Anılar yıkılmaz - 4

ABONE OL:google news abone ol butonu
Videoyu Aç Anılar yıkılmaz - 4
A
a

Röportaj: Cihan Yıldırım

Sütiş Eskişehir
Kazım Kurt Seçim 2024 DT haber içi
Sevilla, Denizli, Beşiktaş maçları ve Amigo Orhan
 
Eskişehirspor’a 51 yıl aralıksız ev sahipliği yapan Atatürk Stadı, unutulmaz maçlara ev sahipliği yaptı. Anılarını bizimle paylaşanların çoğu Sevilla, Denizli ve Beşiktaş maçlarını unutamadığını söyledi
Amigo Orhan da unutulmazlar arasında... Orhan Erpek’in yıllar yıllar önceki bütün hareketleri tüm detaylarıyla hafızalardaki yerini koruyor. Erpek de o günleri ve stadı anlattı... Cumartesi okuyabilirsiniz
 
Bahar Bilen:
Şüphesiz yeni statların bir yaşam kompleksi gibi, donanım açısından olması gereken Avrupa standartlarında ve büyüleyici bir hava içinde kayboluyorsun gibi ama her zaman küçük olan senden olan semt, kasaba, şehir takımların statlarının havası daha bir başka oluyor. Hemen hemen herkes birbirini tanıyor ve kimin ne zaman ne hareket yapacağını bilircesine koro halinde hareket etmek muhteşem bir duygu. Benim unutamadığım ve aklıma geldikçe hala çok güldüğüm bir anımı paylaşmak istiyorum sizlerle... Doksanlı yolların başı muhacir gelmişim, kıt kanaat geçiniyoruz, ilk defa bir EsEs maçına gidiyorum. Göçmenler çekirdek çitlemeyi çok severiz. Stada girmeden önce bir torba Kıbrıs çekirdeği aldım, bir şişe su ve bir minder herkes gibi açık tribünde bir yere oturdum. Maç başladı, tribünler hareketli tezahüratlar filan, ben pür dikkat pozisyon kaçırmamaya çalışıyorum. Çekirdeğe dalmışım bir ara karşı tribünden güçlü bir slogan ‘çekirdekçiler ayağa’ diye... Üzerime alındım ve baktım herkes kalkıyor bende kalktım. Bir an ‘ne çok göçmen varmış meğer’ diye düşündüm ama daha sonra kendime çok güldüm, hala gülerim...
 
Rahmi Emeç:
Atatürk Stadyumu, ay şeklindeki açık tribüne sahip olduğu yıllardan bu günlere yaşadığımız her dönemin sevinçle hüznünü bir arada yaşadığımız en önemli mekânlarından biridir. Yüzlerce fotoğraf çektim o stadyumda. Gazeteye fotoğraf yetiştirmek için fazlasıyla koşuşturduğumuz yıllardı. Açık, kapalı ve basın tribününde de oturup yüzlerce maç izledim. Pek çok anı bir film şeridi gibi gelip geçiyor gözlerimin önünden. Bunlardan sadece birini aktarmak isterim: Eskişehir Ticaret Lisesi’nin atletizm takımındayım. Hafta içinde her akşamüzeri stadyuma geliyor, pistte arkadaşlarımızla çalışma yapıyoruz. Arada sırada, çalışmalarının bir bölümünü burada yapan maratoncu Mehmet Terzi’den de kimi öğütler alıyor, onları uygulamaya çalışıyoruz. Çalışmalarımız tamamlandı ve hafta sonunda yapılacak liseler arası grup atletizm yarışmalarının saatini bekler olduk. Yiyeceğimize içeceğimize o dönemin efsane beden eğitimi öğretmenimiz Hüseyin Mor’un tavsiyeleriyle dikkat etmeye çalışıyorduk. O sıralar Atatürk Lisesi’yle de özellikle krosta rekabet halindeydik. Hafta sonu geldi ve Atatürk Stadyumu’nun atletizm pistinde yarışlar başladı. Hüseyin Mor benden birincilik bekliyordu. Hazırlıklarımı 2 bin metre sulu engel yarışına yönelik yapmıştım. Motor Sanat Okulu tarafındaki kale arkasından geçerken engelden hemen sonra içi su dolu bir engel vardı ve yarış da buradan alıyordu adını. Ben ilk seride yarıştım. Son 20- 30 metreye kadar önde götürdüğüm yarışta, son engel atlanmaması gerekirken ben atlamaya kalktım ve birkaç saniye burada oyalandığım için birinciliği sonraları hentbol sporuna hoca olarak da katkı veren Sinan Öner’e kaptırdım. Yarışın ikinci serisinde birinci gelen ve daha sonraki yıllarda Eskişehirspor’da futbol oynayan Ergin arkadaşımız birinci gelmişti. Ancak ben ilk serinin ikincisi olmama rağmen derecem ondan iyi olduğu için, Sinan birinci, ben ikinci, Ergin de üçüncü olmuştu. Atatürk Stadı’ndaki ilk anılarımdan biridir bu.
 
Ali İhsan Sarıçoban:
Mesleğe başladığım ilk yıllardı... 81-82 sezonu... Eskişehirspor kritik maçta Beşiktaş’ı ağırlıyordu. Biz yenersek ligde kalacağız, Beşiktaş yenerse şampiyon olacak. Beşiktaş 2-1 öndeyken maçta olaylar çıktı. Maç yarıda kaldı, oynanmadı. Hükmen 3-0 mağlup olduk. Küme düştük. Atatürk Stadı deyince aklıma o maç geliyor.
 
Ali Akyüz:
13 Haziran 1982... Eskişehirspor-Beşiktaş maçı. Eskişehirspor kümede kalmak için, Beşiktaş şampiyon olmak için kazanmak zorunda. Atatürk Stadı tıklım tıklım dolu. Heyecan kalpleri durduracak düzeyde. Ve biz maçı, ne yazık ki, 2-1 kaybederek küme düştük. Beşiktaş 2-0 öne geçtikten sonra olacakları hissederek ağlamaya başladım. Maç yarıda kaldı. Dakikalarca acaba yeniden başlar mı, biz maçı alabilir miyiz diye bir yandan beklerken, bir yandan da acı gözyaşları akıttık. Ağlamamız bitmedi ama ne ağlama sanki çok yakınım olan birisinin ölüm haberi gelmiş gibi. Beşiktaş 15 yıl sonra şampiyon olurken, biz; Anadolu Futbol İhtilali'nin sahibi Şanlı Es Es tarihimizde ilk kez küme düşüyorduk. Atatürk Stadı'nın yanından geçerken çoğu kez aklıma gelir ve yine hüzünlenirim. İnşallah bu sezon yeniden toparlanır ve EsEs'i hak ettiği yere çıkarır ve bir daha asla düşürmeyiz.
 
Ayhan Taşçı:
Hüznüyle, sevinciyle birçok maçlara, yerli ve yabancı yüzlerce ünlü futbolcuyu soyunma odalarında, çimlerde ve tribünlerde misafir eden Atatürk Stadyumu’nda müthiş bir geri dönüşe imza atan Kırmızı Şimşekler 3-0'dan Denizlispor'u 4-3 mağlup etmişti. O maçı unutmak mümkün değil.
 
Rıza Zeydan:
Denizli karşısında 3-0 yenikken seyircinin inanılmaz desteğiyle veya Teknik Direktör Rıza Çalımbay'ın da maçı bırakmamasıyla maçın sonunda 4-3 galip geldik. İşte o maçı hiç unutamıyorum. Uzun süreler görevde bulundum ama seyrettiğim en keyif aldığım maç bu maçtı. İstanbul takımlarını evimizde yendiğimizde bile bu kadar sevinmemiştim. Bu statta, bu maçta sevinçten ağladığımı iyi hatırlıyorum.
 
Sedat Aydoğan:
EsEs tarihinde ilk kez 3. Lig’de oynuyor. Hemen buradan kurtulmak istiyor. Arka arkaya galibiyetlerle sezon sonu yaklaşıyor ama komşu Afyon bir türlü yakamızı bırakmıyor. Biz yeniyoruz ama onlar da aynı istikrarla galibiyet serisi yakalayınca puan puana liderliği paylaşıyoruz. Sezon bitmek üzere ama hala mutlu son gelmiyor. Tek çare ligin bitmesine bir kaç hafta kala Afyon'u yenmek. Şehir 3. Lig demeden tek yürek olmuş. Tarih 2 Mayıs 1993. Maç 15.30'da başlayacak ama stadın önü sabahın çok erken saatlerinde doldu. Kapılar erken açılmış 18 bin kişilik stada 25 bine yakın insan girmişti. Maçı Hava Hastanesi kale arkasında insanların iç içe geçtiği ancak boyunlarının aralığından küçük bir pencereden bakar gibi izleyebilmiştim. Neyse ki Cevdet ve Serdar'ın golleriyle 2-0 kazanmış sadece bir yıl süren 3. Lig çilesi 25 bin kişilik bir maçla bitmişti.
 
Mithat Körler:
Atatürk Stadı’nda unutamadığım en büyük anım Eskişehirspor içinde tarihi gün olan 17 Eylül 1970 tarihinde Sevilla ile oynadığımız maçta son dakikada Fethi Ağbi’nin attığı üçüncü golle stat adeta yıkılıyordu... Bizde maçı o zaman stadın etrafındaki taş duvarın üzerinde seyrediyorduk... Heyecandan duvarın üzerinden yere düşmüşüm. Bir hafta vücudumdaki eziklikle ağrılar içinde yattım, o günü hiç unutamam.
 
Fazlı Yılmaz:
1973-74 sezonu sezonun son maçıydı sanırım. EsEs Fener’le oynuyor. EsEs 2-1 yendi ama Fener şampiyon oldu. Sahaya atlamak âdetmiş ben de atladım...
Bursa maçları gerilimli olurdu. Bahtiyar Yorulmaz'ın bizden Bursa’ya gittiği sene. Maç çok gergin başladı. Sol açığımız Hüseyin birinci dakikada kırmızı kart gördü. Dokuzuncu dakikada penaltı kazandık. Rahmetli Tayfun, Hava Hastanesi tarafındaki kaleye kullandı. Topu dışarı attı. İlk yarı Bahtiyar bize iki gol attı. İkinci yarı takımın büyükleri sakin sakin öyle bir oyun kurdular ki maç 2-2 bitti. Bu maçta kırmızı kart yiyen Hüseyin’in ve bize iki gol atan Bahtiyar aynı memleketten Denizli’liydi.
Eskiden tribünde seyyar gazete satanlar olurdu ve gazetelerin epey de alıcısı vardı. Bir de kış günlerinde turşu suyu satan bir tezgâh vardı. Açık ilave tribünler yapılmadan önce (ilk küme düştüğümüz sezon olabilir) yine bir Fener maçı üçüncü dakikada 1-0 öne geçtik. Ömer Kaner gölü attı. Sevinme sırasında forması yırtıldı. O yeni forma giyerken Fener beraberliği sağladı. Ben iki gölü de tam göremedim. Eski tribün yetersizdi.
Hava Hastanesi tarafında portatif bir tribün vardı. 1978-1979 sezonu Türkiye Kupası ilk maçta İstanbul'da bir farklı yenilmişiz. Rövanş maçı 2-0 öndeyiz. Maçın bitmesine kısa bir süre var. O sene Coşkun Demirbakan Fener’de oynuyor. Orta saha civarı bir şut çekti. Maç 2-1 bitti. Fener tur atladı.
 
İbrahim Hüsrev Destici:
83/84 sezonu dakika 85’ti... Eskişehir-Karşıyaka maçı... Zafer Tüzün’ün golü...  Eskişehir Atatürk Stadı, Eskişehirspor ve benim için unutulmaz bir anıdır.

Soner Yüksel:
O stadyuma neler sığdırmadım ki... Önce sıkı bir taraftar olarak sonra Eskişehirspor altyapısında bir sporcu olarak ve nihayetinde bir televizyoncu ve eski stadyumda Eskişehir özelinde ilk canlı yayını yapan biri olarak hep oradaydım. Sıcaktan bunaldığımız açık tribünü sulayan itfaiyi de, elektrikler kesilince 15 bin kişilik romantizmi de, öfkelenince göğe yükselen ateşleri de gördük dünya gözüyle. Şimdi ortak bir hafıza kadar kendi belleğimin ciddi bir parçasını da yitiriyor kederi var içimde.
 
Servet Çetin:
Stada maça gittiğimiz zaman, soyunma odasına girmeden evvel stadın dışında bulunan Amigo Orhan'ın yere çökmüş fotoğrafı beni çok etkilerdi. Taraftarın yaptığı EsEs tezahüratı da futbolcuları çok motive ederdi.
 
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi