Kazanamayan hesabını veremez!

31 Mart’ta yapılacak yerel seçime yaklaşık iki ay kaldı. Bizim için yani seçmenler adına kısa ama adaylar ve partililer için uzun bir süre...
Bu yerel seçim ‘ilklerin’ seçimi olacak. En başında elbette ‘ittifak’ meselesi 31 Mart 2019’daki yerel seçimi ‘farklı’ kılıyor. İki ay sonra yapılacak yerel seçim her şeyiyle farklı oluyor, olacak...
Mesela bu seçime hazırlıklar çok farklı. Günlerdir ittifakların şekillenmesini, il ve ilçelerin ‘paylaşılmasını’ bekliyoruz. Hangi parti nerede seçime girecek, nerede girmeyecek? Hangisi hangi kentte ‘öbür’ partiyi destekleyecek? Böylesine bir hazırlık dönemine elbette ilk kez tanık oluyoruz...
Eskiden tüm partiler ‘kendi’ adaylarını çıkarırdı. Ve ona göre hazırlık dönemi yaşanırdı. Bu seçimin sadece ‘hazırlık evresi’ değil bana göre sonucu da ‘farklı’ olacak.
Nasıl mı?
Mesela seçimi kaybeden taraf açısından çok zor olacak. Önceden seçimi kaybeden bir solukta 117 bahane sayardı. Bunların çoğu da ‘inandırıcı’ bulunurdu. Bir sonraki seçime kadar hatta bazen yıllar boyunca tartışılır, konuşulur...
AK Parti’yi ele alalım...
Üç kez yarıştı ama Büyükşehir’i hiç alamadı. Yılmaz Hoca’yı yenemedi...
Sonuçlar belli olunca da her seferinde pek çok ‘bahane’ sıralandı.
MHP’liler Hoca’ya oy verdi...
Öğrenciler sonucu belirledi...
Adaylarımız geç açıklandı...
Buna benzer bir liste yapılırdı. Bu seçimde böylesi bahaneler pek geçerli olmayacak! Politika elbette matematik değil ama AK Parti ve MHP’nin oy toplamı da ‘gün gibi’ ortada... MHP, merkezde aday çıkarmadı. Parti yönetimi Eskişehir merkezde Cumhur İttifakı adaylarını destekleme kararı aldı. Öte yandan AK Parti’nin adayları geç de açıklanmadı... Yine İktidar Partisi aday belirlemede ‘hatasız’ olarak görülüyor. Bu kadar iyi, olumlu ve pozitif şey bir araya gelmiş. Buradan bir ‘zafer’ çıkmazsak AK Parti bunun hesabını veremez! Ya da zor verir diyelim...
CHP’de durum nasıl?
CHP için de aynı şey geçerli...
Millet İttifakı, Büyükşehir ve Tepebaşı’nda aday çıkarmıyor. CHP adayları desteklenecek. İYİ Parti’nin Odunpazarı’nda aday çıkarması söz konusu...
Burada herhangi bir kötü sonuç durumunda Kazım Kurt’un ‘bahanesi’ bir nebze kabul edilebilir. Büyükşehir ve Tepebaşı’nda kötü sonuç ya da sonuçların ‘izahı’ mümkün değil!
Hayat pahalı...
İşsizlik alıp başını gitmiş...
CHP yerel iktidar olmanın avantajına da sahip...
Buna benzer şeyleri alt alta yazınca “CHP buradan bir zafer çıkaramazsa bunun hesabını veremez! Ya da zor verir” diyorum...
AK Parti için de, CHP için de kazanmak için şartlar gayet müsait. İki parti için de nasıl müsait olur diyenler olabilir. Kulağa ‘garip’ geliyor ama durum böyle!
O nedenle “Kazanamayan hesabını veremez” diyorum.
Not: 23 Ocak Çarşamba günü “HUDER etkinliğini artırıyor” başlıklı yazıda bir eksiklik, bir de hata yapmışım. Önce eksiklik... Konferansın sonunda AÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Güneysu, ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Şenocak’a teşekkür plaketi takdim etmişti. Bunu yazmayı unutmuşum... Hata ne? Prof. Dr. Şenocak için “Eskişehir’in ilk hukukçu rektörü” demiştim. AÜ Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ufuk Aydın Hocam mesaj atıp Eskişehir’in ilk hukukçu rektörünün 1994-1998 yıllara arasında AÜ Rektörlüğü yapan Prof. Dr. Akar Öcal olduğunu söyledi.