Belli olan tek şey

24 Haziran’da yapılacak seçime pek çok kişi, parti ve kurum ‘hazırlıksız’ yakalandı. O nedenle ‘baskın seçim’ denildi. Kimileri ‘muhalefet seçim isteyip duruyordu, işte seçim’ gibi laflar ediyor.
Evet, muhalefet erken seçim istemişti ama ‘66 gün sonra yapılsın’ demedi. Kamuoyunda tartışılmadan, uyum yasaları çıkmadan, demokrasinin teamülleri uygulanmadan seçime gidilsin denilmedi.
Apar topar alınan seçim kararı ‘muhalefet isteyip duruyordu’ sözleriyle açıklanamaz.
Bu ‘baskın seçim’  kararı sadece cumhurbaşkanı adayı belirlememiş olan CHP’yi değil başka partileri ve her partide politika yapan insanları da etkiledi.
İktidar Partisi’nde politika yapanlar da dâhil hemen hemen tüm siyasiler ‘hazırlıksız’ yakalandı. Sonuçta herkesin bir ‘hesabı kitabı’ vardı. Önce yerel seçim ardından genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi...
Tüm ‘hesaplar’ bunun üzerine yapılıyordu... Şimdi çıkıp ‘siyaset hesap işi değil nasip işi’ diyenler olacaktır. Burada ‘hesaptan’ kasıt ‘hedef’ anlamında... Belediye seçimine hazırlanan bir teşkilat, bir kişi bir anda karşısında genel seçimi buldu!
Bu durum bile tek başına sıkıntılı. Hangi partide politika yaparsa yapsın... Kimse bu muameleyi hak etmiyor. Bu alelacele alınan karar zor olan siyaseti daha da zor hale getirdi.
‘Cumhurbaşkanı adayı gösterilmek için istenen 100 bin imzayı kimin toplayacağı bile belli değil’ diyor YSK Başkanı... Sayın Başkan Uyum Yasaları’nın çıkması gerektiğini ifade ediyor.
Aynı YSK, İYİ Parti ile ilgili kararı ‘vermemek’ için ipe un seriyor! Seçim tarihi ilan edildiğinde 66 günlük bir süre vardı ama bir takım ‘oyunlarla’ o süre bile daraltılmak isteniyor. Neyse ki CHP’nin hamlesiyle kurulan ‘tuzak’ bertaraf edildi.
Dört dörtlük bir ‘baskın seçim’ yaşıyoruz. Bu seçime bir yakıştırma daha yapmak gerekirse ‘anormal seçim’ diyebiliriz.
24 Haziran tarihi ilan edildikten sonra ‘ilginçlikler’ yaşıyoruz...
Öyle anlık ve kritik gelişmeler yaşıyoruz ki yazı yazmakta zorlanıyoruz! Televizyonda yorum yaparken bir gözümüz twitter’da... Acaba en oldu diye bakmak zorunda hissediyoruz kendimizi...
24 Haziran seçiminin kendine has sürprizlerle dolu gündemine yetişmek mümkün değil. Mesleğim olmasına rağmen zorlanıyorum. Halkın büyük çoğunluğunun takip etmesi imkânsız! Sandığa giderken seçmenin kafasında üç beş cümle ve bir iki hareket kalacak.
Ortalık o kadar karışık ki hiçbir soruya cevap veremiyoruz!
Hiçbir teamülün geçerli olmadığı, demokrasi geleneklerinin işlemediği bir seçim sürece yaşıyoruz.
Belli olan tek şey 24 Haziran’da seçim yapılacağı...