Alfabe zamanı…

7 Ekim 2016 09:18
A
a
Sütiş Eskişehir
Fransa'da devrimin başlamasından daha 15 yıl geçmeden "Napolyon" kendini imparator ilan eder...
Avusturyalı prensesle evlendikten sonra, İsviçreli düşünür "Pestalozzi", kendisiyle görüşmek ister. Yaşamının büyük bölümünü halkı eğitmek ülküsü ile geçiren Pestalozzi’yi Napolyon uzun süre oyalar...
Nihayet, Avrupa’daki yağma savaşlarından kendine göre zaferle döndüğü gün kabul eder...
Ancak, Pestalozzi daha ağzını açmadan konuşur:
"Benim alfabeyle uğraşacak zamanım yok!"
Gerçekten o tarihlerde Napolyon’un alfabeyle uğraşacak zamanı yoktu. Boğa hormonları ile beslediği cinsel güdüsü bambaşka işlerle uğraşmaktaydı!..
"Peki, Bastil'i yakan halk neredeydi?"
Bunun nedenini eğitimci düşünür "Condercet" söylemişti:
"Bozuk düzenlik ve kara baskı, işte uyandırılmadan önce özgür olan ulusların gerçeği..."
……..
Fransa'nın yaşadığı o günler, şarap içmenin "kahramanlık", tavanı basık ilkel kahvelerde oturup çene çalmanın "yurttaşlık" sayıldığı bir ortamdı.
Halkına sürekli vergi bindiren Napolyon'sa, rolünü benimsemiş bir aktör gibiydi. Daha kolay yolu seçti:
"Uyanmamış Fransa'nın taze çiçeklerini yok etmek ve Avrupa'yı yangın yerine çevirmek..."
……..
Böyle bir Fransa'nın örneği bugün hala dünyada var...
Ya bizde?
"Neyin kahramanlık, neyin yurttaşlık sayıldığını anımsatmaya gerek var mı?"
Doğu'daki bir okulda, bir sırada 5 öğrenci oturuyormuş...
Kime ne?
"Öğrenimsiz özgürlük ve eşitlik, düşten başka bir şey değildir..."
Hem sonra...
"Alfabeyle uğraşacak zamanımız yok!"
************************************************
Kolsuz Yaşar'dan
En eski atamız "Yamyam" çıkmış...
"Birbirimizi yediğimizin kanıtıdır..."
***********************************************
Cuk
Karım ve ben 25 yıl çok mutlu yaşadık.
"Sonra da tanıştık..."
                                                        Rodney Dangerfield
***********************************************
Günün İncisi
Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır..
"Biz onu öldürmedikçe..."
                                               Balzac
*******************************************************
Özdeyiş
Bir fikir tutsağı değil, sahibi olun...
                                                         Hanri Benazus
*******************************************************
Günün Balı
Eğer dünya delikanlı olsaydı..
"İnanın yuvarlık olmazdı!"
                                                    Balthör
*********************************************************
Günün Sorusu
Yapılan bir araştırmaya göre, AKP'nin politikalarını en çok "En zenginlerle, en yoksullar" destekliyormuş.
Bu durumda "en saf" hangisi oluyor?
 
*********************************************************
Gong
Otururken idealistiz..
"Bitirince artist..."
                                              Yasin Yasin
*****************************************************
Günün Sözü
Hata yapmak bir şey değildir.
Hata yaptığını unutmak kötüdür...
                                              Konfüçyüs
 ***************************************************************
FOTO: Ekte
1933 yılı Eskişehir'inden...
 
- İşgalden bu tarafa Eskişehir Belediyesi yanmış, yıkılmış, harap bir şehrin tanzimi, planlaştırması, imarı gibi büyük bir yük altına girmiş bulunuyordu...
Şehrin ne muntazam bir kaldırımı, ne içilecek bir suyu, ne de temiz bir oteli vardı...
Bilhassa, 1923'te iş başında bulunan belediye reisi ile son defa intihap edilen belediye heyeti,  derin bir mesuliyet sevgisi ile çalıştılar.
"Önce şehrin haritası ve planı yapıldı."
"Köprübaşı"nın sahası genişletildi.
İstasyon Caddesi'ne ve çarşı boyuna parke kaldırımı döşetildiği gibi, küçük caddelerin çokları da yeniden tanzim edildi.
Su mecrası islâh edilip, Porsuk'un iki tarafındaki sazlıklar kurutuldu.
"Yalaman Adası'na da güzel bir gezinti yolu açıldı..."
……..
Yukarıdaki bilgileri, Eskişehir Halkevi tarafından çıkarılan "Halkevi" dergisinin 1933 yılı Temmuz-Ağustos sayısından aktardık.
Peki, neden gerek duyduk?
Biliyorsunuz,  "Kerbela" yakıştırması bile yapılmıştı...
"15 yıl önceki Eskişehir'i düşünüp de, bugünün Eskişehir'inin değerini anlayabilmek için..."
Tam 83 yıl önce, Eskişehir'e nasıl bakmış Eskişehir halkı görüyoruz...
Ya bugün?
"Hala sıkılmadan at gözlüğü ile bakmasını seviyoruz!.."
 *****************************************************************
Günün Şiiri
Başlangıç
Serçelerin kanat çırpışlarında
Girer pencereden ilk yazın kokusu
Dört duvar arasında paramparçadır geceler
Töreni sarar o büyük tcorku
Sonra garipsi bir ansıma başlar
Yaşama çabasına sarılırsın son gücünle
Silinir tüm karanlıklar ışır çevren
Umutlar birer birer gelir yepyeni günle
Ipılık Kanat çırpışlarında gecelerin
Bir türkü çınlar kulaklarında
Göz kırpar hastane odasındaki çiçekler
Bitişin en güzel başlangıcında...
                                                                 A. Nadir Caner (Türk Dili-1973)
*********************************************************************
Platon'dan ayrılan insanlar
Platon, insanları üç gruba ayırıyor:
"Zenginleri sevenler, şerefini sevenler ve bilgiyi sevenler..."
Eğer bir toplumda herkes zenginliği severse denge bozulur.
Şerefi sevenler, bilgiyi sevenler de o kadar çok olmalı.
"Kimbilir, esas zengin de onlardır belki..."
************************************************
İnadım kimsede yoktur!
Adam inatçı mı inatçı, "Benim inadım kimsede yoktur" demiş:
“Geçen gün dişçiye gittim. İnadımdan ağrıyan dişimi göstermedim. Dişçi de hırsından hepsini çekti…”
"Aklına şaşayım" demiş arkadaşı:
"Ben geçen gün eve geç gittim. Üç kere çaldım kapıyı bizim karı açmadı. İnat ettim, kapıda yattım. Bir daha da çalmadım kapıyı..."
Onları dinleyen Karadenizli gülmüş:
"Ula sizin ki de inat midur?" diye başlamış:
"Ben evlendim. O gece karı biraz naz ettu. Benim inadum tutti. O gün, bu gündür yedi yıl geçti,  karımın odasına girmedim..."
Biri kahkahayı basmış ve "Çok attın emmi oğlu" demiş:
"Tam üç çocuğun var, onlar nasıl oldu?"
Karadenizli yine gülmüş:
"İnadumdan sormadım ki, kimdendur!"
***********************************************
 
 
Dünyanın her yerinde
Küçük çocuk okul dönüşü babasına anlatır:
“Öğretmenim bazı Afrika ülkelerinde, bir erkek karısını ancak evlendikten sonra tanırmış dedi.”
Babası, "Yalnız Afrika'da mı oğlum?" demiş:
"Dünyanın her yerinde öyledir..."
*****************************************************
O polis memuru
Sinemacı "Sinan Çetin’in oslu Rüzgar Çetin, "hatırlı bürokrat dostlar, dost gazeteciler" ve "para"nın hayli konuşulduğu bir yargılama süreci sonunda 8 ay gibi kısa hapislikten sonra özgürlüğüne kavuştu.
Geriye kalanlar...
Suçlu ama babadan güçlü "Rüzgar Çetin"in arabasıyla çarparak öldürdüğü polis memuru "İsmet Fatih Alagöz"ün dul eşi ve yetimleri...
Vatandaşın vicdanında isyan duyguları...
Ve de "Rüzgar Çetin"i savunmak için atılan kimi mesajlar da geride kalanların arasında yer aldı...
Biri şöyleydi:
"O polis memuru bir gün bir şekilde nasıl olsa ölecekti. Ama Rüzgar Çetin sayesinde şehitlik mertebesine ulaştı!"
*************************************************
Günün Olayı
Paralı yandaş "alkollü olarak polis şehit etse" bile serbest bırakılırken, baklava çalan çocuklar 9 yıl hapis yatar!
“Burası Yeni Türkiye!..”
                                                 Akif Kökçe
*****************************************************
Günün Biberi
Merak bu ya...
2014 yılından önce FETÖ yandaşı olup, 2014'ten sonra FETÖ karşıtı olanlar dönek tanımına giriyor mu?
Ne dersiniz?
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi