Prof.Dr. Alper Çabuk

Gönül yarası

Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı

25 Eylül 2017 09:27
A
a
Sütiş Eskişehir
Geçen haftaki Gönül Kırgınlığı başlıklı yazımda İzmir’de yaşadığım köyde özensizce yapılan yollar nedeniyle doğal, fiziksel ve kültürel dokunun nasıl zarar gördüğünü ve bunun bende yarattığı gönül kırgınlığını yazmıştım.
 
Bu yazıya karşılık ne göreyim, pek çok kişi sözlü ya da yazılı olarak benzer gönül kırgınlığını Hamamyolu Urban Deck Projesi nedeniyle yaşadıklarını ifade ettiler. Aslında Prof.Dr. Recai Dönmez hoca uzun süredir blog yazılarında yapılan tahribatı gözler önüne seriyor. Gerçi benim görebildiğim kadarıyla Hamamyolu Projesini gönül kırgınlığı ile ifade etmek hafif kalır, ortaya çıkacak şey bildiğiniz gönül yarası. Projenin ödül aldığı söylenerek yapılan iş haklı kılınmaya çalışılıyor. Ancak tecrübelerime dayanarak alınan ödülün sadece tasarıma verildiği, tasarımın yapıldığı yerin kültürel nitelikleri, kimliği, geçmişi ve bunlarla tasarımın uyumuna ve ilişkisine hiç bakılmadığını söyleyebilirim. Yani bu tasarımı alıp Türkiye’de herhangi başka bir yere de koysanız aynı ödülü alabilirdi. Oysa tasarım, gerçekleştiği yerdeki doğal, kültürel, sosyal ve hatta ekonomik öğeler bütününde yapılır, yakın çevreyi de gözetir.
 
Ben Eskişehirli değilim. Eskişehir’e ilk geldiğimde Deliklitaş Mahallesi’nde oturdum. Bir Ankaralı olarak, bu harikulade kentsel dokuda nasıl keyifli anlar yaşadığımı anlatamam. Üstelik daha henüz zemin kaplamasındaki iyileştirmeler de yapılmamıştı o zaman. Hala rayihası belleğimde o keyifli dokunun. İçinde yaşayanlar için belki çok özel gelmeyebilir o doku, ama bence diğer kentlerde yaşayanlar için çok özel.  Sadece fiziksel bir çevre değil, içinde pek çok kültürel değeri içeren ve sahip olduğu bu kültürel değerin mutlaka gelecek nesillere taşınması gerektiği özel bir yer. Daha önceden Eskişehir’i ziyaret etmiş, yurtiçinden ya da yurtdışından gelen misafirlerime, nereye gitmek istediklerini sorduğumda, genellikle öncelikli tercihler arasındadır Hamamyolu.
 
Eğer özensiz ve hoyratça davranacaksan yaşadığımız yerlere, yöneten benim, sadece ben bilirim diyeceksen,  ne olur bilme, dokunma… Hizmet vermek adı altında yaptığın işler neticesinde tahrip ettiğin doku, sadece doğal ya da fiziksel bir çevre değil. Orayı tahrip ederken, sadece doğal ve fiziksel çevreyi tahrip etmiyorsun. Kültürel çevreyi de tahrip ediyorsun. Yaygın tabiriyle kültürel çevrenin içinde “somut olmayan kültürel mirasımız” da var. Yani tahrip ettiğin yerde yaşanmışlıklar,  yaşama alışkanlıkları, yaşam kültürü de gelecek nesillere aktarmamız gereken miras içinde yer alıyor. Senin hizmet vermek adına, enine boyuna düşünmeden yaptığın o tüm müdahaleler, yaşanmışlıklarımızı, yaşam kültürümüzü, alışkanlıklarımızı ve tabii hatıralarımızı da tahrip ediyor. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyetler diye işaret ettiği muasır medeniyetlerde, emin ol, bu işler böyle yürümüyor!
 
Ne demişiz geçen haftaki yazımızda, “Senin tahsilin, bilgin, teknolojin, mühendislerin, mimarların, şehir plancıların, peyzaj mimarların var. Buna rağmen daha fazlasını-iyisini bile yapma. Bu topraklarda atalarının neyi, neden yaptığını anla. O bile yeter aslında… Mevzu yol yapmak değil, yol yapmak mühendislik işi, yapacağın yolu o yere uyumlu ve işlevsel hale getirmek, o yere yakıştırmak sadece mühendislik değil, fiziksel planlama, tasarım işi… Sen ne yapıyorsun, tahsilin, bilgin, teknolojin, mühendislerin, mimarların, şehir plancıların, peyzaj mimarların olmasına karşın? İki-üç tane iş makinesini, iki üç operatörle gönderiyorsun. Kapla diyorsun. Nasıl ve ne şekilde olursa olsun kapla. Kapla ki, kısa vadede günü kurtaralım, beklentileri yüksek olmayan ahalimizin oylarını alalım… Kapla, düşünme sadece kapla… Sorunların üstünü ört gitsin”.
 
 
“Senin tahsilin, bilgin, teknolojin, mühendislerin, mimarların, şehir plancıların, peyzaj mimarların var”. Üstelik bunların çoğunu da tanıyorum, işlerinde oldukça yetkin arkadaşlar. Uzaklara gitmene gerek yok, onlara sor. Onların çoğu da başta onlara danışılmış olsa, benim söylediklerimi derlerdi. Ama artık çok geç, ortaya çıkan gönül yarası… Belediyenin ifadesiyle “tarihi Hamamyolu Caddesi'nin mevcut dokusuna modern bir dokunuş kazandırmayı ve kent merkezini yeniden canlandırmayı hedefleyen” bu proje, tam anlamıyla bir gönül yarası Eskişehirliler ve kendini Eskişehirli görenler için…
 
 
Geçen haftaki yazımda ekşisözlükten gönül kırgınlığı için yazılmış ifadeleri paylaşmıştım. Onlardan biri olan “gitti kafa” rumuzlu ekşisözlük yazarı ne demiş bakalım yeniden:
 
““Dönüp baktığınız zaman ilk günkü acıyı, sızıyı ta derinlerde hissettiğiniz ve asla geçmeyen yaradır. Kırgın kalp onarılsa da, kırılıp birleştirilmeye çalışılan, ama bir parçası eksik diye geri kalanının da birbirini tutmadığı vazoya benzer”.
 
Galiba bu projeye onay verirken gitti kafa… Ama ne yazık ki artık çok geç, bu proje, kırılıp birleştirilmeye çalışılan, ama bir parçası eksik diye geri kalanının da birbirini tutmadığı vazoya benzeyecek...
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon
Volkan 28 Eylül 2017 02:44

Haklısın be hocam...chp li belediyemizin yaptığı na bak.belediye akp li olsa neyse..zaten potansiyel çevre dusmani degilmi.bu ülkede peyzaj mimarları muhendisilk fakültesine dekan olduğu müddetçe hiçbi iş düzgün olmaz demektir ..öyle degilmi...

1 1 Cevap Yaz
Alper Çabuk

Ben bir Peyzaj Mimarıyım ve ‘Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’ Dekanıyım. Bahsi geçen proje balık baştan kokar hesabı, bir peyzaj mimarı tarafından değil, bir mimar tarafından tasarlanan bir proje. Bunu bir yana bırakalım Hamamyoluna ve oradaki yaşam kültürüne çok yabancı bunu tasarlayanlar. Sadece doğaya ve çevreye değil, aynı zamanda Peyzaj mimarlığına çok yabancı bir ülkedeyiz ne yazık ki. https://youtu.be/zbx3FDDNeQM

0 4
Bir peyzaj mimarı

Yanlış, kim yaparsa yapsın yanlıştır. Yazının hiçbir yerinde siyasi bir gönderme yok ve parti adı telaffuz edilmemiş. Olaylara bakış açınızı değiştirin bence. Kent, kültür, halk ve geleceğimiz için doğru olanı sorgulayın yandaşlık yapmadan. İşte o zaman yüce Atatürk’ümüzün gösterdiği seviyeye yükseliriz. Peyzaj mimarlığının ne olduğunu da öğrenmenizde ayrıca fayda var. Kentlerimizin bu halde olmasının temel nedenlerinden biri zaten bunun hala bir türlü öğrenilememiş olması ve bu yüzden her seviyede bu mesleğin sürekli indirgenmeye çalışılması. 4 yıl boyunca, belediyelerdeki işin uzmanı olmayan her insanın ahkam kesip ulakaca kuşa çevirdiği projeleri mi tasarlamayı öğrettiklerini sanıyorsunuz peyzaj mimarlarına hala? Biz öyle olmadığını anlatmak için sürekli mücadele veriyoruz. Ancak okumayan, araştırmayan, önemsemeyen, etik kaygılardan uzak, günü geçirmekle ilgilenen, gözleri bağlı ve bilime duyuları kapalı kişiler yüzünden hala geleceğimizi kurtarmak için yeterince yol alamıyoruz.

0 2
Prof. Dr.İlhan IŞIKDAĞ 25 Eylül 2017 11:29

Sevgili Alper, bu konuda gerek Odunpazarı Belediyesi ve gerekse CHP genel merkezi nezdinde girişimlerde bulundum. Gelen cevaplar doyurucu ve içaçıcı değil. Bir de kraldan çok kralcı olanlar var. Göz göre göre bu yapılanlara çanak tutuyorlar. Halkın onayını almadan yapılan her haraket geri teper. Maalesef bunun sonuçlarını gördüklerinde çok geç olacak. Benim gödüğümü onlar nasıl görmüyor hayret ediyorum. Gitsinler yaptıkları eserlerin! önünde kamu oyu yoklaması yapsınlar. Bakalım neler duyacaklar.

0 4 Cevap Yaz
Alper Çabuk

Olan Hamamyoluna oldu sevgili hocam

0 3
Alper Çabuk

Çok haklısınız sevgili hocam

0 2
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi