Atama ve seçim dönemlerinde ‘muhalif’ kesim tarafından bazı iddialar ortaya atılır. Ortada elle tutulur bir şey yoksa eski defterler açılır. Anadolu Üniversitesi’nde rektörlük seçim süreci devam ediyor. Eğitim-Bir Sen’liler son dönemeçte ‘atağa’ geçmişler. Sendikanın 2 Nolu Şubesi, Naci Gündoğan’ın atanmaması için son bir hamle yaptı. Garip ve karmaşık bir açıklamayla Naci Hoca’ya yüklenmişler! Cevapları defalarca verilmiş iddia ve sorularla Gündoğan’ı köşeye sıkıştırmaya çalışmışlar. Aslında soru sormuyorlar, çünkü cevapları biliyorlar! Amaçları YÖK’ü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı etkilemek... Ama bunu yaparken hayli zorlanmışlar. Bol bol yorum yapmışlar, senaryo yazmışlar. Aşırı solcu öğrenciler gibi ‘üniversiteyi yönetmeye’ talip olan aşırı sendikacılar, açıklamanın bir yerinde ‘zulüm görüyoruz’ bile demişler. 28 Şubat havası estirmeye çalışmışlar. Gündoğan’ın sabrı ve işlerinin yoğunluğu nedeniyle Eğitim Bir-Sen’lilerin yaptıklarından pek haberimiz olmuyor. Sendikadan bir iki kişi dinlendiğinde ‘çalışmaları sabote’ edenlerin, belge gizliliğini ihlal edenlerin bile olduğu ifade edildi. Anladığım kadarıyla birileri ‘son şans’ deyip Gündoğan’a yüklenmiş. AÜ’ye iki rektör gerekiyor. Biri akademik işlerle, bilimsel çalışmalarla, personelin özlük haklarıyla ilgilenecek diğeri de iktidara sırtını yaslayan ‘doyumsuz’ kişilerle ilgilenecek.
Kaynarca’dan cevap geldi
AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı İbrahim Yılmaz Kaynarca, hakkındaki yazılara cevap mahiyetinde bir yazı gönderdi. Sosyal medyadaki paylaşımlarından da örnekler gönderen Kaynarca, şöyle diyor:
“Cihan Bey...
- 12 adet yeni büro açıyoruz. Büyük bir gayretle. Tüm desteği teşkilattan alarak. Yeni yapılanıyorlar. Kurumsal baskılar vs. 3-4 gündür yapılıyor. Resmî açılışları olmadı.
- Kendime ait paylaştığım haftalık programlar ile ilgili kişisel fotoğraflarım kişisel hesabımdan sayfamdan hiç paylaşmadım. Toplu fotoğraf paylaştım. Duvarları inceleyen birinin bunu kaçırması imkânsız.
- Toplantılarda açıkça söylediğim için size de diyeyim. Belki de partide telefon konusunda en hassas başkanım. Biriken bilmediğimiz numaralar ile ilgili ekip arkadaşlarım ayrıca çalışma yapıyor.
- Ayrıca art alan sebeplerden haberdarım. Siz rahat olun.
- Bu ‘siyaset profesörü’ söylemi de benimle alakalı ise bu olamaz. Sohbet ortamında şaka diye bile kullanmam. Beni tanımadığınızı biliyorum. Her biri için dünya geçici. Ruz-ı mahşer. Selametle.”
‘Kaynarca ve fotoğraf’ bahsini burada kapatmak istiyorum. Garip fotoğraflar, paylaşımlar gelmeye devam ediyor. Ama artık siyaset konuşmalı, Tepebaşı’nı konuşmalı...