Kerpiç duvardaki el izleri!

Cüneyt Arkın, ülkemizin yetiştirdiği en büyük sinema sanatçılarından biri… Asıl ismiyle Fahrettin Cüreklibatur! Eskişehirli olduğunu hemen hemen her fırsatta söyler

29 Mart 2020 10:55
A
a
Sütiş Eskişehir
Cüneyt Arkın, ülkemizin yetiştirdiği en büyük sinema sanatçılarından biri…
Asıl ismiyle Fahrettin Cüreklibatur!
Eskişehirli olduğunu hemen hemen her fırsatta söyler. Yıllar önce Hürriyet’te yayınlanan bir söyleşisini okudum. Çocukluğunu ve gençliğini anlatırken, Eskişehir'in ve Türkiye'nin yıllar önce nasıl olduğunun da ip uçlarını veriyor.
-Bizanslılara mı, hayata karşı mı savaşmak, hangisi daha zordu? Şeklindeki soruya verdiği yanıt oldukça ilginçti:
-Savaşçılık genlerimde var. Sülalem Tatar soyundan; Kırım’dan gelmişler. Babam da İstiklal Savaşı gazisiydi. Eskişehir’de doğup büyüdüğüm bozkırlar için “Engerek yılanı bile yaşamaz” denirdi. Güneş toprağı öylesine yakardı ki, fırına girmiş gibi olurdunuz. Bir yanda kuraklık, bir yanda hastalık almış başını gidiyordu...
O yıllarda çocukların oyuncakları nelerdi, evler nasıldı, derseniz.
–Bütün oyuncaklarım, hatta bilyelerim bile topraktandı. İki odalı kerpiçten bir gecekonduydu oturduğumuz yer. Düşün, tuvaleti bile en az evin 200 metre dışındaydı yahu...
Cüneyt Arkın'ın küçük ablası sevdiği birisine kaçmış. Babası da onu reddetmiş. Arkın yıllar sonra bir Şubat ayında onun yanına gitmiş. Bir de bakmış ki, gecekondusunu kendi yapıyor. Dışını elleriyle sıvamış. Duvarın dört biryanında el izleri kalmış...
Ablası öldükten sonra Cüneyt Arkın ne yapmış dersiniz...
-Söküp oradaki el izlerini almış...
Cüneyt Arkın, Tıp Fakültesini bitirdikten sonra bir süre doktorlukta yapmış. O yıllarda Anadolu'da doktorluk yapmak zor. Başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor:
–Kadınlara iğneyi bile şalvarın üzerinden yapardık. Çıplak ete iğne yaptığımı hiç hatırlamıyorum. Bir gün katır sırtında jandarmayla beraber köylere gittik. Baktım bir evden feryatlar yükseliyor. İki kocakarı elleri kir içinde doğum yaptırmaya çalışıyorlar. Belli ki bebek ters geliyordu. Hemen müdahale etmek istedim ama kadının kocası çifteyi göğsüme dayadı!
 

BUĞDAYIN SESİNİ DİNLE!

Cüneyt Arkın, Cengiz Semercioğlu’na verdiği bir röportajda ise doğduğu Karaçay köyünü ve babasıyla olan anısını şöyle anlatıyor:
-Kayaları ezdik, tek tek küçülttük, küçülttük, sonra toprakla karıştırıp gübreledik. Babam 40 torba buğday getirdi ve onları ektik. Bir sabaha karşı bozkırın güneşinde beni uyandırdı ve ektiğimiz tarlanın kıyısına götürdü. “Bak oğlum, buğday filizleri büyüyor, sesini duyuyor musun?” dedi. Müthiş bir şey! Ben o filizlerin büyüme sesini duyarak yetiştim. Aileye ekonomik katkım olsun diye yılda 3 ay bekçilik yapardım. Orada çiçeği, böceği, yağmuru, güneşi, bulutu öyle bir yaşadım ki... Tüm bunlar bende bir yürek zenginliği yarattı. Ve ben Cüneyt Arkın olduğum zamanda da harcadım o güzellikleri.
 

TÜRKER İNANOĞLU’NUN HAYATINI NASIL KURDARDI!

 
Cüneyt Arkın, sinemaya başlamadan önce bir süre doktorluk yaptı!
Sinemaya başladıktan sonra da ünlü yönetmen Türker İnanoğlu’nun da hayatını kurtardı.
Türker İnanoğlu, Semercioğlu’na Arkın’ın kendisinin hayatını nasıl kurtardığını şöyle anlatıyor:
-Ben de Cüneyt’e hayatımı borçluyum. Birinci “Kara Murat” filmini Belgrad Ormanları’nın içinde Bilezikçi Çiftliği vardı, orada çekiyorduk. Bir gün orada top oynarken, top göğsüme geldi ve kalbim durdu. Cüneyt kalp masajı yaparak bana nefes aldırttı. Sonra ambulans geldi, Cüneyt hayatımı kurtardı. Cüneyt’in bu yaptığını asla unutmam.
 

YILMAZ GÜNEY’E VEFA!

12 Mart dönemi sırasında, 4. Altın Koza Film Festivali'nde (1972) jürinin ilk oylamasında Yılmaz Güney'i Baba filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu seçti! Ancak, siyasi baskılarla Güney'in yerine, ilk oylamada Yaralı Kurt filmindeki performansıyla ikinci olan Cüneyt Arkın'ı en iyi erkek oyuncu seçti.
Arkın bu karara tepki gösterdi ve ödülü reddetti!
 

ASLANLAR ASLANI!

Yılmaz Büyükerşen - Cüneyt Arkın
Yılmaz Büyükerşen (önde daire içinde) lisede izci oymağındaki arkadaşları ve Cüneyt Arkın'la (Fahrettin Cüreklibatur ayakta daire içinde) beraber

Cüneyt Arkın, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile de sınıf arkadaşı. Büyükerşen Vehbi Koç Ödülü’ne layık görüldüğünde kendisine Büyükerşen ile ilgili düşünceleri sorulduğunda şu yanıtı veriyor:
-Sınıfımızın en sosyal delikanlısıydı. Bir kere zekiydi. Zekanın olduğu yerde her zaman güzellik vardır. İyi öğrenciydik. Yararlı öğrenciydik. Koşuşturup dururduk. Koskoca Moliere’in oyununu sahneye koymak, kıyafet, dekor ve sarayıyla... Dekorları kendi yaptı. Saray yaptı Yılmaz Büyükerşen... Bütün onlara baktığın zaman çocuk şeyinden belli olur derler ya... Bugünlere geleceği belliydi. Aslanlar aslanıdır o!
 
 
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon
Onur 3 Nisan 2020 18:00

Yahu Cüneyt Arkın meşhur olmasaydı kim hatırlayacaktı onu! Meşhur olunca arkadaş oluyor. Fotoğraftaki diğer kişiler ayıp olmuyor mu! Ben de aynı okuldan mezun oldum. Ama hiç meşhur olan arkadaşım yok.

0 0 Cevap Yaz
il-ka 29 Mart 2020 11:46

Çok güzel bir yazı Sayın Ali Baş'a teşekkürler bizleri eskiye götürdüğü için

0 10 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi