Kazım Kurt esti gürledi!

Dün, bu sütunlarda ‘belediye meclisleri olağanüstü toplanmalı’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazımın baş aktörü, AK Parti Büyükşehir ve Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi Murat Özcan’dı. Özcan, aynı zamanda Odunpazarı Belediye Meclisinin AK Parti Grup Başkan Vekili olarak görev yapıyor.
 
*
 
Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı belediyelerine çağrı yapan Özcan, belediye meclislerinin olağanüstü toplanmasını talep etti. O talebi de, özetle şöyle dillendirmişti: “Normalleşme takvimi belli olmuşken, özellikle bayram sonrası da çok önemli. Bu konuda belediyelerin de endişeleri giderecek inisiyatifler alması gerekiyor. Sosyal medyadan yaptıkları paylaşımlarda sadece belediyelerin lokal bölgelerde yaptıkları çalışmaları görüyoruz. Asıl olması gereken önümüzdeki dönem için sistemli bir planlama ve bir eylem planı ortaya konulması gerektiğidir. Ve bu planlar da kamuoyu ile paylaşılmalıdır.”
 
*
 
Özcan’ın söz konusu çıkışı karşısında, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt aradı ve görüşlerini bildirdi.
 
*
 
Merkezi yönetimin belediyelere inisiyatif vermediğine, daha da ileri gidip hizmet etmesini engellediğine dikkat çeken Kazım Kurt, bakın neler söyledi:
 
GENELGE ÇIKMAZI
“Şu anda merkezi yönetim yerel yönetimlere iş yaptırmıyor. Bunu AKP’liler de çok iyi biliyor. Her iş, yayınlanan genelgelerle yapılıyor. Ve hatta şunu da söyleyeyim. Bilim Kurulu’nun yayınlanan genelgelerden haberi oluyor mu? Onların bile alınan kararlardan haberi yok, bir gün sonra haberleri oluyor.
 
BELEDİYELERE SORULMUYOR
Şimdi bakın. Bizim personel sayımız çok. Kimin çalışıp kimin evde kalacağına belediyeler mi karar veriyor? Yani biz şimdi stratejik planımızı ya da bütçemizi yeniden şekillendirip şu kadar personel şu gün çalışsın, bu kadar personel bu gün çalışsın şeklinde karar alabilir miyiz? Ya da salgın nedeniyle belediyeyi kapatıyoruz diyebilir miyiz? Mesela, ‘kiraları 3 ay öteledik’ dediler. Biz şimdi meclisi toplayıp 1 yıl ötelenmesine karar verebilir miyiz? Veremeyiz tabii ki. Bunların hepsi genelgeyle yapılıyor. Bakanlık bize görüşümüzü sormuyor bile.
 
ÖNCE TBMM’Yİ AÇIN
Şimdi, 600 milletvekilinin çalışma yaptığı TBMM kapatıldığı zaman sesiniz çıkmayacak, ondan sonra böyle bir ortamda belediye meclislerinin toplanmasını isteyeceksiniz. Bu hangi akla, hangi mantığa sığıyor acaba?
 
TIBBİ ATIKLAR, EVSEL ATIK OLARAK KABUL EDİLMİŞ!
Daha neler neler var. Yeni bir şey daha geldi. Deniyor ki: Maske ve eldiven gibi tıbbi atık sayılan unsurların evsel atık olarak kabul edilmesi ve bu atıkların belediyeler tarafından toplanması… Kimden görüş alınmışta böyle bir zorlama yapılıyor? Tabip Odası’nın görüşü alınmış mı mesela? Şimdi ben ‘hayır bunlar tıbbi atıktır, çalışanlarımızın can sağlığı tehlike altındadır, ben bunları toplamam’ diyebilir miyim? Diyemem, çünkü kararı belediyeye bırakmıyorlar. E, şimdi benim inisiyatifimin olmadığı yerde, Murat Bey ne yapacak mecliste?
 
‘GİTSİN DE VALİ BEY’LE GÖRÜŞSÜN’
Murat Bey illaki bir şey yapmak istiyorsa, ortaya ciddi bir eylem planı koysun. Salgının başından beri şunu savunuyorum: Eskişehir’de demokratik ve bağımsız bilim kurulu oluşturalım. Eskişehir’deki sağlık sendikaları, Tabip Odası, Eczacılar Odası, Diş Hekimleri Odası, Veteriner Hekimleri Odası, Tıp Fakültesi, belediyelerin temsilcileri, kamu temsilcileri vesaire, Eskişehir’de oluşturulması gereken bilim kurulunun içinde yer almalıdır. Şimdi Murat Bey gitsin de, Vali Bey’le bir görüşsün. Desin ki: İlgili tüm kurum ve kuruluşlarla Eskişehir için görüş alışverişi yapalım. Diyebilir mi? Diyemez.
 
BELEDİYELERE MASKE ÜRETTİRMİYORLAR
Yahu hangi birini sayayım? Ben, belediye olarak maske üretemiyorum. Daha doğrusu ürettirmiyorlar. Bana diyorlar ki: Maske ürettiğin yerde sağlık tesisi ruhsatın olması gerekiyor. Ama bakıyorsunuz Valilik önünü açmış, Eskişehir Sanayi Odası üretiyor. Ancak üretilen yerin koşulları uygun mu? İki tezgah atarak oluyor mu bu iş? Ben niye üretemiyorum? Çünkü benim önüme engel koyuyorlar, bana ürettirmiyorlar. Bizde her gün bin kişi çalışıyor. Günde 3 bin maske lazım bana, 3 bin. Bize maske ürettirmedikleri için, ilk zamanlarda 4 TL’den maske almak zorunda kaldık. Maskenin maliyeti kaç para? Şimdi 1 TL’den satıyorlar. O maskelerin maliyeti kaç para? Bu nokta çok önemli, o maliyet araştırılsın. Haydi, desinler ki belediye kendi maskesini üretsin. Haydi, meclisi toplayalım diyenler çözsün sorunu. Çözebilir mi, çözemez. Çünkü öyle bir niyet yok. Niyet, belediyeleri zora sokmak.
 
‘HEM ERTELEYECEKSİN, HEM TOPLANALIM DİYECEKSİN’
Şimdi… Bakanlık, bir genelgeyle Temmuz ayına kadar belediye meclis toplantılarını erteledi. Ben mi erteledim? Bakanlık erteledi. Sadece tek oturumluk olağanüstü toplantı yapılabilir. Yani adı üstünde, olağanüstü, kısa süreli ve anlık toplantılar yapılabilir mecliste. Mesela Ankara Büyükşehir Belediyesi yaptı; bütçe artırımı konusunda. Mesela Adana Büyükşehir Belediyesi yaptı; çeşitli acil konularda. Çok az belediye olağanüstü meseleler nedeniyle toplanmak zorunda kaldılar, genelgeye uyarak bir oturum yapıp bitirdiler. Yani hem meclisleri erteleyeceksin, hem de meclisin toplanmasını isteyeceksin. Böyle bir durumda, genelgeye göre, komisyona gidecek bir evrakı meclise zaten getiremeyiz. Bu imkansız.
 
İLLER BANKASI YÜZDE 55 EKSİK GÖNDERMİŞ
Aklıma gelmişken şunu da paylaşayım sizinle. Bu ay İller Bankasından gelen payımız, yüzde 55 oranında eksildi. İnanabiliyor musunuz? Altını çiziyorum, yerel hizmet kurumu olan Odunpazarı Belediyesinin payı, yüzde 55 oranında eksildi. Bu ne demek oluyor? 10 milyon küsur para gelecekken, aşağı yukarı 4 buçuk milyon gelmesi demek oluyor. Ne yapacağız bu parayla? Başka? Biliyorsunuz kira gelirlerimiz ötelendi. Emlak ve reklam vergisi gelirlerimiz ötelendi. Soruyorum size, ne yapacağız şimdi? Yani, belediyenin kendi kendine karar vermesi, para basma yetkisi var mı?
 
ALGI YÖNETMEYE DÖNÜK İFADELER
Bırakın onu, yıllardır bağış toplanan ve hemşerilerimize hizmet sunan Büyükşehir ve Odunpazarı Belediyelerinin aşevlerinin hesaplarına bloke koydular. Belediyeler devletin kurumları değil mi? Ve sürekli denetim altında olan kurumlar değil mi? Ancak niyet, hizmet ettirmemek. Ondan sonra devlet içinde devlet gibi aslı olmayan, algı yönetmeye dönük ifadeler kullanıyorlar. Böyle bir durumda, ne yapacak belediye meclisleri?
 
MUHATABI BELEDİYE DEĞİL İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
Murat Bey, her zaman olduğu gibi yine demagoji yapıyor. Katılımcı belediyeciliği, sosyal demokrat belediyeciliği onlara biz öğrettik. Murat Bey, katılımcı belediyeciliği özlediyse, belediyelerin işini genelgeyle düzenlemesinler. Belediyeler, kendi işini, kendi başkanı, bürokratları ve meclisiyle yapsın. İçişleri Bakanlığı, meclisimizin toplanmasına engel olmasın. Biz kendi kararlarımızı kendimiz alalım. Murat Bey, bunu istiyorsa, muhatabı biz değil İçişleri Bakanlığıdır. Gidecek talepte bulunacak. Engel kalkarsa, ben, Odunpazarı Belediye Başkanı olarak meclisi toplarım.”
 
*
 
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un ifadelerini okudunuz.
Bu ifadelerden benim anladığım şu…
İktidar, politik saiklerle, Covid-19 salgınını bahane göstererek CHP’li belediyelerin halka hizmet etmesini engelliyor.
Öyle ki, bakanlık eliyle, belediyelerin kurulduğu günden bu yana kendi inisiyatifinde olan uygulamalar dahi sınırlandırılmış.
Özetle, belediyelerin hem ekonomik anlamda, hem hizmet anlamında eli kolu bağlanmış durumda.
Ve Kazım Kurt, böyle bir ortamda, zaten bakanlığın Temmuz ayına kadar ertelediği belediye meclislerinin olağanüstü toplanması isteğini anlamsız, gereksiz ve bir o kadar da popülist buluyor.
 
NOT: Kazım Kurt’un görüşlerine katılmakla beraber şöyle bir öneri sunuyorum. Ben, böyle kritik bir süreçte, meclis üyelerinin görüşlerini dinlemek isterim. Hiç olmazsa, üç belediye meclisinin grup başkan vekilleri dijital ortamda bir araya gelerek tartışabilirler ve fikirlerini kamuoyuna aktarabilirler. İsterlerse, ES TV ekranları da açık.