Hayır çıkarsa kıyamet kopmaz

ABONE OL:google news abone ol butonu
Videoyu Aç Hayır çıkarsa kıyamet kopmaz
A
a

Parlamenter sistem, siyasi ve ekonomik operasyonlara dolayısıyla istikrarsızlıklara açık bir sistem. Bunu yaşayarak gördük. Koalisyonlar, krizler, darbeler… Kaynaklarımız heba oldu.

Sütiş Eskişehir
Kazım Kurt Seçim 2024 DT haber içi
Hayır çıkarsa ne olur? Kıyamet kopmaz. Hayır çıkarsa şu olur; bu sistemin riskleri üzerinde oturmaya devam ederiz. Ama ‘evet’ çıktığında bir umut var. İstikrarın gelme umudu var…

AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü’ye ‘parlamenter sistemi neden değiştirmek istiyorsunuz’ diye sordum. Son 70 yılı özetleyip örnekler veren Ünlü’nün ‘darbe, operasyon, kriz ve koalisyon’ dolu sözcükleriyle verdiği cevap şöyleydi: “Parlamenter sistemde cumhurbaşkanlığı seçimleri her zaman krizlere neden oldu. Fahri Korutürk’ün seçiminde de yaşandı. Darbeyle gelen Kenan Evren… Yine beş partinin bir araya gelerek Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı seçilmesi. Sezer’in kendisini o göreve öneren Bülent Ecevit ile ters düşmesi, krize neden olması. 2007 yılında yine parlamentonun Cumhurbaşkanı seçmesi gerekiyor. Maalesef o dönemde hiç anayasada yer almayan, teamüllerde yer almayan 367 garabeti ortaya atıldı. Bunu Anayasa Mahkemesi de onayladı. CHP’de ciddi manada destekledi. Cumhurbaşkanlığı öyle bir organize edilmiş ki orası kurtarılmış bir bölge… Zaten 1980 anayasası ile birlikte Cumhurbaşkanı çok geniş yetkilerle donatılmış Kenan Evren’in de önermesi ve yönlendirmesiyle birlikte çok geniş yetkilerle donatılmış ama sorumluluğu olmayan bir makam ihdas edilmiş. Ve orası bir kurtarılmış bölge. Tercihen de orada emekli bir generalin olması gerekiyor. Siyasi partiler, kendilerine çizilmiş alanın dışına çıktıklarında Cumhurbaşkanı veto sistemini kullanarak onları orada tutacak. Onlara orada hareket alanı bırakmamak için bir alan tespit edilmiş. AK Parti iktidara gelince Ahmet Necdet Sezer’in sürekli veto etmesi, ülkenin vekâletlerle yönetilir hale gelmesi de ayrı bir tespitti. Orada AK Partili bir Cumhurbaşkanının olmaması için böyle bir garabet uyduruldu. Devamında da 27 Nisan e-muhtırası yayınlandı. Seçimler öne alındı, AK Parti yüzde 47 ile iktidar oldu. Seçimden sonra 367 meselesi yine ortada duruyor. MHP’nin genel kurula girmesiyle birlikte 367 sağlandı ve Cumhurbaşkanı seçildi.”

10 yıldır ‘değişmesi’ gerekiyor
O günkü başbakanımız “Madem Cumhurbaşkanlığı seçimi böyle krizlere neden oluyor. Halka soralım. Cumhurbaşkanlarını parlamento seçmeye devam mı etsin, halk mı seçsin? Yapılan referandumla yüzde 70’e yakın bir oyla halk ‘Cumhurbaşkanını ben seçeceğim’ dedi. O referandumdan sonra fiili bir durum ortaya çıktı. Türkiye’de artık sistemin halkın verdiği o karara istinaden yeniden inşa edilmesi ihtiyacı ortaya çıktı. Bu siyaset yapan herkesin bildiği bir şey. Geriye dönüş yapamayız. Tekrar parlamento seçsin gibi bir durum olamayacağına göre… O verilen karar doğrultusunda sistemin inşaa edilmesi gerekirdi. Edilmedi. İmkân da verilmedi. AK Parti anayasa hukukçularıyla bir girişim yaptı ama bu defa da bir kapatma davası ortaya çıktı. O günkü ortam ve siyasi partilerin tavırları anayasa değişikliği yapmaya, yeni bir anayasa yapmaya imkân vermedi. 2011’deki seçimlerden sonra tüm partilerin katılımıyla ortak bir komisyon kuruldu bazı maddeler kabul edildikten sonra bir yerde arkadaşlar uyuşmazlık yaptılar. O da dağıldı… Ama fiili durum ortada ve giderilmesi gerekiyor. MHP geçtiğimiz aylarda fiili durumun giderilmesi gerektiğini söyledi ve anayasa değişikliği ortaya çıktı. Burada garip bir durum var. Anayasa değişikliği için metin hazırlandıysa buna CHP’nin de katılması gerekirdi aslında. Bu şapkadan çıkmış bir tavşan değil.

Sadece ‘hayır’ demek doğru değil
Ortada 2007’den beri var olan bir durum var. Hatta 2014 yılında halk bir Cumhurbaşkanı seçti. O Cumhurbaşkanı halka ‘ben çok iyi resepsiyon yaparım, çok iyi büyükelçi kabul ederim’ demeyecek. Bizim Cumhurbaşkanı adayımız da diğer adaylar da benzer vaatlerde bulundu. Bizim adayımız ‘ben terleyen bur Cumhurbaşkanı olacağım, protokol Cumhurbaşkanı olmayacağım’ derken diğer partilerin aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu da ‘ekmek için Ekmeleddin’ dedi. Yani icraatın üzerine yönelik vaatlerde bulundular. Tüm bu gerçekler orta yerde dururken siz yapılan bir anayasa değişikliği metnine ya katkı yapacaksınız ya da sizin de bir anayasa değişikliği metni hazırlamanız gerekirdi. Yapılan anayasa değişikliğine sadece ‘hayır’ demek doğru değil. Yüzde 25 oy alan bir partinin bunu yapmaması gerekiyor. Çözülmesi gereken bir durum var.

Anarşi ve teröre zemin hazırlıyor
Parlamenter sistemin sıkıntılarını yıllarca yaşadık. 1950’de Menderes iktidara gelince yine o dönemde diktatör olduğu, baskı rejimi oluştuğu, darbe olduktan sonra Menderes’in uçaklar dolusu altınla yurt dışına kaçmaya çalıştığı gibi şeylerle karşılaştık. 60’dan 65’e kadar ara rejim hükümetleri geldi. Adalet Partisi 1965’te tek başına iktidara geldi. Sonrasında yine bir operasyonla, yine bir istikrarsızla 1971 muhtırası yapıldı. 1971 ile 1980 arasında tam 12 hükümet kuruldu. CHP-MHP koalisyonu, CHP’nin azınlık hükümeti, Adalet Partisi, MSP ve MHP’nin kurdukları Cephe Hükümetleri… Bunlar 10-12 ay süren kısa süreli hükümetler. 1980’e kadar… Bu istikrarsız siyasi sistem neyi getiriyor? Ekonomik istikrarsızlığı getiriyor. Ekonomik istikrarsızlık da anarşi ve teröre zemin hazırlıyor. Devamında da 1980 darbesi… 

Parlamenter sistemi biliyoruz
1983’te Anavatan Partisi’nin tek başına iktidarı geldi. 1991 yılında DYP-SHP koalisyonu birlikte ülkede yine koalisyonlar dönemi başladı. 90’lı yıllar ülkenin karanlık yıllarıdır. Özellikle 93 yılı. DYP-SHP koalisyonu bir müddet devam etti. Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte Tansu Çiller-Deniz Baykal-Murat Karayılan kısa süren bir koalisyon, devamında ANAP-DYP koalisyonu. 95 seçimi sonucunda altı ay süren ANAP-DYP koalisyonu oldu. Sonra DYP-RP koalisyon kurdu. Hep istikrarsızlıktır. 94 yılındaki 5 Nisan kararlarını hatırlayın. Ekonomik kriz. Ciddi bir devalüasyon yaşandı. Refah-Yol Hükümeti kuruldu ve bir yıl devam etti. Ardından 28 Şubat kararları… Post-modern darbe yapıldı. Hüsamettin Cindoruk uydurma bir parti kurdu. Ben mali müşavir olduğum için naylon faturayı iyi bilirim. Naylon parti kuruldu… DYP’den 100 milletvekili Demokrat Türkiye Partisi’ne transfer edildi. DTP hiç seçime girmeden iktidar ortağı oldu. 99 seçimlerinden de koalisyon çıktı.  Ana-Sol-D ve Ana-Sol-M hükümetleri kuruldu. Ne oldu? 2001’de Türkiye’nin en büyük krizi patladı. Parlamenter sistemi biliyoruz. Bunları yaşadık. Bundan sonra da yaşanması aşikârdır.

Avrupa’nın ‘hayır’ için mücadelesi
7 Haziran 2015 seçimleri. O seçimler sonrasında koalisyon olsa ömrü bir yıldı. Ya seçim tekrarlanacak ya da başka koalisyonlar denenecekti. Mevcut sistem bu tür operasyonlara çok açık bir sistem. Siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklara açık bir sistem. Yüksek faizler, üretimin düşmesi, faiz batağına saplanmak demek. Ülke kaynaklarının heba edilmesi demektir. Böylece ülkenin geri kalması planlanıyor. Avrupa’nın ‘hayır’ çıkması için mücadele etmesinin nedeni de budur. Operasyona açık bir sistem istiyorlar. Koalisyon dönemlerinde bu ülkeye terör de, istikrarsızlık da ihraç edebilirsiniz. Mevcut sistem her an her şeyin yapılabileceği bir niteliktedir. Hayır çıkarsa ne olur? Kıyamet kopmaz. Hayır çıkarsa şu olur. Mevcut sistemin riskleri üzerinde oturmaya devam edeceğiz. Ama evet çıktığında istikrarın gelmesi umudu var.
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi