Eskişehir altın fiyatlarında son durum bugün 12.03.2020 - Gram, çeyrek, yarım ve tam altın ne kadar?

ABONE OL:google news abone ol butonu
Videoyu Aç Eskişehir altın fiyatlarında son durum bugün 12.03.2020  -  Gram, çeyrek, yarım ve tam altın ne kadar?
A
a

Eskişehir altın fiyatları bugün nasıl? Kapalıçarşı ve Eskişehir serbest piyasada çeyrek altın kaç lira oldu? Gram altın kaç lira? Dolar ve Euro kuru ne kadar? Eskişehir altın fiyatları yorumları ve ekonomiyle ilgili bugünün bütün verileri haberimizde sizlerle.

Sütiş Eskişehir
Eskişehir altın fiyatları yorumları bugün verilerine göre, altın fiyatları geriledi. Yatırımcıların güvenli limanı olan altın, son yaşanan virüs salgınına bağlı olarak sert yükselmişti. Peki, altın fiyatları ne kadar? Çeyrek altın ne kadar oldu? Gram altın kaç TL?

Corona virüs, dünya borsalarını etkilemeye devam ediyor. Hisse senetlerinde, çok geniş fiyat aralıklarındaki dalgalanmalar sürüyor. ABD borsaları, günü tekrardan yüzde 5'e yakın kayıpla kapattı. 

Yurt içinde de fiyatlar, küresel piyasalardaki gelişmelerden etkileniyor. Güne 6,21'den başlayan dolar/TL, işlemlerin artmasıyla 6,23'ün üzerine çıktı. Dün 7 liranın üzerini gören euro/TL ise 7,05 seviyelerinde işlem görüyor.

Petrol fiyatları, hafta başındaki yüzde 30'luk kayıp sonrası 38 doların üzerine çıkan düzeltme hareketini bitirdi. İki gündür değer kaybeden petrol, bu sabah saatlerinde 34 dolar civarında görüldü. Spot altının onsu da 1630 doların biraz üstünde görülüyor.

Fed ve İngiltere Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinden sonra, bugün Avrupa Merkez Bankası'nın faiz kararı izlenecek.

Corona virüse ilişkin gelişmelere dün gece Dünya Sağlık Örgütü'nün 'pandemi' açıklaması eklendi. Birçok ülke salgın ile ilgili yeni tedbirler açıklarken, Dünya Sağlık Örgütü corona virüsün 'küresel salgın' olarak ilan edildiğini açıkladı. Bu ifadelerin ardından küresel piyasalardaki kayıplar hız kazandı.

WHO'nun kararından ardından bir diğer önemli açıklama da ABD Başkanı Trump tarafından yapıldı. Trump, Avrupa kıtasından ABD'ye tüm yolcu seyahatlerinin Cuma gününden itibaren askıya alınmasına karar verildiğini duyurdu.

Trump, corona virüsün ekonomik etkileri ile savaş için de bireylere ve KOBİ'leri 3 ay vergi tatili verileceğini ve corona virüsten etkilenen şirketlere 50 milyar dolar tutarında düşük faizli kredi sağlanacağını da açıkladı.

Peki tüm bu gelişmeler doğrultusunda, 12 Mart 2020 (bugün) saat 11.37 itibarı ile Eskişehir'de gram altın, çeyrek altın, yarım altın ve tam altın kaç TL? Altın fiyatları ne kadar oldu? Eskişehir'de döviz hangi seviyeden işlem görüyor?

Eskişehir ve Kapalıçarşı altın fiyatları ve Dolar ile Euro kaç lira? Hepsini sizin için haberimizde derledik.

Eskişehir altın fiyatları

                                   ALIŞ            SATIŞ
Küçük Altın (Eski) 529.00 TL 546.00 TL
Küçük Altın (Yeni) 530.00 TL 547.00 TL
Yarım Altın (Eski) 1058.00 TL 1092.00 TL
Yarım Altın (Yeni) 1060.00 TL 1094.00 TL
Tek Altın (Eski) 2116.00 TL 2184.00 TL
Tek Altın (Yeni) 2120.00 TL 2188.00 TL
2,5'luk Altın (Eski) 5290.00 TL 5460.00 TL
2,5'luk Altın (Yeni) 5300.00 TL 5470.00 TL
Cumhuriyet Lira 2185.00 TL 2235.00 TL
22 Ayar Bilezik 315.00 TL  
Has Fiyatı

Eskişehir döviz kurları

                                        ALIŞ          SATIŞ
  • Amerikan doları : 6,2287 TL  6,2305 TL
  • Euro                   : 7,0427 TL  7,0467 TL
  • Sterlin                :  7,9968 TL  8,0012 TL

Günün önemli ekonomik gelişmeleri

Borsa güne düşüşle başladı
Borsa, güne yüzde 2,49'luk düşüşle başladı.
Borsa İstanbul 100 (BIST) endeksi güne 2,49'luk düşüşle başladı. Endeks, 2.518,11 puanlık azalışla 98 bin 448 puan oldu. Açılışta bankacılık endeksi 2,75, holding endeksi de 2,76 değer kaybetti. 

eskisehir altin fiyatlari 12 03 2020

TESK Başkanı Palandöken: “Gereksiz stok yapmak enflasyonu da etkileyecek”

Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, küresel ölçekte etkisi olan korona virüsün Türkiye'de de ortaya çıkması üzerine dezenfekte ve gıda ürünlerinde yaşanan fiyat artışını değerlendirdi.

Piyasadaki provokatörlere prim verilmemesi gerektiğini vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Virüs nedeniyle dezenfekte ve gıda ürünlerinde fiyatları üç katına çıkaran provokatörlere prim verilmemeli. Vatandaşımız, sattığı ürünlerle vatandaşı kazıklamayacak olan esnafımıza güvenmeli, alışverişi ondan yapmalı” dedi.

Panik havası ile stok yapmaya başlayan vatandaşların sakin olmaları gerektiğini ifade eden Palandöken, “Ülkemizde bir kişide rastlanan virüs maalesef ülke genelinde paniğe neden oldu. Bazı provokatörler piyasalarda panik havası oluşturarak her şeyin biteceğini, azalacağını, sonra bulmakta zorluk çekileceğine dair yanlış yönlendirme yaparak bunu satış fiyatlarına yansıttı. Sağlık Bakanımızın da açıkladığı gibi ülkemizde stok yapılması gereken bir ürün grubu yok. Ne gıdada ne dezenfekte ürünlerinde ne de ilaç konusunda tek seferde çok fazla alıp stok yapmanın gereği yok. Bir anda bu kadar yüklü alışveriş, fırsatçıların ürün fiyatlarını üç katına çıkartmasına neden olurken öte yandan enflasyonu da olumsuz etkileyecek. Vatandaşlarımızın panik ve tedirginliğe mahal, fırsatçılara da prim vermemesi gerekiyor. En önemlisi gereksiz alışveriş yaparak kredi kartlarını insanlarımız şişirmemeli” diye konuştu.

ÖTO Başkanı Eriş: "Patates ithalatı yapılmaması gerekir"

Ödemiş Ticaret Odası Başkanı Rıfat Eriş, patatesle ilgili ithalata dikkat çekerek, "Türkiye’de patates ithalatı yapılmaması gerekir. İthalat hiçbir zaman yapılmazsa 6 ay gibi kısa bir sürede patates üretimi arz talep dengesini dengeler seviyeye gelir" dedi.
Ödemiş ilçesi, patates üretimi konusunda bölgenin lider kentlerinden birisi olarak biliniyor. Bölgede üretim son yıllarda azalırken, bu durum arz-talep dengesi olarak gösteriliyor. Ödemiş Ticaret Odası Başkanı Rıfat Eriş de, patates ithalatına dikkat çekerek, ithalatın yapılmaması gerektiğini ifade etti.

Eriş, "Patateste ithalat yapıldığı dönemlerde, tarlada ürünü olan üreticiler kendi patateslerini piyasanın altında bir fiyata satmak zorunda kalıyor" diyen Eriş, "Patates üretimi zaten maliyetli olduğundan bu sefer üretici maliyetin altındaki satışlarla karşılaştığında bir sonraki sene için üretim yapamaz hale geliyor. Patates üretimi ilkime göre farklı zamanlarda farklı bölgelerde yapılıyor. Patates ithal edildiğinde hangi bölgede patates hasadı yapılıyorsa o bölgede fiyatlarda aşırı düşmeye neden oluyor. Bir sondaki hasat yapılacak olan yerde bir önceki hasadın fiyatının kötü olması nedeniyle ekim alanlarında daralma yaşanıyor" dedi.

"Maalesef dışa bağımlılık meydana geliyor"
Rıfat Eriş, şöyle devam etti:
"Bu kısır döngü içerisinde patateste üretim alanlarının azalmasına bağlı olarak maalesef dışa bağımlılık meydana geliyor. Oysaki ithalat hiçbir zaman yapılmazsa 6 ay gibi kısa bir sürede patates üretimi arz talep dengesini dengeler seviyeye gelir. Belki bir iki ay patates fiyatı yüksek olabilir; ama o da çiftçimizin kazanması gereken hasılattır. Bir sonraki hasat zamanında fazla ekime neden olacağı için de bir sonraki dönemde de üretici ucuza patatesi satmak zorunda kalır. Böylelikle biz de hiçbir zaman ithalata bağlı bir ülke olmayız."

Matlı: "İşlenmiş tarım ürünleri ihracatta fırsat"

Bursa Ticaret Borsası (BTB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Özer Matlı, "Fırsatı doğru değerlendirerek işlenmiş tarım ürünlerini global pazarda talep oluşturacak şekilde markalaştırmak gerekir" dedi.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ve TOBB Başkanı M.Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yer aldığı TOBB Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı’na katılım sağlayan Matlı, "Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yapılan tahminlere göre, dünya nüfusunun 2030 yılında 8,6 milyara, 2050 yılında ise 9,8 milyara ulaşacağı beklenmektedir. Yani dünya nüfusuna her yıl yaklaşık Türkiye nüfusu kadar insan eklenmekte. Bu rakamlar ulusal güvenliğimiz kadar stratejik bir öneme sahip olan tarım sektörünün önemini bir kez daha göstermektedir. Nüfusun artması demek tüketimin artması ve sürdürülebilir bir üretim anlayışı demek. Tarımı günlük siyasete alet etmeden verimli topraklarımızı tarım teknolojileri ile entegre ederek en ideal şekilde kullanmalıyız. Bugün dünya gıda pazarı 1,5 trilyon dolar büyüklüğünde ve ülkemiz bu paydan sadece yüzde 1,2 oranında bir paya sahip” dedi.

2015 yılında 13,7 milyar dolar olan dünya akıllı tarım pazar değerinin 2020 yılında 26,8 milyar dolara yükselerek, son 5 yıl içerisinde 2 kat değerlenmesi beklendiğine dikkat çeken BTB Başkanı Özer Matlı “Gıda, tarım ve temel ihtiyaçların üretiminde çoğunlukla kullanılan yeni teknolojilerin yanında yerel ve geleneksel ürünlere karşı ilgi de her geçen gün artmaktadır. Türkiye; coğrafi konumu, iklimi, zengin toprak yapısı, birçok medeniyete ve beşeri sermayeye ev sahipliği yapması gibi sebeplerden dolayı; çok çeşitli ürün rezervine sahiptir. Bunun için yeni nesil tüketim anlayışları dikkate alınarak; modern üretim teknikleri ile organik meyve sebze suları, yeşil ürünler, ambalajında pişmiş garnitürler, sebze tozları, soslu ürünler, meyve cipsleri, kaplanmış-kızartılmış dilim sebzeler gibi alternatif minimal işlenmiş ürünlere yoğunlaşırsa, uluslararası pazarlarda çok daha kolay konumlanabilir. Bu minvalde devletimizin tarımsal ürünlerin işlenmesi değerlendirilmesi, depolanması konularında verilen desteklerden en iyi şekilde faydalandırılması noktasında, borsamız üyelerine proje hazırlanması ve uygulanması konusunda danışmanlık hizmetlerimiz devam etmektedir.

Nüfus artışlarından kaynaklı tarımsal ürün ihtiyacında gerçekleşecek artışların yeni alanlar açacaktır. Bu fırsatı doğru değerlendirerek işlenmiş tarım ürünlerini global pazarda talep oluşturacak şekilde markalaştırmak gerekir” diye konuştu.

"Koronavirüs endişesi organik gıdalara talebi arttırdı"

Tüm dünyada yayılan koronavirüs vatandaşları gıda tüketiminde daha duyarlı hale getirdi. Bağışıklık sistemini güçlendirici gıdalara yönelen tüketici, organik gıdalarda talebin artmasına neden oldu.

Son olarak Türkiye’de rastlanan koronavirüs vakasının ardından vatandaşlar gıda tüketiminde de daha duyarlı hale geldi. Konvansiyonel gıdaları tercih etmeyenler, bağışıklık sistemini güçlendirici organik gıdalara yöneldi. Konuyla ilgili açıklama yapan Maki Doğa Ürünleri Kurucularından Taylan Atalayman; organik ürünlerin, sadece koronavirüse karşı değil içerdiği vitaminler bakımından bağışıklığı güçlendirdiği için birçok hastalığa karşı kalkan olduğunu belirtti.

Atalayman yaptığı açıklamada, "Türkiye’de koronavirüs görüldüğünün açıklanmasının ardından vatandaşlarımız organik ürünlere daha çok talep göstermeye başladı. Stok yapılabilecek makarna, limon gibi ürünlere talep oldu. Virüs kaygısı organik ürünlere talebi arttırdı. İnsanlarımız sağlıklı beslenmeye daha fazla duyarlı hale geldi." ifadelerini kullandı.

"Organik gıda tüketenlerin birçok hastalığa yakalanma riski azalıyor"
Organik ürünlerin sağlık açısından konvansiyonel gıdalardan daha faydalı olduğunu belirten Atalayman, "Organik ürünler sağlıklıdır. Organik ürün tercih edenler kimyasal katkı maddesi taşıyan gıdaları tüketmemiş olur. Konvansiyonel gıdalarda pestisit dediğimiz madde bulunuyor, bu madde kanser riski dahi oluşturabiliyor. Organik ürün tüketenlerin birçok hastalığa yakalanma riski azalıyor. Organik ürünler sürekli olarak tüketildiğinde birçok hastalığa engel oluyor. Organik ürünlerden alınan vitamin miktarı diğer konvansiyonel ürünlere göre daha fazladır. Gıdalardan alınan yüksek vitamin miktarı bağışıklık sisteminin güçlenmesine, böylece hastalık risklerinin azalmasına neden olur." dedi.

"Organik gıdaların sertifikası olmalı ve analizlerle desteklenmeli"
Organik ürün satıcılarının sertifikalarının olması gerektiğini ve satılan gıdaların analizlerle desteklenmesi gerektiğini ifade eden Maki Doğa Ürünleri kurucu ortağı Eren Aydın ise "Konvansiyonel bir üründen alacağımız besin değeri organik üründen alacağımız besin değerinin çok altındadır. Organik ürünler daha pahalı olabilir ama daha sağlıklıdır. Konvansiyonel gıdalardan 3 elma tüketmek yerine organik 1 elma tükettiğimizde aynı oranda vitamini alabiliriz. Böylece zararlı katkı maddelerinden de arınmış oluruz. Vatandaşlar organik ürüne ulaşabilmek için dikkatli olmak zorunda. Reyonlarda gıda ürünlerinin üzerinde organik yazıyorsa bunu sertifika ve analizlerle desteklenmesi gerekiyor. Desteklenmediği takdirde cezai yaptırımları vardır." şeklinde konuştu.

TPF Başkanı Düzgün: "YZB’yi bir tarihe erteledik, marketlerimizde koronavirüs için ise önlem artırdık"

Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Düzgün, Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) Fuar ve Kongresi’ni, koronavirüs nedeniyle ileri bir tarihe ertelediklerini duyurdu. Düzgün, TPF üyesi tüm yerel marketlerde, virüsle mücadele için gerekli ürün, satış noktası ve personel hijyenine ilişkin önlemlerin artırıldığının da altını çizdi.

Yerel zincir marketlerin çatı örgütü Türkiye Perakendeciler Federasyonu'nun (TPF) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Düzgün, koronavirüse ilişkin yerel marketler olarak aldıkları önlemler kapsamında bir açıklama yaptı. Düzgün, açıklamasında şunları aktardı:

"Her yıl üreticiden tedarikçiye organize perakende sektöründen binlerce kişiyi bir araya getirdiğimiz Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) Konferansı ve Fuarı’nın 12'ncisini, koronavirüse karşı önlem alma ve buluşma katılımcılarımızı olası risklere karşı koruma ihtiyacımız nedeniyle bir tarihe erteledik. Bu yıl 15-16 Nisan 2020 tarihlerinde gerçekleştirmek üzere yola çıktığımız buluşmamızın ertelenmesi nedeniyle sektörümüze, geleceğe birlikte ışık tutmak üzere sil baştan ele alacağımız bir kurguyla yenilenmiş bir YZB düzenleme sözü veriyor; müşterilerimizden ise koronavirüs nedeniyle yerel marketlerden yana müsterih olmalarını rica ediyoruz.

Ardahan’dan Edirne’ye, Türkiye’nin dört bir yanında 72 bine yakın çalışanı, 4 bin 300 satış noktası ve 2 milyon 750 bin metrekare satış alanıyla hizmet veren yerel marketlerimiz, satış noktalarında ürün, mekan ve personel hijyenine ilişkin gerekli tüm önlemleri almış ve gerekli tüm hijyenik ürünlerin yeterli stokunu ise yapmış durumdadır.

Koranavirüsün ülkemize ulaşmaması adına gerekli tüm önlemleri almış ve süreci bugüne dek başarıyla yürütmüş Türkiye’mize, önümüzdeki süreç için de tüm kalbimizle başarı diliyor; virüs nedeniyle rahatsızlanacak hastalarımıza ise şimdiden üzülerek geçmiş olsun diliyoruz. Yerel marketler olarak bugüne kadar olduğu gibi, bu süreçte de Anadolu’nun tüm bölgelerinde, vatandaşımızın, bölge insanımızın yanında olmaya devam edeceğiz."

Sağlık Bakanı Koca: "Korona virüsle ilgili risk ciddidir"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Avrupa’yla ilgili kaygılarımız doğrulandı. Bunu bekliyorduk. Tanı ve izolasyon sürecini bu öngörüyle zaman kaybetmeden yaptık. Fakat salgının Avrupa’daki durumu, bizi dün akşamki tabloyla karşı karşıya bırakmakla yetinmeyecektir. Risk ciddidir” dedi. Dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgınının Türkiye’de de görülmesi üzerine gerekli tedbirler alınmaya başlandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında toplanan Korona Virüs Bilim Kurulu’na devletin üst kademelerinden de katılım sağlandı. COVID-19’a yönelik yapılan toplantı kapsamında Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Serkan Topaloğlu da bulundu.
Korona virüsün Türkiye’de tespit edilmesi üzerine Bilim Kurulu’nu toplayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, medyaya daha fazla sorumluluğun düştüğünü açıkladı. Bakan Koca, “Bildiğiniz gibi dün ilk kez bir basın toplantısını gece saatlerinde yaptık. Bu örneği az bir durumdur. Küresel bir nitelik kazanan korana virüs olayında 90-91 günlük süreç boyunca tereddütsüz sergilediğimiz şeffaflığın, güvenilir bilginin kaynağı olma sorumluluğun bize yüklediği bir ödevdi. Devlet yönetimimiz dün pozitif bir tanı konduğu bilgisini hemen kamuoyuyla paylaşmakta tereddüt etmemiştir. Hayatın insan dışında kalan maddi tarafları anında ikinci plana konmuştur. Süreç içinde sizlerle bu şekilde başka buluşmalarımız olması kuvvetle muhtemeldir. Bundan sonraki her buluşma, bilgi paylaşımı dün gece ve öncesindeki süreçten farklı olmayacaktır. Biliyorsunuz ki Yeni Korona Virüs ve diğer virüslere karşı antibiyotik etkili değildir. Tahminlerin, yorumların, çıkarımların bilgiyle karıştırıldığı bir ortamdayız. Toplumun diğer bireylerine kıyasla sizlere sorumluluk düşüyoruz. Bizlerin doğru bilgiyi verme zorunluluğumuz olduğu gibi sizin de doğru bilgiye yaygınlık kazandırma sorumluluğunuz olduğuna inanıyorum. Yanlış, maksatlı ve kötü niyetli bilgi paylaşımı bu tür salgınlarda en aktif bulaşıcı unsurlardır. Tekrarladığım bir söz var, ‘Sorun küresel, mücadelemiz ulusaldır’. Bu mücadelenin güçlü aktörünün medya olacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“Risk ciddidir”
Türkiye’de pozitif vaka görülmesinden sonra yapılan ilk toplantıda konuşan Koca, “Bugün de Bilim Kurulu toplantımızı yaptık. Bu toplantımızın sürecin yönetimine katkısı iyi bilinmektedir. Biz sorunu siyasal dille ve içerikle ele almadık. Bilimsel bir yöntemle ilerledik. Bilimsel veriler doğrultusunda karar verdik. Etik olarak tek kriterimiz insan sağlığı oldu. Ülkemizde pozitif vaka ortaya çıkmasından sonra bu tutum, daha da üst düzeye çıkacaktır. Avrupa’yla ilgili kaygılarımız doğrulandı. Bunu bekliyorduk. Tanı ve izolasyon sürecini bu öngörüyle zaman kaybetmeden yaptık. Fakat salgının Avrupa’daki durumu, bizi dün akşamki tabloyla karşı karşıya bırakmakla yetinmeyecektir. Risk ciddidir” diye konuştu.

“Vatandaşımızın, maskelere kolay erişebilmesini sağlamak gerekiyor”
Ticaret Bakanlığı’nın tıbbi malzemelerdeki ihracat ön iznini Sağlık Bakanlığı’na verdiğini hatırlatan Koca, “Ne dünya ne de Avrupa’nın geri kalanıyla ilişkileri tümden kesmek mümkün değildir. İlişkilerin en bariz olduğu konularsa; turizm ve ticarettir. Ticaret Bakanlığımız özellikle bu süreçte maske ve bunun gibi ekipmanların giderek fiyatlarının yükseldiğini gördü ve bu süreçte ön izin süreci başlattık. Özellikle vatandaşımızın ihtiyacının son derece önemli olduğunu ve üreticilerimizin piyasada vatandaşımızın alabilir doygunluğa ulaşmadan ihracat izninin verilmeyeceğini hatırlatmak istiyoruz. Vatandaşımızın kolay erişebilir olmasını sağlamımız gerekiyor” dedi.
Kültür ve Turizm alanında alınacak önlemlere de kısaca değinen Bakan Koca, “Fuar, toplantı ve organizasyonlarla ilgili birtakım yaklaşımlar oldu. Turizm Bakanlığımızın da kültür ve sanat organizasyonlarının bundan sonraki durumuyla ilgili yaklaşımı oldu. Sezon açılışı yapılmamış otellerin durumuyla ilgili bir yaklaşım sergilendi” diye konuştu

“Korona virüs, tedbirlerimizden daha güçlü değildir”
Alınacak tedbirler doğrultusunda korona virüsün etkilerinin en aza indirileceğini açıklayan Koca, “Benim gibi sizlerin de vurgulaması gerektiğini söylemek istiyorum. Dün pozitif bir vakayla karşılaştık. Birkaç vaka salgın değildir. Bu durum virüsün ülkemiz sınırlarına girdiği anlamına gelir. Yüksek bir ihtimaldi ve gerçekleşti. Yapmamız gereken, hayatımızı tedbirler doğrultusunda yeni bir düzene sokmaktır. Küresel soruna karşı, ulusal bir mücadele vereceğiz. Risk somut, tedbirler basittir. Korona virüs tedbirlerimizden daha güçlü değildir” şeklinde konuştu.

“Turizm talebinin Nisan sonuna ertelenmesi daha mantıklı geliyor”
15 Nisan’ın turizm açısından hassas bir tarih olduğunu bildiren Bakan Ersoy, “Mümkünse turizm talebinin Nisan sonuna ertelenmesi daha mantıklı geliyor. Geçen seneye kıyaslandığında, daha az turistin gelmesini sağlamak çok daha sağlıklı bir çözüm olacağına karar verdik. Dün sektör temsilcileriyle bir toplantı yaptım. Maliye ve Hazine Bakanımızla da bir toplantı yaptım. Bir hafta içinde sektörel desteklerle ilgili açıklama yapacağız. Kültürel etkinlikler ve organizasyonlarla ilgili, bakanlığımıza bağlı organizasyonlarını Nisan sonuna ertelemek gündemde bununla ilgili açıklamayı da yarın yapacağız” diye konuştu.

“Önceliğimiz halk sağlığı”
Türkiye’de, korona virüs vakasının ilk kez tespit edilmesi üzerine yapılan ilk Korona Virüs Bilim Kurulu toplantısı sonrasına katılan Ticaret Bakanı Pekcan, “İşin başından beri koordineli olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Önceliğimiz, halk sağlığı. Gerekli tüm tedbirleri alarak ticaretin aksamaması yönünde çalışmalar yürütüyoruz. Ticaret Bakanlığı olarak arz talep dengesi; maskede, sıhhi malzemelerde fiyat artışları oldu. İhracatında da gözle görülür bir artış oldu. Bizim amacımız ihracatı önlemek değil. Önceliğimiz halkın sağlığı. Biz ihracat ön izinlerini Sağlık Bakanlığı’na verdik. Önceliğimiz halkın bu maskelere normal fiyatlarından ulaşıyor olması. Ticaret Bakanlığı olarak Tüketicinin Korunması Genel Müdürlüğümüzün görev alanında 2 bin 193 firmamızı denetime aldık. 2 bin 641 ürünü denetledik. Bunlardan 2 bin 180’nini de soruşturma altına aldık. Normalde 2 ayda bir yaptığımız Reklam Kurulu toplantıları geçen hafta 13 tane maske üretimi yapan firmayla ilgili soruşturma başlatmıştı ve 9’una cezai işlem uygulanmıştı. Bunu tekrarladıkları anda bizim 104 bin lira olan cezamız 10 katına çıkabiliyor. 2 bin 183 firmayla ilgili gerekli çalışmaları dezenfektanı da içine alarak başlattık” ifadelerini kullandı.

“Fırsatçılara göz açtırmayacağız”
Gıda tüketimi alanında bugün ortaya çıkan fiyat artışını da değerlendiren Pekcan, fırsatçılara göz açtırmayacaklarını yineledi. Pekcan, “Bugün yeni bir olay var sağ olsunlar. Hiçbir gereksinim olmamasına rağmen gıda ürünlerinde de fahiş fiyatlar başladı. Biz onlarla ilgili de gereğini yapacağız. Vatandaşlarımızı sakin olmaya, dedikodulara kulaklarını kapamaya davet ediyoruz. Gerçekten panik yapacak bir durum yok. Gıda Perakendecileri Derneği de bir toplantı yaparak, ‘Bizim yeterli ürün stoğumuz var. Personolimiz de yeterli. Hiçbir paniğe gerek yok’ diye açıklama yaptılar. Gerçekten de Türkiye olarak Allah’a çok şükür hiçbir sıkıntımız yok. Fırsatçılara da bakanlık olarak göz açtırmayacağız. Gerekeni yapacağız” diye konuştu.
Fuarlarla ilgili erteleme kararı alındığına değinen Pekcan, “Fuarlar bizim içinde önemli ihracat destekçilerimizden. Özellikle yurt içindeki fuarlar. 16 Mart’tan itibaren Nisan sonuna kadar, yurt içinde fuarları erteleme kararı aldık. Onun da duyurusunu resmi olarak yapacağız” dedi.
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi