini gösterdi. Hangi derecelerde sağlam kaynak atabilirim o konuda beni geliştirdi. İşlerimde elektrot kullanamıyorum çünkü ince milimlere sahip ve elektrot çok yüksek derecelerde eritme gücüne sahip teknik. O yüzden gaz altını tercih ediyorum.
 
Malzeme sıkıntısı çekiyorsun. Peki makine, alet sıkıntısı yaşıyor musun?
İşlerimi daha hızlandırabilmek için CNC makinesine ihtiyacım var. Büyük işlerde bir senede bir iş çıkarmak beni zorlar. Zaman benim için çok önemli. Makine sıkıntılarımız var.  Şuan işime yarayacak makineler biraz olsun var.
 
Üniversiteden destek alabildin mi? 
Destek alamadım. Eserlerini sergileyelim diyen de olmadı. Bir işi yaparken, birilerin ona destek vermesi gerekir. Bu benim için de başları içinde geçerli. Sevdiğin işi yapabiliyor olabilmek mükemmel bir şey. Seni rahatlatıyor. Daha güzel eserler yapma gayreti gösteriyorsun. Bu her yerde böyle.
 
SANATÇI ÜNVANI VERDİLER
Yaptığın heykelleri satın almak isteyen oldu mu? 
Evet, oldu. Yarışmalara katıldım. Katıldığım yarışmalarda bir eserimi satın aldılar. Astronot heykelim İstanbul Elgiz Müzesi'nde sergilendi. Orada bana sanatçı ünvanı verildi.  Instagram üzerinde bir yarışma oldu. Bir fotoğrafçı benim eserimi çekmişti. Kazandı. Fransa'ya gitti. Bana hiç bir şey olmadı (gülüyor). İsteyenler çok oldu. Çevremdeki insanlar, arkadaşlarım... Sağ olsun insanlar beğeniyorlar.  Bir insanın bakıp işimi anlaması bunun üstüne konuşabilmesi benim için önemli. Satın almak isteyenler var ama satmak yerine eserlerimi sergilemek istiyorum. Bu benim için daha önemli. Bir yere geldikten sonra yaptığım işin beni doyurması tabi ki önemli. İleri görebileyim.
 
Türkiye'de bu işi yapan var mı?
Tabi ki vardır. Ülkemizin çeşitli yerlerinde bu işle uğraşan vardır ama bu denli bir çalışma yapan yok zannediyorum. Öyle insanlarla hiç tanışmadım.
 
Eskişehir'den destek alabildin mi?
Bana önem veren, işlerimi beğenen insanlar çıktı. Şuan çok fazla beğenen insan var ama şehirden destek almadım.
Eskişehir kültür-sanat şehri. Heykel şehri. Yerel yöneticilere mesajın nedir? İsteklerin nelerdir.
Ülkemizde çok güzel yerler var.  Ancak görsellik bakımından ellerindeki mevcut alanları değerlendiremiyorlar. Eskişehir'in alt yapısı, şehir düzenlemesi güzel fakat daha farklı çalışmaların olması, daha farklı malzemelerde işlerin olmasını görmek istiyorum. Bunun eksikliğini biraz yaşıyorum. Kalıp işlerdense daha çok tek bir ürün ve çoğaltılamaz hale gelen ürünlerin şehirde sergilenmesini görmek isterim. Yeni akımlar olmalı.
 
Sergi teklifi var mı?
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'ndan bir teklif geldi. Çok hoşuma gitti. 8-12 Kasım tarihlerine bir sergim olacak. At ve boğa heykelimi beğendiler. Onları sergileyeceğim. Sergiler olacaktır. Alışveriş merkezinde sergi açmak istiyorum. Görmek isteyen çok insan var. O yüzden sergi açmak çok istiyorum.  Fiyat soran insanlar  var ama daha önce dediğim gibi önce işlerimi sergilemeliyim. Bir de eserimi alacak olan insanı tanımak istiyorum. Nereye koyacak o ürünü. Çünkü o ürünü sergilemek istediğimde rica edebilecek bir kişi olmasını istiyorum. Yurtdışından isteyenler var.
 
Bir ekibin var mı?
Tek başıma çalışıyorum. Metin abi arada bana destek oluyor. Sağ olsun o bana her zaman destek veriyor.
 
Son olarak neler eklemek istiyorsun?
Türkiye'de tanınır olmak, bu kata gelmek benim için onur verici. Bu çok hoşuma gitti. Ama ben bu işi burada yapıyorum ama şehrim beni tanımıyor. Üzüntü verici.
Kaynak : Gökhan Koçal / Yenigün
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon
Serap Görkan 6 Kasım 2017 10:07

Süperrr

0 0 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi