Diriliş…

Osman Cemoğlu yazdı

25 Ocak 2016 22:49
A
a
Sütiş Eskişehir
Sosyal yaşamımızda son yılların en çok tüketilen sözcüğü oldu “Diriliş…”

Sanat, spor, siyaset gibi hemen her alanda en ufak bir başarı günümüzde  “Diriliş” sözcüğü ile özdeşleştiriliyor…

En bilinen şekliyle Rusya’nın büyük yazarlarından “Lev Tolstoy”un 1899 yılında dünya edebiyatına hediyeye ettiği ünlü eserine verdiği isimdir “Diriliş…”

Daha sonraları birçok sinema yönetmeni çektikleri filmlerde ve dizilerde bu ismi kullandı…

Günümüzde ise futbol literatüründe en çok kullanılan sözcük haline geldi “Diriliş …”  Öyle ki; günlük yayınlanan bir futbol (spor değil) gazetesinin dünkü manşetinde iri puntolarla yer alıyordu bu sözcük…   

Niye yalan söyleyeyim, ilk anda haftalardır ligin dibine demir atan ve 281 gündür deplasman galibiyetine hasret kalan Eskişehirspor için kullandıklarını zannettim bu başlığı…

Ama dikkatle baktığımda gözlerime inanamadım. İçeride dışarıda, öyle ya da böyle, hakemli hakemsiz, azizli azizsiz sürekli kazanan (!) bir takım için bu başlığı atmak “taraftar popülizmi” değilse nedir?

 Asparagas soslu, bol garnitürlü haberlerle futbol dünyamızda yapay heyecan yaratmayı itiyat haline getiren gazetelere inat, bence gerçek dirilişi Sivas 4 Eylül Stadı’nda yaşayan Eskişehirspor oldu…

Bu diriliş,  ne “Leonardo Di Caprio”nun son haftalarda beyaz perdede kapalı gişe oynayan dirilişi, ne de  “Fernandao Di Caprio”nun muhteşem penaltılarla (!) Saraçoğlu’nda sergilediği diriliştir…

Bu diriliş, Eskişehirspor’un aylar sonra büyük bir inançla ve alın terinin damlalarıyla yazdığı gerçek bir “Diriliş”tir…

 

fenerbahçe manşet

 

Deneyimin adı Aybaba…

12. Haftadan itibaren Eskişehirspor’un başına geçti…

Geldiğinde 11 haftada iki teknik direktör değiştirmiş, seri yenilgilerle özgüvenini kaybetmiş, 4 puanla ligin son sırasına demir atmış,  deyim yerindeyse futbol oynamayı unutmuş bir takım vardı…

Böyle bir takımı ayağa kaldırmak gerçekten kolay iş değildi…

21 yıllık teknik direktörlük kariyerinde 615 resmi maçı geride bırakan deneyimin bir diğer adı  “Samet Aybaba” işte böyle zorlu bir süreçte gelerek elini taşın altına koydu…

Daha ilk maçında farkını hissettirdi.  Konya’da alınan 3-2’lik yenilgiye rağmen gelecek adına umut pırıltıları saçan bir mücadele vardı…

  9 maçlık yenilgiden sonra nihayet, Mersin İdmanyurdu karşısında alınan 3-2’lik galibiyet belki de “Diriliş”in ilk sinyalleri oldu…

281 gün süren deplasman perhizi de Pazar günkü 2-1’lik Sivasspor galibiyetiyle son buldu…

Sezon başından beri yaşanan stresler, hüzünler hatta acılar yavaş yavaş yerini taze umutlara bırakıyor…

“Aybaba”lı Eskişehirspor’un giderek farklı bir kimliğe kavuştuğunu herkes görüyor. En azından koşmayan, ürkek, korkak, kırılgan yapı yerini koşan, savaşan, inançlı ve kazanmasını hatırlayan bir takıma bıraktı…

Ara transferde kulübe kazandırılan “Axel Meye, Figueras,  Kıvanç Karakaş, Kulach” ve genç “Murat Uçar”ın nasıl doğru bir tercih olduğunu Sivas’ta gördükten sonra hafta sonuna kadar bitirilecek transferlerinde takıma büyük katkı vereceğini beklemek sanırım hayalcilik olmaz…

Deneyimli teknik adam maç sonunda şunları söyledi: “15 maç ve 45 puan var ortada. Bir maç kaybedince bir düştük, bir maç kazanınca biz kurtulduk demek yanlış. Onun için sonuna kadar mücadele edeceğiz…”

Bir maç kazanmak bazen çok şey kazanmaktır…   

Biz Pazar günü yalnızca maçı kazanmadık.  En başta özgüven, cesaret ve motivasyon gibi direnişin yapı taşlarını da kazandık. Zorlu sürecin ateşi Sivas’ta yakıldı. Artık, kalan 15 haftaya daha inançla, daha güvenle bakabiliyoruz…

Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi