Eskişehir belediyeleri AK Partili olacak

Harun Karacan’ın ciddi bir tanınırlığı olduğunu düşünerek özgeçmişini yazma gereği duymadım. O nedenle direkt konuya girelim isterseniz…
Karacan’la Odunpazarı tarihi bölgede bulunan iletişim ofisinde buluştuk. Ofise girmeden önce biraz kapı önü sohbeti yaptık. Tabi, Karacan yerinde duramıyor, her gördüğü vatandaşın yanına gidiyor, tokalaşıyor ve biraz da sohbet ediyor. Yetmiyor, fotoğraf çektirmek için birini arayan turistlerin yanına gidiyor, “Ben çekerim” diyerek yardımcı oluyor. Belki yarım saat bu şekilde kapının önünde vakit geçirdik.
Selam verilmeyen biri kalmadığına karar verdikten sonra ofise yöneldik. O sırada Karacan danışmanlarından bir tanesini çağırdı ve “Şu yolun haline bak, yukarıdan aşağıya bozuk, ilgilenin” talimatını verdi. Danışmanları herhalde Odunpazarı Belediyesi’yle iletişime geçmişlerdir. Şu anda yolun vahameti nedir, yapıldı mı yapılmadı mı bilmiyoruz tabii ki. Ama gider bakarız.
Neyse bu talimatın ardından ofise çıktık ve sohbetimize başladık…
 

• Harun Karacan’a; iktidar partisinin 13 kişilik a takımı içerisinde yer almasının, dolayısıyla ülkeyi yönetenlerden bir tanesinin de Eskişehir’e nasip olmasının büyük bir şans olduğunu ifade ederek cümleme başladım ve şu soruyu yönelttim: Sivil toplum ve halkla ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı oldunuz. Bu anlamda çalışmalarınızı anlatır mısınız?

SİYASİ BİR KİMLİĞİM OLSADA GELDİĞİM YER STK’LARDIR
“Öncelikle şunu söylemeliyim ki, ben sivil toplum örgütlerinin içinden gelen ve sivil toplumun demokrasinin temeli olduğunu bilen biriyim.  İki dönem Eskişehir Ticaret Odası Başkanlığı görevimle birlikte Türkiye’nin en büyük sivil toplum ve Mesleki örgütü olan TOBB’da yönetim kurulu üyeliği yaptım. Şu anda siyasetçi kimliğim ve siyasi bir unvanım olsa da geldiğim yer STK’lardır.
HERHANGİ BİR GÖREV İÇİN ÇABA HARCAMADIM
Ne STK görevlerim sırasında ne de siyasette hiçbir zaman gelecek planlarım olmadı. STK’ların da, siyasetin de, insanlara hizmet edebilmenin en demokratik ve gerekli alanları olduğuna inanmış biriyim. O yüzden, bugüne kadar herhangi bir görev için çaba harcamadım. Her defasında bir görev teveccüh edildi ve benden bu görevi yerine getirmem istendi. AK Parti genel başkan yardımcılığı görevi de Sayın Cumhurbaşkanımız ve genel başkanımızın bana tevdi ettiği bir görevdir. Bu görevde geleceğe yönelik tek planım ise, verilen görevi en iyi şekilde yapmak suretiyle hem Sayın Cumhurbaşkanımızın ve genel başkanımızın teveccühünü boşa çıkartmamak hem de mensup olduğum partime olabildiğince katkı sağlamaktır.
MÜHİM OLAN ÜLKEMİZİN MENFAATİDİR
Şahsım ve temsil ettiğim Adalet ve Kalkınma Partisi adına bizim makam ve mevki ile ilgili bir lüksümüz yok, onlar bir kenardadır, bizim için mühim olan davamızdır, ülkemizin menfaatidir.
KARACAN’IN PROJELERİ…
Sizin de bildiğiniz gibi halkımızın içinde olmayı, dertleriyle dertlenmeyi, sıkıntılarıyla üzülmeyi bilen birisiyim. Artık bu görevimizle halkın istek ve taleplerini hükümete ulaştırabilecek bir yerdeyiz. Bu nedenle çalışmalarımıza hemen başladık. İlk ziyaretlerimizi STK’larımızın ve sendikalarımızın genel başkanlıklarına gerçekleştirdik. Plan ve programımızın önceliğini ise “Sürekli istişare” olarak benimsedik. Çünkü konuşmadan asla sorun çözülemez.
Hiçbir görüş ve köken ayırmaksızın 81 ilimize ulaşacağız, halkımızın taleplerini ve sorunlarını dinleyeceğiz. Aldığımız notlarımızı da Cumhurbaşkanımız ve genel başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a rapor olarak takdim edeceğiz.
Şu anda Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı olarak projelerimizi kısa vade, orta vade ve uzun vade olmak üzere planlamaktayız. Süreçle beraber bunları sizlerle de paylaşacağım.”
 

• Karacan’ın aldığı görev ve sorumluluğun içeriğini ve önemini dinledikten sonra tüm siyasi partiler adına şu soruyu sordum: Sizce siyasi partiler için sivil toplum ve halkla ilişkilerin önemi nedir?

STK’LAR VE KAMU KURUMLARININ İLİŞKİSİ İSTENİLEN DÜZEYDE DEĞİL
“Sivil toplum kuruşları adı üzerinde toplumun vazgeçilmez unsurlarının başında yer alan kuruluşlar. Önemli görevler üstleniyorlar. Üstlendikleri en önemli görevlerin başında da ülke yönetimine sağlamış oldukları katkılar geliyor. Sivil toplum kuruluşları ile kamu kurumları arasındaki ilişkiler istenilen düzeyde değil. Çünkü söz konusu ilişkiyi düzenleyip, üzerinde uzlaşılmış ve karşılıklı sorumlulukları içeren bir mevzuat bulunmuyor. Böyle bir çerçeve olmayınca STK’lar ile kamu kurumları arasındaki işbirlikleri genelde kişisel bağlantılar ile kurulabiliyor.
BİRÇOK KAMU KURUMU DİYALOG KURMUYOR
Çoğu zaman da sözünü ettiğimiz işbirliği kurumların inisiyatifine kalıyor. Bu durum da ister istemez önümüze başka bir sıkıntıyı getiriyor. Şöyle ki birçok kamu kurumu diyalog kurma anlamında inisiyatif almak istemiyor. Bu olmayınca da sivil toplum örgütleri paydaş olamıyor, süreçten dışlanıyor.
YASAL DÜZENLEME SİNYALİ
Tüm bunlardan hareketle kamu kurumları ile STK’lar arasındaki ilişkiler belki yasal düzenlemeler ile daha iyi bir hale getirilebilinir. Yapılacak olan düzenlemeler uluslararası standartlara uyumlu hale getirilebilinir. Kısacası, STK’lar ile kamu ilişkilerinin bir çerçevesi oluşturulabilinir.
STK’LAR VE HÜKÜMETİN BİRBİRİNDEN BEKLENTİLERİ VAR
İşte bu yüzden siyasi partiler için sivil toplum örgütleri ve halkla ilişkilerin öneminin büyük olduğunu düşünüyorum. Hele hele İktidar partisi için bu görevin öneminin daha da fazla olduğuna inanıyorum. Çünkü bugün için sivil toplum örgütleri ile ülkeyi yöneten iktidar partisi arasında ciddi bir köprünün olması gerekiyor. Üstlendiğimiz bu görevin, aslında bu sözünü ettiğimiz köprünün de ta kendisi olduğunu düşünüyorum. Bugün için STK’ların ülkeyi yöneten iktidardan beklentileri, ülkeyi yöneten iktidarın ise STK’lardan bir takım beklentileri ve istekleri var. Bu karşılıklı beklentilerin ve isteklerin karşılanması ve asgari müşterekte buluşulmasının sağlanması, bir anlamda bizim işimizi iyi yapmamızla mümkün olacak. Ben görev sürem boyunca STK’lar ile iktidarımız arasında, masanın her iki tarafında da yer almış biri olarak, üstlendiğim köprü vazifesini en iyi şekilde yapacağıma inanıyorum.”

• Karacan’ın vazifesiyle ilgili yaptığımız sohbetin ardından birazda Eskişehir özeline girelim istedim ve 2019’u sordum. Tabi Karacan Eskişehir hedeflerini anlatmakla kalmadı…

 
ATATÜRK VURGUSU
“Artık daha güçlü bir Türkiye var. İnşallah 2019’dan sonra da yine halkımızdan aldığımız güçle ilk hedefimiz 2023, 2053 ve daha sonra 2071’e emin adımlarla ilerleyeceğiz. Bu Eskişehir’in veya başka bir ilin değil ülkemizin meselesi. Gazi Mustafa Kemal’in de dediği gibi muasır medeniyet seviyesine çıkma meselesi bu. Allah’a şükür hiçbir endişemiz yok ama bunun rehavetine kapılmakta yok. Bizim çok güzel bir sloganımız var, “ilk günkü aşkla” çalışmaya devam edeceğiz.
 
BELEDİYELERİN TAMAMI AK PARTİ’YLE BULUŞACAK
 
2019 ve sonrası, Cumhurbaşkanımızın yüzde 50’nin üzerinde bir oy alarak yeniden seçildiği, AK Parti iktidarının yine tek başına iktidar olarak görevine kaldığı yerden devam edeceği ve Eskişehir’de de belediyelerin tamamının AK Parti ile buluşacağı yıl olacaktır.
 
ESKİŞEHİR HİZMETLERİMİZLE ÜST BASAMAKLARA TIRMANDI
 
Eskişehir, 15 yıllık AK Parti iktidarı süresince muazzam diyebileceğim hizmetlerle tanıştı. Ulaşımdan tutun da, eğitim ve sağlığa kadar mevcut tüm sıkıntılarının ortadan kaldırıldığı bir iktidar dönemini yaşadı Eskişehir. Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak uluslararası alanda büyük bir itibar sahibi oldu. Biz genelde yaptıklarımızla övünen bir parti değiliz. O yüzden 16 yıl boyunca yapılan hizmetleri ve bu hizmetleri burada sıralamayacağım. Ancak yapılan yatırımlar sayesinde Eskişehir gelişen iller sıralamasında üst basamaklara tırmanan bir kent oldu. Zaten hemşerilerimiz de kendisi için yapılan bu hizmetlere teşekkür anlamında hemen her genel seçimde partimizi birinci parti durumuna getirdi. Bu güzel ülkenin güzel insanlarının her türlü hizmete layık olduğuna inanıyoruz. Bu ilke doğrultusunda Eskişehir’in bugüne kadar gördüğü ilgi, alaka ve hizmetlerin bundan sonra da artarak devam edeceğini açık yüreklilikle söyleyebilirim.”
 

• Karacan özellikle Eskişehir anlamında oldukça iddialı konuştu. Bu iddianın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini seçimlerde hep birlikte göreceğiz. Sohbetimizin sonuna yaklaşırken Karacan’ın şahsıyla ilgili bir de özel soru sordum: Bu kentte polemik bir nevi hastalık haline geldi. Ancak sizi geçmişten bugüne kadar hiç kimseyle bir polemik, kavga ya da atışma içerisinde görmedik. Yoksa biz mi görmedik? Nasıl başarıyorsunuz bunu?

 
MARİFET KAVGA ETMEK DEĞİL HİZMET ÜRETMEK
 
“Bu sorunun cevabı kısa; ben görev adamıyım, icraat yapar, hizmet ederim… Marifetin çok kavga etmekte değil, bana göre çok hizmet üretmekte olduğuna inanıyorum.”
 
Son söz:
ERDOĞAN LİYAKATE ÖNEM VERİR
Sohbetimizi bitirirken Harun Karacan’ın son sözleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili oluyor: “Sayın Cumhurbaşkanımız ve AK Parti Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan liyakate oldukça önem veren bir liderdir. Ülkeye ve AK Parti’ye hizmet eden kim olursa olsun mutlaka değerlendirir, kenara atmaz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız için önemli olan samimiyet ve çalışkanlıktır. Ahde vefaya çok önem verir. Ama partimize ya da şahsına dönük yakışıksız bir tavır içerisine gireni de asla affetmez ve çalışmalarımızda yer vermez. Dediğim gibi onun için önemli olan liyakat, samimiyet ve çalışkanlıktır.”