Dededen toruna uzanan bir miras

Tespih sanatını, kendisi için dededen toruna aktarılan bir miras olarak nitelendiren Sürmeli, Osmanlı Dönemi’ne ait taşlar ile çok haşır neşir olan dedesinden bu işi öğrenir ve koleksiyonculuk yapmaya başlar. Osmanlı Devleti’nde, değerli taşların gizeminin korunduğunu ve her yerde muhafaza edildiği içinde ayrıca bir değere sahip olduğunu ifade eden Sürmeli, bu kıraathanenin önünden geçtiği bir gün, mevcut kalabalığı fark eder ve insanların burada oluşturduğu yoğunluktan faydalanarak satış işlemi yapmaya karar verir. 
Tespih sanatının başlı başına bir kültürken sektör haline dönüşmeye başladığına da dikkat çeken Sürmeli, “Kehribar, oltu, rus, kuka ve bunlara benzer pek çok taş ile birlikte, çeşitli işlemlerden geçirilerek şekillendirilen tespihler, yitirilen bir sanatın can çekişine sahne oluyor. Maalesef, toplumun sahip olduğu manevi değerler gün geçtikçe kayboluyor. Asırlardır süregelen bu kültürün muhafaza edilmesi için toplumsal bilincin sağlamlaştırılması gerekiyor.” diyor.

STRESE BİREBİR
Ömrünü tespih sanatına adayan Sürmeli, tespihin özellikle kalburüstü olarak nitelendirdiği meraklılar tarafından satın alındığını vurgulayarak, “Yurtiçi ve yurtdışından aldığımız malzemeler ile bu işi canlandırmaya çalışıyoruz. Aslında her kesimden insanın kesesine hitap ediyoruz.
Ortalama tespih fiyatları 10 liradan başlayarak 10 bin liralara kadar ulaşıyor.” diye konuştu ve şöyle devam etti: “Yapılan tespihler, strese, sinire, depresyona iyi geliyor. Ayrıca el ve koldaki uyuşukluklar tespihin çekilmesiyle ortadan kalkıyor. El emeği tespihleri çeken kişiler, manevi açıdan rahatladığı gibi aynı zamanda da vücutlarındaki dingilik ile hamur kıvamında bir yumuşaklığa erişiyor.” Haber:Yağmur Sunar