Çıraklıktan ustalığa geçen yarım asır

Ayakkabı olmazsa olmazımız, ayakkabıcılık ise kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerden… Onunkisi yarım asırlık bir hikaye…

4 Nisan 2022 12:06
A
a
Sütiş Eskişehir
Kazım Kurt Seçim 2024 DT haber içi
Ayakkabı olmazsa olmazımız, ayakkabıcılık ise kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerden… Onunkisi yarım asırlık bir hikaye… Çekirdekten yetişti… İlkokulu bitirdi, ayakkabı ustasının yanında çıraklığa başladı… Yaz demedi, kış demedi çalıştı, çalıştı, çalıştı… Evine ekmek parası götürebilmek için mesleğinin tüm zorluklarına katlandı. Şimdi ise bu mesleği icra eden birkaç ustadan bir tanesi. Ayakkabı Ustası Murat Kızılaslan, mesleğinin zorluklarını anlattı, meslek sırrının ise ‘Sabır’ olduğunu söyledi.



Sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Murat Kızılaslan. 1968’de Antalya’da doğdum. İlkokulu bitirdikten sonra okumayı beceremedik bir türlü. Mahallede gezerken İstanbul’da bir arkadaşım vardı çocukluktan yetişme. O ayakkabıcının yanında çalışıyordu. Bana ‘Niye boş boş geziyorsun? Benim usta çırak arıyor’ dedi. Biz de onun yanında çıraklığa başladık. Bu mesleğe öyle atıldım. Antalya’da başladım. Benim ustam 1960’larda Antalya’ya ilk dükkan açan şahısmış. Yaklaşık 5 sene çıraklık yaptım ustanın yanında. Babam havaalanında çalışıyordu. Oradan emekli olunca bizi Afyon’a getirdi. Afyon’da da ben yine böyle sipariş yapardım.


BORÇLARIMIZI BİLE ÖDEYEMEMEYE BAŞLADIK

Mesleğinizin zorlukları neler?
Kolay bir meslek değil. Yeni ayakkabı yapmak kolay değil, marifet ister. Kışın çok zor şartlarda çalışıyoruz. Açıkta çalıştığımız için sobayı yakmak zorundayız. Fatura daha dün geldi. Bin 263 lira elektrik parası geldi. Zaten açıkta çalıştığımız için ısınmamız zor sadece ayaklarımızı ısıtıyoruz. Ayaklar ısındığı zaman vücut da ısınıyor. Ben 90’dan beri bu çarşıdayım. Yaz kış böyleyiz. Eskiden gelirimiz çok iyiydi ama şimdi gerçekten borçlarımızı ödeyememeye başladık. Mal bile alamıyoruz. Malzemeci her geldiğinde zamla geliyor. Artık zar zor karşılıyor.


TAMİRE YÖNELDİK

Artık neden daha az ayakkabı üreticisi var?
El işçiliği zor olduğu için ve artık sipariş çok alamadığımız için genelde tamire yöneldik. Tamirde daha güzel para var. Çünkü köselenin kilosu olmuş 250-300 lira, vatandaş ayakkabı yaptıramıyor ki. Tamir daha cazip geliyor. Mesela bir spor ayakkabısının yüzü parçalanmış, delinmiş, ben bunun yüzünü orijinal gibi değiştiriyorum. Arkası ve önünü değiştirirsek 160 liraya falan mal oluyor. Bu ayakkabının orijinal fiyatı 800-900 liradır. İnsanlar yenisini alacağına tamir ettiriyor.


2 GÜNDE ÜRETİLİYOR

Bir ayakkabı nasıl üretiliyor? Bu süreci anlatır mısınız?
Bu üç bağcıklı makosen. Kalıba ördek burun derler. Deriyi kalıpla kesersiniz. Sayacı vardır bir de bizim meslekte. Bunu sayacıya veririz derisini keser, sayacı bize bunu diker geri verir. Biz de böyle kalıba çekeriz çivilerle. Böyle yatırırız bir gün durması lazım. Ertesi gün çivileri sökebilirsiniz. Ondan sonra bunun köselesini keseceğiz. Yani alt tabanını. Köselesini suya sokacağız. Kovalarımız vardır bizim. Yaklaşık bir saat suda kalmak zorundadır bu. Yoksa kuru kuruya işleyemezsiniz. Suyunu yavaş yavaş kendisi çekecek. İşler kıvama geldiğinde işçilik yapmaya başlarsınız. Sonra kanal açıp makinede dikiyoruz. Bu manda köselesidir. Birinci sınıf bir malzeme. Kalıptan çıkaracaksınız, ütüleyeceksiniz, kırışıklıklar kalmayacak. Boyasını falan vurduktan sonra müşteri artık giyebilir. Bir ayakkabı yaklaşık 2 günde çıkıyor. Şimdi daha kolaylaştı. Makineler çıkınca teknoloji baya bir yükseldi. Eskiden daha kolay yapıyoruz şu anda siparişleri.


BİR AYAKKABI 800 TL

El yapımı bir ayakkabının maliyeti nedir?
Şu anda köselenin sipariş yapmak istesek bile bir müşteriye yaklaşık 350-400 lirayı buluyor maliyeti. Müşteriye vermeye kalkarsan 600-700 TL alman lazım. İçi meşindir, dışı deridir, altı köseledir. Bunlar hep maliyetli iş. Ayda 4-5 tane sipariş zor çıkıyor. Özel kişiler yaptırıyor, ayağı rahatsız olanlar… Asgari ücretli bir vatandaş kalkıp da 700-800 TL verip özel ayağına ayakkabı diktiremez.

Bir ayakkabının kaliteli olduğunu nasıl anlarız?
Ayakkabının tabanında 3 tane alt alta şekil vardır. Baklava deseni vardır o plastiktir. Deri deseni vardır o içi dışı deridir. 3 tane deri alt altaysa bunun içi dışı deridir. 3 tane deri varsa kaliteli ayakkabı odur. El yapımı bir ayakkabıyı yaklaşık 5 sene rahat giyiyorlar. Tabi bu ayakkabı kışın giyilmez, özellikle kösele ayakkabı. Kar suyunu çeker, altı kaydırır. Uygun kullanıldığında 5 sene rahat gidiyor. 


ARTIK ÇIRAK YETİŞMİYOR

Yeni ustalar yetişiyor mu?
Çırak yetişmiyor artık. Çıraklık okulu var diyorlar da ben hiç öyle çıraklık okulundan bir usta yetiştiğini görmedim mesela Eskişehir’de. Burada 35 esnaf kadar varız ama nadir bulursun benim gibi çekirdekten yetişmiş ustayı. Benim 87’li bir oğlum var, biraz ona öğrettim. Onunla birlikte bu değirmeni yürütüyoruz yani çeviriyoruz çarkı. Bu meslek kolay kolay ölmeyecek bir meslek. Biz insanoğlu yalın ayak gezecek halimiz yok. Ayakkabı yırtılacak, patlayacak, bir tane usta şart yani. Ama bunun arkası yok, gelmiyor. Artık insanlar yönelmiyor. Benim ustam bana demişti ki; ‘Oğlum ben senin koluna altın bilezik taktım, dağın tepesine de çıksan zirvesine de çıksan sen aç kalmazsın’ diyordu. Ama artık yeni çırak yetişmiyor.


SABIR ÇOK ÖNEMLİ

Mesleğinizin sırrı nedir?
Sabır çok önemli, herkes esnaf olamaz. Esnaflık gerçekten çok sabır isteyen bir şey. 

Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon
Göründüğü gibi değil 4 Nisan 2022 12:52

Ben küçükken, gümüş işciliği atölyesine vermişlerdi. Çıraklık okulu beni BAKSAN sanayi sitesindeki bu yere yönlendirdiği için gitmiştim. Bir gün zor dayandım... Sebebi ise; İşle alakalı olmayan bir sürü ayakçılık yaptırmalarıydı. O zamanlar sanayide bakkal yok tabi, en yakın bakkal Batıkent mahallesinde. Adam sigara almamış, git bana sigara al diye gönderiyor. Mecburen gittim geldim, bu seferde diyor ki; Niye herkese bi ihtiyacı var mı diye sormadan bakkala gidiyorsun ? Ben hariç 15 kişi çalışanı var, onlarında ihtiyaçlarinı sormam gerekmiş. Daha kötüsü ise ben atölyede elime iş verirler diye beklerken, adam bana diyor sen kaynakçıya yardım et. Tehlikeli bir iş sınıfı, prese az daha elimi kaptırıyordum. Eldiven yok, ortam duman altı, gürültü had safhada, temiz hava yok. İş güvenligi namına hiç bir sey yok. Akşam mesai biter bitmez topukladım, bir daha gitmedim bile

0 3 Cevap Yaz
Gerçekler 4 Nisan 2022 12:36

Normaldir, şimdi bu adamın yanına gitsen ve işi öğreteceğin birisi var desen; Yalnız, benden beş para işlemez ona göre diye tembihleyecektir. Herkesin vakti kıymetli tabi, kim sabah 8 akşam 7 olarak, iş öğreniyorum diye bedava mesaiye kalır ??? Üstelik bunca pahalılığın içinde, sizce akıl işi mi ? Sonra artık dünya düzeni eski düzen değil ki, artık makina ve mekatronik, yazılımın devri. Ayakkabı el yapımı 3 günde üretildiğini söylüyor, doğrudur el emeği bir başkadır. Fakat adamın 3 günde ürettiği ayakkabıyı,  makineler 1 günde 300 adet olarak üretiyor. Bir başka husus ise 800tl ye ayakkabıya veren kişi sayısı binde beş veya ondur. Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar

0 4 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi