2 Eylül Eskişehir'in kurtuluşu

ABONE OL:google news abone ol butonu
Videoyu Aç 2 Eylül Eskişehir'in kurtuluşu
A
a

Kurtuluş günleri şehir ve kasabaların düşman işgalinden kurtarılışının yıl dönümleri olarak kutlanan kendilerine has günlerdir. 1922 yılının zaferlerle dolu Ağustos ayından sonra Eylül ayı şehrimizin de içinde bulunduğu pek çok yerin kurtuluş vakti olmuştur. Eskişehir açısından önemli bir gün de 2 Eylül’e rastlayan Eskişehir’in düşman işgalinden kurtuluşudur.

Sütiş Eskişehir
Kazım Kurt Seçim 2024 DT haber içi
Eskişehir sahip olduğu stratejik konum ve demiryollarının kavşak noktasında olmasından dolayı Anadolu’nun önemli merkezlerinden biridir. Daha 22 Ocak 1919’da bunun önemini kavrayan İngiltere 200 kişilik birliğiyle Eskişehir İstasyonunu işgal etmiştir. Zamanla İngiliz işgal kuvvetlerinin sayısı artmış ve Mart 1920’de iki bine ulaşmıştır. İstanbul’un tahıl ihtiyacını karşılayan ve Haydarpaşa-Bağdat demiryolu üzerinde önemli bir merkez olan Eskişehir’in işgali İstanbul Hükumetini de zor durumda bırakmıştır. Bu süreçte İngilizlerin şehirde hoş olmayan davranışlar içerisine girmeleri Eskişehir halkına zor zamanlar yaşatmıştır.

Eskişehir halkı sesini İzmir’in işgaline karşı 17 Mayıs 1919 günü Odunpazarında 10 bin kişinin katılımıyla düzenledikleri mitingle duyurmuştur. Mitingde okunan beyanname ile mevcut durum ve yapılması gerekenler konusunda bilgi verilmiş ve halk direnişe çağrılmıştır. Daha sonra 24 saat süreyle milli yas ilan edilmiş, dükkanlar kapatılmış ve pek çok yere protesto telgrafları çekilmiştir. Eskişehir halkı işgalcilere karşı verdiği bu tür tepkiler dışında Sivas Kongresi’ne üç temsilci göndererek ulusal direnişe de katkı sağlamıştır. İmkansızlıklar içerisinde toplanan kongreye Eskişehir temsilcisi Bayraktarzade Hüseyin Bey 1200 lira bağışta bulunarak büyük bir maddi katkı sağlamış, bir başka Eskişehir temsilcisi Hüsrev Sami Bey’de Heyet-i Temsiliye üyeliğine seçilerek lider kadroda yer almıştır. Kongre kararları da Eskişehir’de coşkuyla karşılanmıştır. Sivas’ta Batı Anadolu Kuvayı Milliye Komutanlığı’na getirilen Ali Fuat Paşa Mustafa Kemal Paşa’nın da isteği doğrultusunda İngiliz işgali altındaki Eskişehir’in Milli Kongre’ye katılması için çalışmalara başlamıştır. Bu doğrultuda Eskişehir mıntıkasına Kaymakam Atıf Bey atanmıştır. Kısa sürede önemli işlere imza atan Atıf Bey İngilizlerin dikkatini çekmiş ve 7 Eylül 1919’da tutuklanmıştır. Bu haber üzerine Ali Fuat Paşa Milli Mücadele için çok önemli bir mevkide gördüğü Eskişehir’i ele geçirebilmek için kendisi 100 kişilik birlikle yola çıkmış ve 13 Eylül’de Sivrihisar’a gelmiştir. Burada Eskişehir’in Milli Kongre’ye bağlanması ve şehirdeki İngiliz kuvvetlerinin bölgeden uzaklaştırılması için bir plan yapan Ali Fuat Paşa ilk iş olarak bölgenin dışarıyla ilişkisinin kesilmesi üzerinde durmuştur. Haberleşme ve ulaşım kesilip halk işbaşına çağrılırsa kısa sürede denetimin milli kuvvetlere geçeceği düşünülmüştür. Bu amaçla Balıklı Köprüsü tahrip edilmiş ve bu olay İngilizler ve İstanbul Hükumeti nezdinde büyük tepki uyandırmıştır. Bu arada İstanbul Hükumeti daha önce Ali Fuat Paşa’nın görev yaptığı 20. Kolorduyu lağvederek yerine merkezi Eskişehir olmak üzere Kiraz Hamdi Paşa komutasında 5. Kolorduyu kurmuştur. 20. Kolorduya bağlı bütün birliklerin 15 gün içinde 5. Kolorduya katılmaları tehditkar bir şekilde istenmesine rağmen kimse 5. Kolorduya katılmamıştır. Aksine birlikler Ali Fuat Paşa’ya bağlılıklarını telgraflarla İstanbul’a bildirmişlerdir. Bu da Eskişehir ve civarında milli kuvvetlerin ve Ali Fuat Paşa’nın kazandığı nüfuz açısından önemli bir gelişmedir. Eskişehir’in Milli Mücadele için stratejik öneminin farkında olan Ali Fuat Paşa buradaki gelişmeleri izlemek üzere bir istihbarat teşkilatı ve anında müdahale edecek milli müfrezeler oluşturmuştur. Öte yandan yeni hükumet döneminde Eskişehir’e Milli Mücadeleye olumlu yaklaşan, milli kuvvetleri destekleyen Fatin Bey’in mutasarrıf olarak atanması sağlanmıştır. Fatin Bey döneminde Eskişehir’de jandarmaya yardımcı olmak üzere milli kuvvetlerden Kır bekçisi teşkilatı kurulmuştur. Yine bu dönemde eşraf, tüccar, din adamı gibi çeşitli meslek gruplarından bazı kişiler 7 Ekim 1919’da bir araya gelerek Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin Eskişehir şubesini kurmuşlardır.

İstanbul’un işgali üzerine Ankara’da toplanması kararlaştırılan meclis için ülke yeniden seçim sürecine girmiştir. Eskişehir yeni meclise 5 milletvekili seçerek göndermiş ayrıca son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında Eskişehir’i temsil eden Hacı Veli ve Abdullah Azmi de Ankara’ya gelerek meclise dahil olmuşlardır. Ülkeyi işgalden kurtarmak ve Misak-ı Milliyi gerçekleştirmek üzere 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan TBMM’nin ilk işlerinden biri de otoritesini sağlamak ve askerden kaçışları engellemek üzere Hıyanet-i Vataniye Kanununu çıkarmak olmuştur. Bu kanun kapsamında kurulan ve suçluları yargılayıp cezalandıracak İstiklal Mahkemelerinden biri de Eskişehir’de kurulmuştur. Eskişehir, Bilecik, Kütahya ve Geyve bölgelerinden sorumlu olan Eskişehir İstiklal Mahkemesi 20 Ekim 1920 ile 17 Şubat 1921 tarihleri arasında görev yapmıştır. İşgallere karşı Türk Milletinin verdiği ilk tepkilerden birisi kendi bölgelerini savunmak amacıyla oluşturdukları Kuva-yı Milliye birlikleri olmuştur. Bu birlikler düzenli ordu kuruluncaya kadar kahramanca görev yapmışlar vatanlarını savunmuşlardır. Eskişehir’de öncelikle Mihalıççık, Sivrihisar, Mahmudiye ve Seyitgazi’de de 10 milli müfreze daha sonra mutasarrıf Fatin Bey ve eşrafın desteğiyle Albayrak (500 kişi) ve intikam müfrezeleri kurulmuştur. Düzensiz, eğitimsiz ve dağınık olmakla birlikte bu birlikler yurt genelinde hem düzenli işgal ordusuna karşı hem de iç isyanlara karşı kanlarının son damlasına kadar mücadele etmişlerdir. 18 Haziran 1920’de Batı Cephesi kurulmuş ve düzenli orduya geçilmiştir. Üç gün sonra 21 Haziran 1920’de Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat Paşa’yla görüşmek ve Batı Cephesini denetlemek üzere Eskişehir’e gelmiştir. Bu Mustafa Kemal Paşa’nın Eskişehir’e ilk gelişidir. Daha sonra da pek çok kez Eskişehir’i ziyaret etmiştir. Hatta Eskişehir, İstanbul’dan sonra en fazla ziyaret ettiği yer olarak bilinmektedir. Yunanlılar 6 Ocak 1921’de Bursa’dan Eskişehir’e ve Uşak’tan Afyon yönüne doğru taarruza geçmişler, 9 Ocak’ta Bilecik ve Bozüyük’ü işgal etmişlerdir. İnönü mevzilerinde gerçekleşen savaşta Türk ordusu Yunan birliklerini geri püskürtmeyi başarmıştır. 1. İnönü Savaşı olarak tarihe geçen bu savaş Türk düzenli ordusuyla girilen ilk savaştır. Düzenli orduya geçiş sürecinde çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalınmış olmasına rağmen Türk ordusu bu savaşı kazanmasını bilmiştir. TBMM’nin otoritesini ve kazanmaya olan inancını güçlendiren bu savaş Eskişehir’de büyük bir törenle kutlanmıştır.

Bolu Milletvekili Dr. Fuat Bey savaş sırasında yaptığı yardımlardan dolayı Eskişehir halkına teşekkür edilmesi için 20 Ocak 1921’de Meclis Başkanlığı’na önerge vermişti. Yunanlılar yenilginin izlerini silmek ve hedefleri olan Ankara’ya ulaşmak için ikinci kez taarruza geçmişler 26-27 Mart’ta çarpışmalar başlamış, 31 Mart 1921’de Yunan kuvvetleri yine çekilmek zorunda kalmışlardır. Türk ordusuna olan güven iyice pekişmiş ve her iki savaşı da yakından takip eden Eskişehir halkı 2. İnönü zaferini üç gün üç gece sevinç gösterileriyle kutlamıştır. Eskişehir halkı savaş sürecinde yaptıkları para yardımıyla yaralıların tedavisine katkıda bulunmuş ve aldıkları malzemeleri Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne teslim etmişlerdir. İnönü savaşlarından sonra Yunanlılar Eskişehir’i hedef alarak dört koldan saldırmışlardı. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa Eskişehir’in Karacahisar Köyünde bulunan Batı Cephesi karargahına gelmiş ve 18 Temmuz’da ordunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi kararlaştırılmıştır. Bu Eskişehir’in boşaltılması anlamına gelmekteydi ve 19 Temmuz Salı günü akşamına kadar şehir boşaltılmıştı. Milli Mücadele’nin önemli tanıklarından Halide Edip ayrıntılarıyla anlattığı bu boşaltma işlemini “son dönemlerin en dramatik olaylarından birisi” olarak nitelemiştir. Batı Cephesi karargahı da 24 Temmuz’da Polatlı’ya taşınmıştı. Tarihe Eskişehir- Kütahya Savaşları olarak geçen ve kaybedilen bu savaşlar ile Eskişehir gibi stratejik önemi olan bir bölge Yunanlıların eline geçmiş ve Ankara’ya iyice yaklaşmışlardı. Yunanlılar işgal süresince Eskişehir’e bir temsilci, iki kolordu kumandanı ve iki levazım reisi göndermişlerdi. Bu yetkililer halka zulüm yapmaktan geri kalmamış ve kendilerince yasaklar koymuşlardı. Bu arada yerli halktan ve Kumlardan bazı kişilerin Yunanlılarla işbirliği yaptığı görülmüştür ki bunların isimlerini Hakimiyet-i Milliye gazetesi “yılanlar” diyerek vermiştir. Yunan ordusu 13 Ağustos’ta Ankarayı hedef alarak harekete geçmiş ve 14 Ağustos’ta Sivrihisar’ı almıştı. Ankara’dan top seslerinin duyulduğu hatta meclisin taşınmasının gündeme geldiği bu zor günlerde Türk milleti için kazanmaktan başka çare yoktu. Sakarya yenilgisinden sonra Yunan ordusu Eskişehir-Afyon hattına çekilirken Türk ordusu onların toparlanmasına fırsat vermeden taarruza geçmeyi planlamıştır. Türk ordusu 26 Ağustos 1922 sabahı topçu ateşiyle taarruza geçmiş, 30 Ağustos’ta gerçekleşen Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Yunan ordusunun büyük bir bölümü yok edilmişti. 1 Eylül 1922’de İzmir’e doğru ilerleyen Türk kuvvetleri 1 Eylül’de Uşak, 2 Eylül’de Eskişehir ve sırasıyla Nazilli, Simav, Salihli, Alaşehir, Balıkesir, Bilecik, Aydın, Manisa ve nihayet 9 Eylül’de İzmir’i düşman işgalinden kurtarmışlardır.

Bu süreçte Eskişehir’de 2 Eylül’de kurtuluşa ermiş ve Milli Mücadele’ye verdiği maddi-manevi destekle adından sıkça bahsedilen bir yer olmuştur. Şehrine dönen Eskişehirliler burayı neredeyse tanınmayacak halde bulmuşlar ama özgürlüğün verdiği güçle yeniden imar faaliyetlerine başlamışlardır. Mustafa Kemal Paşa’nın 15 Ocak 1923’te Eskişehir’e yaptığı gezi de Eskişehir’in imarı konusunda bir dönüm noktası olmuş birçok adım atılmıştır. Mustafa Kemal Paşa Eskişehir halkına yönelik yaptığı konuşmasında; “Eskişehir’i ve Eskişehir halkını çok iyi tanırım. Eskişehir halkı, içinde ve yakınında düşman kuvveti mevcut olduğu ve bizim de elimizde kuvvet bulunmadığı zaman çok büyük vatanperverlik, milliyetperverlik ve azim ve kahramanlık göstermiştir.” diyerek başladığı konuşmasında Eskişehir halkının güzide vasıflarla bezenmiş bir halk olduğunu vurgulamış ve bütün hizmetlerinden dolayı tebrik etmiştir. Görüldüğü üzere 22 Ocak 1919 İngiliz işgalinden başlayıp 2 Eylül 1922’de kurtuluşla sonuçlanan süreçte Eskişehir pek çok badireler atlatmıştır. Hiçbir zaman yılgınlığa düşmeden Mustafa Kemal Paşa’nın öncülüğünde verilen Milli Mücadele’ye tam destek veren Eskişehir halkı haklı bir gururla 2 Eylül’ü her yıl kurtuluş günü olarak kutlamaktadır. Şehrimizde kampüs, cadde, gazete ve daha birçok yerde 2 Eylül ismi yaşatılmaktadır.

Kaynak: 
https://sivrihisar.web.tr/eskisehirin-kurtulusu.html

 
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi