Cihan Yıldırım yazdı
Gündem yerel seçimler... Nereye gitsem, kiminle konuşsak söz dönüp dolaşıp ‘seçimlerde ne olacağına’ geliyor. Genel kanaat olarak “CHP’nin adayları belli oldu” deniyor. Bir ‘son dakika gelişmesi’ olmazsa CHP, Yılmaz Büyükerşen, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç üçlüsüyle seçmenin karşısına çıkacak.
AK Parti’de henüz taşlar yerine oturmadı.
Şimdilik hedef belediyeleri kazanmak değil!
Planlar CHP’yi devirmek üzerine yapılmıyor!
Parti içi mücadele hiç olmadığı kadar sert, ulu orta ve Recep Tayyip Erdoğan’dan çekinmeden yapılıyor.
Önceki seçim sonuçları ve genel havaya baktığımızda seçimin AK Parti ve CHP arasında geçeceğini biliyoruz.
Adaylar netleşmedi ama bu durum ‘seçimi kimin kazanacağı’ tahminlerine engel değil!
CHP bir iki adım önde görünüyor.
Bir kere ‘ekip’ bozulmadı ya da bozulmayacak gibi duruyor. Bu bir avantaj...
Hoca ‘devam’ kararı aldı.
Bu da seçimin seyrini CHP lehine değiştiren, en azından ‘mevcut havaya zarar vermeyen’ bir gelişme bana göre. Evet, Hoca’nın kazanması ‘garanti’ değil ama ‘yokluğu’ daha büyük ‘kayıplara’ neden olacak diyen çok insan var.
Ataç’ın “Büyükşehir isteği” de malum...
Bu noktada Ataç da çok önemli ‘fedakârlık’ göstermiş gibi görünüyor. Ahmet Başkan’ın “Hoca yoksa adayım” sözünü tuttuğunu görüyoruz. Hoca var, Ataç da Tepebaşı’na devam ediyor.
Gelelim Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a...
Özellikle AK Partili bir kesimin ‘zayıf halka’ olarak görüp hayli ‘uğraştıkları’ Kazım Kurt’a...
Kurt, Büyükerşen ve Ataç ikilisine ‘sonradan’ eklemlendi! Geride kalan beş yılda şahit olduklarımız söz konusu eklemlenmenin mükemmel bir şekilde olduğunu gösteriyor.
Yüzde yüz bir uyumdan söz ediyorum...
Hatta uyumdan öte şeyler var...
Kurt, geride kalan beş yıl içinde ‘kol kırılır yen içinde kalır’ dedi ve bunu sonuna kadar yaşadı. Hatırlayın, neler neler yaşandı? Partisi hangi badireleri atlattı, ne kavgalara sahne oldu, ne sataşmalar, ne garip işler...
Kurt, hiçbirinde ‘taraf’ olmadı. Aksine hepsinde ‘yatıştırıcı’ bir rol üstlendi. Sakinliği ve politik bilgisiyle pek çok krizin büyümemesine neden oldu, kimilerini de daha gün yüzüne çıkmadan önledi.
PM üyesinden Ataç’a, Büyükerşen’den ilçe başkanına herkes ortalığı kasıp kavururken Kurt, sakindi, toparlayıcıydı, uzlaşmacıydı... Kolu kendi kırmasa da yen içinde tutmaya çalışandı.
Kendisini hedef alan sataşmalara bile ‘Öyle demek istememiştir, ben onu şöyle anladım” diyerek ‘yangının’ büyümesini önledi.
Kimseyle kimsenin arasına girmedi!
Hoca ve Ataç’ın yaşadığı gerginliklerde müthiş bir yol izledi. Partiye de kendine de zarar getirmeden o süreci atlattı. Bir cümlesiyle ortalık fena halde karışabilirdi. Ama yapmadı, o cümle ya da cümleleri hiç kurmadı.
Kurt, politikanın her zaman konuşmak olmadığını, sessizliğin de politikaya dâhil olduğunu hepimize gösterdi.
Belediyeciliğini beğenirsiniz beğenmezsiniz... Eksiği kusuru vardır, fazlası da olabilir ama partili Kurt’un son beş yılını mükemmel bir şekilde geçirdiğini düşünüyorum.
Bu manada 2019’da CHP başarılı olursa Kurt’un söz konusu başarıda önemli bir katkısı olacak.