Toza sor

Hissettim nefretini. Kokusunu aldım, duydım hatta, ama sırttım yine de. “Ediyorsundur umarım,” dedim. “Çünkü senin nefretine mazhar olan birinin olumlu yanları pek çok olsa gerek.”

28 Eylül 2019 09:54
A
a
Sütiş Eskişehir

Bu hafta yazıma John Fante’nin Toza Sor adlı kitabıyla devam ediyorum. Yine bir çırpıda okuyup bitireceğiniz ve bitirdikten sonra iyi ki okumuşum diyeceğiniz yeraltı edebiyatının temsilcilerinden. Orijinal dili İngilizce olan kitap, ilk kez 1939 yılında yayınlanmış. İtalyan-Amerikan yazar John Fante’nin kendi hayatından da parçalar içeren, yarı otobiyografik olarak ele aldığı eser. Aynı zamanda ünlü Amerikan yazar Bukowski’nin de ilahı olmuş bir yazar. Hatta Toza Sor’un önsözünde Bukowski’nin görüşlerine de yer verilir ve Fante’nin kitabını “… derken bir gün bir kitap çektim, açtım ve kalakaldım. Birkaç paragraf okudum. Sonra çöplükte altın bulmuş gibi kitabı masaya götürdüm” diye tanımlar. Kitabın içeriği ve konusundan da bahsedecek olursak;

ZORLU YAŞAM ŞARTLARI

Fante’nin diğer kitaplarının da değişmez kahramanı Arturo Bandini’nin yalnızlığıyla mücadelesindeki kararlılığına tanık oluyoruz. Yazar olma hayalleriyle 2. Dünya savaşı sonrasında toza bulanmış Los Angeles’ta bir otelde yaşayan Bandini yoksul fakat geleceği aydınlık bir adam. Sürekli öyküler yazıyor ve yazdığı öykülerin dergide yayınlamasını istiyor. Fakat o kadar yoksul ki kirasını ödemekte zorlanan, sürekli meyve tüketen ve kimi zaman içtiği süt ona lüks gelen bir karakter… Hayatından hiç memnun değildi ve göçmen olduğu için de kendisinden utanır. Aynı zamanda hiçbir kızla ilişki yaşamamış ve hatta nasıl iletişim kuracağını dahi bilmiyor. Derken bir gün barda çalışan bir Meksikalı Camilla’ya aşık olur. Camilla’nın Meksikalı çarıklarıyla dalga geçer ve ilişkileri başlar. O günden itibaren de hep bir didişmeyle devam eder. Camilla; Arturo’nun hayatında köklü değişikliklere neden olur…

DÖNEMİ ESERLERİNE YANSITMIŞ

Her ne kadar 2. Dünya savaşı öncesi Amerika’nın toza bulanan şehri Los Angeles de Bandini ve Camilla’nın aşkına tanık olsak da eserde arka planda Büyük Buhran döneminin sıkıntılarına ve yaklaşan dünya savaşının gümbürtülerine de yer verilmiş.

Özetle..

Fante’nin okuması güzel ve anlaşılır bu eserinde Bandini’nin yaşama ve var olma mücadelesine tanık oluyoruz. Eser tek karakter üzerinden akıp gidiyor. Gayet açık, anlaşılır ve kısa cümleler kullanmış Fante. Aynı zamanda eserde Bandinin’nin gel-gitleri oldukça fazla. Hem iyi hem kötü, hem günahkar bir karakter hem de masum, hem aşık hem nefret dolu… Yaşadığı derin aşkı ve yazar olma sürecini zıtlıklarla okuyucuya veriyor. Acıyla dolu yaşamını mizahi anlatımıyla sunuyor. Dram okumayı sevmeseniz dahi bu kitaba şans vermenizi tavsiye ediyorum.

Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi